Eğitimin Acil İhtiyacı: Reform

Salih Sarpten

 

Eğitim sistemimizin hemen her unsuru eleştiri almaktadır. Her yeni değişim “eğitimi yap-boz haline” getirilmemeli tepkisiyle karşılansa da eğitim sistemimizin reform nitelikli dönüşümlere ihtiyaç duyduğu ortada. Hem de acilen…

Kolej sınavlarından, öğrencilerin kademeler arasındaki geçişlerine, Bakanlığın yapılanmasından okullarımızın durumuna, ders kitaplarımızdan öğretmenlerin gelişimlerine, öğrencilerimizin kazandığı ya da kazanamadığı tutumlarına kadar birçok unsurun artık sürdürülemez durumda. Ancak iş; bunları geliştirmeye, çağa uygun bir hale getirmeye gelince “eğitimle sürekli oynanmaz” algısı galip geliyor ve adım atılmaktan uzak duruluyor. Hem sürdürülemez diyoruz, hem de değişmesini istemiyoruz. Eğitimdeki statüko daima galip geliyor…

Eğitimdeki statüko galip geliyor ama bu arada öğrencilerimiz; özel ders, dershane, okul ve sınavlar arasında ezilip, sonuçta da diplomalı işsizler olarak birikiyor…

Bir yandan eğitim sistemimizdeki nitelik sorunu derinleşirken bir yanda da son dönemde Türkiye Eğitim Sistemi’nde yaşanan akıl tutulmasının yansımaları bizi derinden etkilemeye devam ediyor…  Oysa bugünün dünyası dünkünden çok farklı olduğu gibi, yarının dünyası da bugünkünden çok daha farklı olacaktır. Bunun için de yenilikçi ve yaratıcı düşünceye yol açan “farklı ve özgür düşünme” becerisinin geliştirilmesi olmazsa olmazdır…

Çocuklarımız bilgiyi geleneksel okul duvarları içerisinde, kalıplaşmış anlayışlarla yüzlerce ders saati geçirerek öğrenmek yerine teknolojinin sunduğu olanaklarla daha istekli bir şekilde edinebilir.

Günlük yaşamdaki renkli dünya, okul sınırları içinde siyah-beyaz hale geliyor. “Otur sus konuşma”, “boş ver onları sen benim söylediklerime bak” gibi anlayışlarla da öğrenme dediğimiz o koca dünya, sınıf duvarlarından öteye geçemiyor…

Sınıf duvarları arasında öğrettiğimiz ezbere bilginin dışında; ne duyuşsal davranışlar ve olumlu tutumlar ne de yaratıcı düşünce, problem çözebilme, olaylara ve olgulara farklı açılardan bakabilme gibi üst düzey düşünme becerilerini öğretemiyoruz. Çağdaş eğitim sistemlerinde öğrenciler; teneffüsünü, ders saatini ve zamanını kendisinin belirleyebildiği sistemler içinde eğitim alırken biz henüz kendi istedikleri seçmeli dersi ya da çalışma biçimini bile onlara göre düzenleyemiyoruz. Ancak karşılaştıkları problemlerle ilgili doğru kararlar vermesini bekliyoruz… 

Kıbrıs Türk Toplumu’nun bugünkü geleneksel ve oldukça da tekdüze olan eğitim anlayışıyla, hızla değişen dünyaya ayak uydurması pek mümkün olmayacak… Eğitimde yeni anlayışlara, köklü reformlara ihtiyaç olduğu aşikar. Kıbrıs Türk Eğitim Sistemi’ne çağdaş nitelikler kazandıracak böylesi gelişmeleri gerçekleştirip sürdürebilecek kadrolar da, bilgi birikimi de toplumsal istenci de var.  Sanırım eksik olan tek şey; bu reformsal değişimi ortaya koyacak yönetsel irade…

------------------------------------------------------

Aklınızda Bulunsun

YGS’den Sayısal Bilgiler

Dün gerçekleştirilen 2015 YGS’ye 2 milyon 46 bin 583 aday katıldı. Her geçen yıl biraz daha fazla adayın katıldığı bu sınavla ilgili sayısal bilgiler devasa boyutlara ulaştı denilebilir…

Geçmiş yıllarda olduğu gibi yanıtlanması gereken 160 soru için 160 dakikalık sınav süresi verilen YGS için 6 bin 853 bina ve 109 bin 307 salon kullanıldı. Bu yılki sınavda tam 314 bin 861 görevli çalıştı...

2015 YGS’nin Lefkoşa’da gerçekleşen oturumlarına ise 4 bin 643 kişi katıldı. Ancak bunların sadece 1348’i KKTC uyruklu adaylardan oluştu. 

Ve son bir not; ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, geçen yıl 6 gün de açıklanan sonuçların bu yıl 6 günden daha kısa bir sürede açıklanabileceğini belirtti…

------------------------------------------------------------------

Buraya Dikkat

Üniversite Diploması Yeterli Mi?

İş dünyası, üniversitelerin meslek edindirmekten ve iş dünyasına hazırlamaktan çok; diploma sahibi yaptığını ve sadece prestij kazandırdığını düşünüyor. Oysa iş insanlarına göre üniversitelerin müfredatları yenilenmeli; teorik bilgilerle birlikte pratiğe ve iş insanlarının ihtiyaçlarına da önem verilmeli.

İş insanlarına danışmanlık hizmeti veren özel bir kurumun; iş insanlarının üniversitelerden beklentilerini yaklaşık 3 bin İnsan Kaynakları profesyoneline sorarak gerçekleştirdiği anketine göre, iş dünyası profesyonellerinin sadece %15’i üniversitelerin meslek edindirdiğini; düşünürken anketi yanıtlayanların %54’ü ise üniversitelerin adaylara sadece teorik bilgi verdiğini söylüyor.

Ayrıca ankete katılanların %46’sı üniversitelerin sadece diploma sahibi yaptığını,  %23’ü ise sadece prestij kazandırdığını belirtiyor. Araştırmaya göre üniversitelerin, iş insanlarının istediği nitelikli personel sorunu çözemediklerini ve daha iyi bir mesleki eğitime ihtiyaç duyulduğunu öne çıkartıyor…

Araştırma sonuçlarına göre birçok iş yerinin uygun pozisyonlar için deneyimsiz çalışanları istihdam edip, meslek içi eğitimler ve sertifika programlarıyla yetkinliklerini artırma yoluna gidildiği vurgulandı. Arıca yükseköğretim kurumlarının da öğrencileri staj ve iş deneyimi konusunda yönlendirmesi gerektiğini, kariyer hayatlarına başlamadan önce öğrencilere pratik ve iş dünyasının insan kaynağı talebine uygun eğitim vermesi gerektiğinin altı çiziliyor…

-------------------------------------------------------

Anlayana - Gülmece


Size İkram Edilene Dikkat Edin

Tur otobüsü şoförü, omzuna dokunulunca hafifçe başını çevirmiş, bir bakmış ki hemen arka koltuktaki yaşlı kadın elinde bir avuç badem ikram etmekte… Teşekkür ederek almış bademleri ve yemiş… 15 dakika sonra yaşlı kadın tekrar şoförün omzuna dokunup bir avuç daha badem verir… Bu ikramı 5 kere daha yapınca, saygılı şoför dayanamayarak;
- Zahmet ediyorsunuz efendim… Hep bana yedirdiniz... Biraz da kendiniz yesenize…
Yaşlı kadın hemen yanıtlar;
- Çiğneyemiyorum evladım… Dişlerim yok…
Şoför biraz şaşkın bir tavırla hemen sorar;
- Niye satın alıyorsunuz o zaman?
- Evladım ben sadece üzerindeki çikolatayı emmesini seviyorum!...