EKOLOJİK EKONOMİ OLUR MU?

Hasan Sarpten: Elbet bu konuda farklı fikirler savunulsa da Kıbrıslı Türkler için uzunca bir süredir en büyük sorunun ‘‘ekonomi’’ olduğu tartışılmaz

 

Hasan Sarpten

hsarpten@gmail.com

 

 

 

Elbet bu konuda farklı fikirler savunulsa da Kıbrıslı Türkler için uzunca bir süredir en büyük sorunun ‘‘ekonomi’’ olduğu tartışılmaz. Bir süre önce Kıbrıslı Türkler’e de uygulanan ve Avrupa Birliği ülkelerde yılda iki kez eş zamanlı olarak aynı sorularla düzenlenen anket sonucu da bunu gösteriyor.

Bu ankete göre, Kuzey Kıbrıs’ta 500 kişiye yöneltilen "Sizin için en önemli sorun nedir?" sorusuna büyük bir çoğunluk, ‘‘para’’ demiş!

İyi de, ‘‘ekonomi’’ demek, gerçekten de ‘‘para’’ mı demektir?

***

Doğruyu söylemek gerekirse, birçok kişi için bu iki kelime arasında fark yoktur ve çok paranız varsa iyi bir ekonomiye sahip olduğunuzu iddia edebilirsiniz.

Hatta, hiç kuşku yok ki birçok ‘‘ekonomist’’ de ya da ekonomiden anladığını idda edenler de bunun paralelinde düşünürler!

Ancak, ekonomiden pek anlamasa da ‘‘sağlıklı düşünen insanlar’’ için durum bu kadar basit değildir.

Çünkü, para ile elde edilen ‘‘ekonomik refah’’ her zaman arzu edilen bir ‘‘refah yaşamı’’ sağlamayabilir...

Aksi halde, bugün dünyanın en zengin ülkelerindeki insanlar çok paraları olduğu için ‘‘refah’’ içinde yaşıyor olurlardı.

***

Petrol zengini Arap yarımadasında yaşayanlar para içinde yüzdükleri halde  buralardaki yaşam kalitesi nasıl oluyor da en azından Kuzey Avrupa ülkelerinin yanından bile geçemiyor?

Mesela, ‘Katar’ diye bir ülke var... Geçtiğimiz yıl Katar, Lüksemburg’u da geçerek dünyanın en zengin ülkesi haline geldi... Yani, kimisine göre ‘‘ekonomisi’’ dünyanın en iyisi!

Ama gelin görün ki, Katar bir emirlik... Ve, bu ülkede ‘‘kölelik’’ fiilen devam ediyor. Hem de günümüzdeki gibi ‘‘ücretli kölelik’’ ya da ‘‘çalışan köle’’ değil.

Daha doğrusu, insanların mal gibi alınıp satıldığı 20. yüzyıl öncesindeki yüzkarası kölelik halen Katar’da var.

***

Hal böyle iken, bir de Finlandiya diye bir ülke var... Dünyanın en zengin ülkesi değil ama insanların yaşam kalitesi açısından birinci sırada gösteriliyor.

Ne verimli tarım arazileri ne de doğal kaynakları var... Ama tam bir orman, göl ve kar ülkesi... Üstelik, suç oranı sıfıra yakın!

Bir başka açıdan bakıldığında ise, kişisel ve sosyal hakların tümüyle güvence altında olduğu eğitim ve sağlık alanında da birinci olarak gösteriliyor.

Ayrıca, Birleşmiş Milletler’in raporlarına göre Finlandiya uzun yıllardır dünya üzerinde refah düzeyi en yüksek ülkedir.

***

Kısacası, yaşam kalitesini yok eden bir ekonomik kalkınma, toplumun gerçek refahtan faydalanmasına engel olur.

Çünkü, böyle bir ekonomik kalkınma olamaz! Olsa bile, bizdeki gibi sadece günü birlik ve gelip geçici, dahası sahte bir kalkınmadan öteye hiçbir zaman gidemez.

O nedenle, yaşanabilir bir ülke ve doğru temellere oturan bir ekonomi için, salt ‘‘para’’yı değil, insanı ve de çevreyi merkeze alan bir anlayış kaçınılmazdır.

Başka hiçbir şansımız yoktur; artık maddiyata dayanan bir yaşam yerine, çevreye zarar vermeyen, sosyolojik bir gelişme ve onun paralelinde gerçekleşecek ekonomik bir gelişim tercih edilmelidir.

 

 

 

 

 

 

***

Ekolojik ekonomi olarak adlandırabileceğimiz bu yaklaşıma göre, ekonomide de ekolojide olduğu gibi var olan akışlar arasında (kaynaklar, para, enerji gibi) benzerlikler vardır.

Ama klasik ekonomiden farklı olarak, ekonomik ölçütler hiçbir zaman parasal olarak ifade edilmez!

Çevreye değer veren bu ekonomi anlayışında, kazanımlar parasal değerlendirme yerine ekosistemlerin sağladıkları hizmet ve ürünler ile ifade edilmektedir...

Basit bir örnek vermek gerekirse, esas zenginlik hangi ülkenin ne kadar çok hastahanesi olduğuyla değil, hangi ülkenin insanlarının ne kadar daha sağlıklı olduğuyla ölçülür.

 

  ***

Şimdi gelelim AB’nin Kıbrıslı Türkler üzerinde yaptığı ankete...

Acaba bu anketi yanıtlayanlar, en büyük sorunumuz ekonomi derken ekolojik ekonomiyi kastetmiş olabilirler mi..?

Hiç sanmıyorum! Aynı anketin sonuçlarına bakacak olursak bunun böyle olmadığını görmek hiç de zor değil.

Kıbrıslı Türkler, en büyük sorun olarak yüzde 42 ile ekonomiyi birinci sıraya koyarken, ne acıdır ki son sıraya da yüzde 4 ile çevreyi koydu...

Anlaşılan; bu konuda daha atmamız gereken çok adım ve gitmemiz gereken daha çok yolumuz vardır.

Arşiv Haberleri