“Eğitim lüks değil, temel haktır”

Serkan Soyalan

Önceki gün Kanal Sim’de yayınlanan Gün Arası programında KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş’i ağırladık. Programın başlığı “Eğitimde Kaos”tu.

Aslında başlık iddialıydı ama anlatılanlar, bu tanımın az bile kaldığını gösteriyordu...

***

Maviş’in anlattıkları, eğitimin bugün geldiği noktanın bir “aksaklıklar bütünü” değil, yıllardır görmezden gelinen yapısal bir çöküş olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Eğitim Bakanlığı’nın 23 milyar 231 milyon TL’lik bütçesi kâğıt üzerinde büyük görünebilir. Ancak detaylara inildiğinde tablo değişiyor.

Bütçenin yüzde 91’i personel giderlerine ayrılmış durumda.

Geriye kalan yüzde 9 ile okul tamiratı yapacaksınız, yeni binalar inşa edeceksiniz, eğitim materyali alacaksınız, teknoloji yatırımı yapacaksınız.

Kısacası, yapmanız gereken her şey için eliniz kolunuz bağlı.

Üstelik bu bütçe, yalnızca enflasyon oranında artırılmış.

Yani yeni bir vizyon yok, yeni bir hedef yok. Sadece “günü kurtarma” çabası var. En büyük derdimiz olan “VİZYONSUZLUK” her yerde oldupu gibi, eğitimde de karşımıza çıkıyor...

***

Öğrenci başına düşen harcamaya baktığınızda durum daha da çarpıcı.

İlköğretimde öğrenci başına düşen bütçe 4 bin 527 dolar. OECD ülkelerinde bu rakam 14 bin doların üzerinde. Aradaki fark, sadece rakamsal değil; nitelik farkı, imkân farkı, gelecek farkı.

***

Ama en can yakıcı mesele güvenlik.

2019’daki sel felaketinde 12 okul zarar gördü...

Deprem riskine ilişkin çalışmalarda 127 okulda 435 binanın güçlendirilmesi ya da yeniden yapılması gerektiği ortaya çıktı.

Bugün hâlâ okulların yüzde 18’i inşaat halinde. Yüzde 21’inde çocuklar konteynerlerde eğitim görüyor.

Bu ülkede, bu çağda, 2026’ya girmeye hazırlanırken hâlâ “okul binası ayakta kalır mı?” sorusunu soruyoruz.

Avrupa ülkeleri dijitalleşmeyi, mülteci çocukların entegrasyonunu, sosyal hakları tartışırken biz binanın çökmemesini umut ediyoruz.

***

Sınıflar kalabalık...

35 kişilik sınıflarda eğitimden, bireysel ilgiden, sağlıklı iletişimden söz etmek mümkün değil. Daha da vahimi, okulların yüzde 57’sinde rehberlik servisi yok.

Son üç yılda sadece 12 rehber öğretmen atanmış.

Şiddetin arttığı, çocukların ciddi psikolojik sorunlarla baş etmeye çalıştığı bir dönemde bu tablo, kelimenin tam anlamıyla alarm veriyor.

***

Özel eğitimde de manzara farklı değil.

Sadece 7 özel eğitim okulu var ve çoğu başka binalardan dönüştürülmüş.

Fiziki koşullar yetersiz, destek sınırlı.

***

Teknolojik altyapı deseniz; okulların yüzde 38’inde internet ve bilgisayar sorunu var, akıllı tahta kullanımı yüzde 55’te kalmış durumda.

***

Tüm bunların ortasında öğretmenler, haftada 42 ila 60 saat arasında değişen bir mesaiyle ayakta kalmaya çalışıyor.

Ders anlatıyorlar, hazırlanıyorlar, nöbet tutuyorlar, ailelerle iletişim kuruyorlar, sosyal sorumluluklar üstleniyorlar. Ama sistem, onların yükünü hafifletecek adımları atmıyor.

***

Burak Maviş’in programın sonunda söylediği sözler aslında her şeyi özetliyordu:

“Eğitim bir lüks değil, temel bir haktır.”

***

Evet, eğitim bir lüks değil. Ama bugün bu ülkede eğitim, lüks gibi yönetiliyor.

Geriye atılan her adımın, ertelenen her yatırımın bedelini çocuklar ödüyor. Ve bu bedel, gelecekte çok daha ağır bir fatura olarak karşımıza çıkacak.