Eğitimdeki Engelleri Kaldırmak

Salih Sarpten

Dünya, özel eğitime ihtiyaç duymuş ama aynı zamanda insanlığa yön veren başarı öyküleri ile doludur: Dünyanın en büyük bilim insan Prof. Dr. Albert Einstein’ın disleksi ve otistik spektrum bozukluğu vardı. Nobel ödülü alan tek matematikçi olan Prof. Dr. John Nash ergenlik yıllarından beri şizofren hastasıydı. Evrim teorisi sahibi Charles Darwin kekemeydi ve hayatı boyunca hiç akıcı konuşamadı. Büyük müzisyen Wolfgang Amadeus Mozart’ta kontrol edilemeyen tikler yaşamasına neden olan tourette sendromu mevcuttu. Bir diğer büyük müzik insanı Ludwig Van Beethoven sağırdı. Büyük ressam Pablo Picasso üst düzeyde disleksi hastasıydı, öyle ki hem öğrenme zorluğu çekiyordu hem de unutkanlık yaşıyordu. Ünlü yazar Agatha Christie çocukluğundan beri sürekli olarak hayal dünyasında yaşamasına neden olan histerik füg hastasıydı. Yaşayan en büyük bilim insan Stephen W. Hawking sadece beynini kullanabiliyor… İşte bu dâhilerin tamamı hayatlarının bir yerinde özel eğitimle karşılaştılar ve bu eğitimi aldılar…

İngiltere 1911’de, ABD 1912’de, İsveç 1937’de, Almaya 1960’da, Finlandiya 1965’de, Yeni Zelanda 1980’de özel eğitim uygulamalarını tam anlamıyla eğitim sistemlerinin entegre etmişler… Birçok uygulamasını transfer ettiğimiz Türkiye’de özel eğitim 1987’de etkin olarak eğitime dahil edilmiştir. Bizde ise bu anlamdaki yapılaşmanın çok cılız olduğunu söylemek mümkün…

İşte tam da bu olguya giden yolda önemli bir adımın geçtiğimiz hafta sonu atıldığını söyleyebilirim. Cumhuriyetçi Türk Partisi ile Ortopetik Özürlüler Derneği’nin birlikte organize ettiği “Engelsiz Yaşam Çalıştayı” birçok açıdan bazı kapıların aralanmasına neden oldu. Her şeyden önce organize edenlerden arasında bir siyasi parti bulunmasına rağmen çalıştaya çok farklı siyasi görüşlerden siyasetçiler, onlarca akademisyen, uzman ve engelli katıldı. Sadece bu yönüyle bile, bazı engellerin ortadan kaldırılmasına vesile olduğunu söyleyebilirim.

Tahmin edileceği gibi, çalıştayda en yoğun emek harcanan çalışma masalarından birisi de “eğitim” oldu. Ne var ki bu masada ortaya çıkan bulgular ülkemizdeki özel eğitim adına alınması gereken çok uzun bir yol, yapılması gereken birçok iş olduğunu göstermektedir. Ancak bütün bunların arasında dikkat çeken en çarpıcı tespit; “bu anlamda kamusal bir vizyonun ve stratejik planlamanın bulunmaması” olmuştur.

Oysa özel eğitimin, vizyon içeren bir yaklaşıma ve tüm detayları düşünülmüş bir planlayama ihtiyacı vardır. Çünkü özel eğitim, adı üzerinde özel insanlara verilen özel bir eğitimdir. Özel eğitim, farklı gelişen tüm bireylerin eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için özel olarak yetiştirilmiş personel, geliştirilmiş eğitim programları ve yöntemleri ile onların özelliklerine uygun ortamlarda sürdürülen eğitimdir.

Öte yandan eğitimin temel işlevinin bireysel potansiyele işlerlik kazandırmak üzere bireyin yeteneklerini geliştirme olduğu düşünüldüğünde, eğitim süreçlerinin bireylerin özel durumlarına göre düzenlenmesini gerektiği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Kısacası özel eğitimi, ivedikle eğitim sistemimize entegre etme zorunluluğumuz bir kez daha kendini göstermektedir. Dahası her bireyin başka bireylere bağımlı olmaksızın ilgi, kapasite ve yetenek potansiyeli oranında eğitimden yararlanabilmelerini sağlayacak önlemlerin alınması sosyal adaletin de bir gereğidir.

Çeşitli nedenlerle bireysel özellikleri ve eğitim yeterlilikleri açısından akranlarından beklenen düzeyden anlamlı farklılık gösteren tüm bireyler için özel eğitim gereksinimi vardır. Ancak hiç kuşku yok ki farklı gelişen bu bireylerin büyük bir grubunu engelli bireyler oluşturmaktadır.

Sözün özü: engelleri bireylerin gelişmesini,  bağımsız bir yaşam sürebilecekleri özellikler kazanmasını sağlayacak yapıları kurmalıyız. Bunun için de işe, eğitimdeki engelleri kaldırmakla başlamalıyız. Engelsiz yaşam için, engelsiz bir eğitim sistemi oluşturmayı başarmalıyız…


Aklınızda Bulunsun

Türkiye’de Merkezi Sınavlarda Önemli Değişiklikler

Önce TC Milli Eğitim Bakanı, lise geçiş sınavı olan TEOG’un kaldırıldığını ardından da YÖK Başkanı, üniversiteye giriş sınavları olan YGS ve LYS sisteminin değiştirildiğini açıkladı. Böylelikle bir hafta gibi kısa bir süre içerisinde Türkiye’nin iki önemli merkezi sınavında önemli değişiklikler olacağı açıklandı. İşte o değişikliklerin basına yansıyan kısımları

TEOG Kalktı: Türkiye’de sekizinci (8.) sınıftaki öğrencilere yönelik olarak yapılan ve liseye geçiş sınavı olarak adlandırılan TEOG sınavları kaldırıldı. Bu sınavlar yerine nasıl bir yapı oluşturulacağı henüz belirsiz. Ancak yerine konacak yeni sınavın çoktan seçmeli sorulardan oluşmayacağı açıklandı. Bunun yerine açık uçlu sorulardan oluşan farklı bir sınav biçimi öngörülüyor. Bu sınava yönelik soru örnekleri TC Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlandı bile…

YGS-LYS kalktı: YÖK Başkanın açıklamalarına göre üniversiteye girişte de önemli değişiklikler var. Bu kapsamdaki en önemli değişiklik üniversiteye giriş sınavının tek bir hafta sonunda gerçekleştirilmesi kararıdır. Buna göre sınavın iki basamaklı yapısı ortadan kalkmış oldu. Aday öğrencilerin tek bir hafta sonu tek bir basamakta gireceği bir sınav öngörülüyor. Farklı puan türleri de ortadan kalktı. Mevcut uygulamada 8 farklı puan türü varken, yeni yapıda “sayısal”, “sözel”, “eşit ağırlık” ve “yabancı dil” olmak üzere 4 farklı puan türü olacak. Bir diğer önemli değişiklikte aday öğrenci yabancı dil dışındaki tüm puan grupları için “Türkçe” ve “Matematik” testleri ağırlıklı testler olacak.


Anlayana - Gülmece

Lezzetin Sırrı

Yeni evli çift gece yemek yerken genç adamın dikkatini bir şey çeker ve eşine sorar.

  • Bu tavukları pişirirken niye ayaklarını kesiyorsun?
  • Annem çok lezzetli tavuk yapar, o da ayaklarını keserdi o yüzden bende kesiyorum.”

Birkaç ay sonra kayınvalide genç çifti ziyarete gelir. Ev sahibi gençler çalıştığı için o gece yemeği kayınvalide yapar. Gençler sofraya oturmuş lezzetli tavuğu beklerler. Yemek gelince şok olurlar. Tavuk oldukça lezzetli ama ayakları kesik değil. Kız dehşetle sorar:

  • Anne, tavuğun ayaklarını kesmemişsin.! Anne yanıtlar:
  • Kızım, bizim evdeki fırın dar olduğu için tavuk sığmıyordu. Sizin fırın geniş olduğu için gerek kalmadı!!!”