Ekim ayı enflasyonu ve asgari ücretin yaklaşık yüzde 78’inin gıda harcamalarına gitmesi...

Ödül Muhtaroğlu

Kuzey Kıbrıs’ta Ekim ayı enflasyonu, İstatistik Kurumu tarafından yüzde 1.09 olarak açıklandı. Yıllık enflasyon ise, (Geçen Ekim’den bu Ekim’e) yüzde 36.33’e ulaştı. Böylece, yılın ilk 10 aylık toplam  enflasyonu da yüzde 33.80 olarak gerçekleşti.

Ana harcama grupları itibarıyla bir önceki aya göre en yüksek artış, yüzde 18.93 ile giyim ve ayakkabı ana grubunda yaşandı. Konut, su, elektrik, gaz ve diğer yakıtlar ana grubunda yüzde 5.72, çeşitli mal ve hizmetler ana grubunda yüzde 2.87 ve gıda ve alkolsüz içecekler ana grubunda yüzde 1.34, artış meydana geldi. Bunları diğer gruplar takip etti. Lokanta ve oteller ana grubunda ise yüzde 6.89 azalış gerçekleşti.

Yıllık gıda enflasyonu da, yüzde 35,06 oranına ulaştı. Pahalılıktan dolayı, dar gelirliler mutfak masraflarını bile karşılayamıyor.

Türkiye’de ise, Ekim ayı enflasyon oranı yüzde 2.55, yıllık  enflasyon oranı ise yüzde 32.87 olarak gerçekleşti.

Güney Kıbrıs’ta ve Avrupa ülkelerinin çoğunda, bizim aylık enflasyonumuz, onların yıllık enflasyonu civarında veya daha da düşük seyrediyor.

Öte yandan, Akaryakıt fiyatlarına, geçtiğimiz günlerde litre başına 3,50 TL zam geldi. Ayrıca, 10 kiloluk tüp gazın fiyatı 55 TL artırılarak, 555 TL oldu. Yapılan bu artışlar, ay sonuna denk geldiği için, çok az bir kısmı Ekim ayı enflasyonuna dahil olmuştur. Geriye kalan büyük kısmı, Kasım ayı enflasyonuna yansıyacaktır.

Dolar kurunun dengeli olduğu, petrol fiyatlarının düşük seyrettiği bu günlerde Hükümet’ in  akaryakıta zam yapması, anlaşılır değildirAmaç, Fiyat istikrar Fonundaki vergi  miktarının çoğaltılması ve akaryakıt üzerindeki KDV'den daha fazla gelir elde edilmesidir.

Elektrik, akaryakıt ve gaz  zamları, ana girdi maddesi olmasından dolayı, tüm sektörleri bire bir etkileyerek, mal ve hizmetlere gelen zamlarla birlikte, enflasyonun da genel olarak yükselmesine  neden oluyor. Bu bağlamda, yılın  kalan aylarında  enflasyon oranının, daha yukarıya çıkma potansiyeli bulunmaktadır.

Enerji maddelerine yapılan zamlar, mal ve hizmetlere zincirleme zamları tetiklemekte, kısa sürede  asgari ücreti ve diğer maaşları  eritmektedir. Hükümet ‘in piyasa denetimlerinde yetersiz kalması da, pahalılığı artıran en büyük etkenlerden biridir.

KTAMS’ın  31 Ekim 2025 itibarıyla açıkladığı verilere göre, KKTC’ de  dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için açlık sınırı 34 bin 887 TL'dir. Bu rakam, sadece temel gıda harcamalarını kapsamaktadır. Ocak ayında belirlenecek yeni asgari ücrete kadar, açlık sınırı artmaya devam edecektir.

2025 yılının ikinci asgari ücreti temmuz ayında brüt 51 bin 202, net 44 bin 546 olarak belirlenmişti. Ülkedeki mal ve hizmetlerin fiyatı durmadan artarken, asgari ücretlilerin gelirleri artmasına rağmen, satın alma güçleri devamlı düşmektedir.

Asgari ücretin yaklaşık yüzde 78’ inin sadece gıda harcamalarına gittiğini, açlık sınırı rakamlarından da görebiliyoruz. Bu insanlar nasıl geçinecek? Maaşının büyük bir kısmını gıdaya harcarsa, kira, elektrik, benzin, su, sağlık, eğitim harcamalarını nasıl karşılayacaktır?

Pahalılık ve enflasyon artışları, devletin hayat pahalılığı ödeneğini de yükseltmektedir. Bu da, devletin ve belediyelerin bütçe açıklarını artırmaktadır. Maliye’ de bütçe açıklarını kapatmak için, Hükümet, kontrolündeki vergi, resim ve  harçlara zam yapmaktadır.

Fakirleşen dar ve orta gelirliler, daha ucuz ürünler buldukları için, Güney’ den alış veriş yapmaktadır. Bundan dolayı da, işletmelerimizin  gelirleri düşmekte ve  Maliye’nin toplayacağı vergiler de azalmaktadır.

Hükümet gelirleri artırma ve giderleri azaltmadaki başarısızlığı, devletin borçlarını da artırmaktadır. Maliye Bakanlığı, her ay düzenli olarak borçlanmaktadır.

Pahalılık ve enflasyonda yaşanan artış, satın alma gücünü düşürmekte, ekonomideki dengeleri bozmakta ve tüketimi de yavaşlatmaktadır. Bu durumdan olumsuz etkilenen halkın büyük bir bölümünün borçları da günden güne artmakta, kredilerin ve kredi kartlarının ödenmesi de zorlaşmaktadır.

Piyasadaki fiyat artışları, hayat pahalılığını da yükseltmekte ve asgari ücretin de artmasına neden olmaktadır. Bu da, özel sektör maliyetlerini artırdığı için, yeni bir zam dalgası daha oluşturabilmektedir. Biz bu kısır döngüyü, daha önce çok defa gördük maalesef...