Ekonomik krizin anahtarı çözüm...

Ünal Fındık


Kıbrıs ekonomik krizle boğuşuyor. Kıbrıs’ın güneyi de, kuzeyi de ekonomik krizden kurtulma çabası içindedir.
UBP hükümeti kabul etmese de Kıbrıs’ın kuzeyinde derin bir  ekonomik kriz var. İşletmeler, hem de dünün güçlü işletmeleri kepenk kapatma aşamasına geldi. 40’tan fazla sektörü tetiklediği bilinen inşaat sektörü çökme noktasına geldi. İnşaat sektörüyle beraber elbette bağlı sektörler de aynı noktadadır.
Ay sonu Türkiye’den para alarak memuru ve emekliyi ödemeyi başarı sayan UBP zihniyeti elbette reel ekonomi ile ilgilenmemektedir. Nasılsa “Sposör TC” eksileni ödemektedir.
Kıbrıs’ın güneyinde yaşanan ekonomik kriz ise bir süre daha sürüncemede bırakılırsa kriz değil, iflas konuşulmaya başlayacak. O nedenle yeni seçilen Anastasiadis’in önceliği ekonomik kriz ve AB troykası ile en kısa sürede uzlaşmadır. Üstelik Hritofyas’ın parafe ettiği ama özelleştirme dahil 2-3 maddesine itiraz ettiği için imza koymadığı metni olduğu gibi imza etme durumunda da kalabilir.
Bu durum Anastasiadis için gerçekten zor bir durumdur. Bu nedenle Anastasiadis hükümeti daha başkanlığı resmen devralmadan hazırladı. Ekonomi ile ilgili bakanlıklara da uzman kişileri atadı. Ayrıca Nobel ödüllü ekonomist Hristoforos Pissaridis’i de yeni oluşturulan Ulusal Ekonomi Konseyi’nin başına getirdiğini duyurdu.
Seçim öncesi belirtildiği gibi Anastasiadis’in önceliği Kıbrıs sorununun çözümü değil, ekonomik sorunlara çare arayışı olacaktır. Gerek açıklamaları, gerekse de seçimi kazandığı Pazar gününden sonra attığı adımlar bu yöndedir.
Bunun nedeni de AB troykası ile anlaşarak yeni nakit akışı sağlayamaması halinde Mayıs maaşlarının ödenemeyeceği, ya da sıkıntı yaşanacağı gerçeğidir.
Belki AB, ya da Dünya Bankası, Rusya ve başka kaynaklardan yeni borç alınarak bu kısa dönemde kriz aşılabilir. Ama bu kalıcı olmaz. Kaldı ki yeni borç demek, yeni ekonomik önlem, yani kemer sıkma demektir.
Buna da hem artık ana muhalefet konumunda olan Akel, hem de sendikalar sonuna kadar karşı çıkacaktır. Çünkü krizin bedelini emekçilere ödetmek bütün dünyada geçerli bir yöntem gibi görülür. Ama bütün dünyada emekçiler de örgütleri aracılığıyla bu bedeli ödememek için direnmektedir.
Güney Kıbrıs emekçileri de şimdiden buna hazırlanıyor. O nedenle Anastasiadis’in işi hiç de kolay olmayacaktır.
***
Halbuki hem güneyde, hem de kuzeyde ekonomik krizin aşılması için Kıbrıs sorununun çözümü yeterlidir.
2004 referandum sürecinde oluşan çözüm ikliminin her iki tarafta yarattığı ekonomik refah unutulmadı. Daha çözüm bile gerçekleşmeden özellikle kuzeyde yaratılan ekonomik büyüme öncesinde hayal bile edilemeyen boyutlara ulaşmıştı.
Bu nedenle bugün iki tarafta da yaşanan bu krizi aşmak için ekonomik önlemler alarak, bunun yükünü emekçilerin sırtına yüklemek yerine, taraflar BM’nin iyi niyetli çözüm çabalarına katkı yaparak çözümü sağlarlarsa kriz de kendiliğinden aşılmış olur.
Üstelik çözüm Akdeniz’de keşfedilen doğal gaz ve petrol yataklarının da daha rantabıl olarak değerlendirilmesine yardımcı olacaktır. Bu da ülke ekonomisine çok önemli bir kaynak oluşturacaktır.
Dün BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs özel temsilcisi Aleksandr Downer’in 11 Mart’ta liderleri buluşturmak amacıyla adaya geleceği açıklandı.
Sanırım bu buluşma görüşmelerin yeniden başlaması değil, belki tanışma buluşması, ya da ara bölgede bir yemek olabilir.
Bence Anastasiadis krize odaklandığı kadar, çözüme de odaklanmalıdır. Kendinden önceki Rum lider Hristofyas’ın yaptığı gibi Kıbrıs sorununda ortağı Diko’nun esiri olmamalıdır.
Anastasiadis dün bu konuda yaptığı açıklamada Kıbrıs sorunundaki politikasının “Kıbrıslı Rumların haklarını, Kıbrıslı Türklerin haklarına halel getirmeyecek şekilde tesis etmek olduğunu” söyledi.
Bu yaklaşım olumludur. Önemli olan bunu görüşme sürecinde masada da sürekli hatırlamaktır. Karşı tarafın hassasiyetlerine önem vermeden çözüm bulunamayacağı biliniyor.
Çözüm mümkündür ve gereklidir. İki tarafın da erken bir çözüme ihtiyacı vardır. Bu nedenle yeni Rum lideri Anastasiadis krizi aşmaya odaklandığı kadar çözümü sağlamaya da odaklanmalıdır.


----------------
ÖZÜR: Ünal Fındık’ın yazısı, sehven dün yayınlanamamıştır, bugün sizlerle paylaştık. Yazardan ve okurlarımızdan özür dileriz. (YD)