Eğitim Bütçesindeki Akıl Tutulmaları

Salih Sarpten

 

2017 yılı bütçesi, Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlandı. Geçmiş yıllarda olduğu gibi genel bütçedeki en önemli paylardan birisi eğitime ayrılmış durumda… Öncelik şunu söylemeliyim: Bir ekonomist değilim, yani bir ekonomi uzmanı bilgisiyle bütçeleri irdeleyemem, yorumlayamam. Ancak Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nın 2017 yılı bütçesinde yer alan unsurlar, ekonomist olmaya gerek bırakmayacak biçimde akıl tutulması yaşandığını açıkça gözle önüne seriyor…

2017 yılı Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı bütçesinden notlar:

  • Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nın 2017 yılı toplam bütçesi: 656.968.300 TL. Bu rakam geçen yılla karşılaştırıldığında %0,5’li bir artış olduğu görülüyor. Ancak her nedense “Eğitim Hizmetleri”  kalemine geçen yıla oranla daha az bir miktar ayrılmış… 

 

  • Geçen yıla oranla artış gösteren tek kalem yükseköğretim… Üniversitelere ayrılan bu miktarın ne amaç için olduğu pek belli olmadığı gibi KKTC bütçesiyle nasıl bir ilişkisi olduğunu da pek anlayamadığım “ODTÜ Kuzey Kıbrıs” ve “İTÜ Kuzey Kıbrıs” kampüsleri için kaynak ayrılmış. Oysa bilindiği gibi bu üniversiteler, Türkiye merkezli olup özel yasalarla kurulmuşlardır.

 

Bütçedeki harcamaların en büyük kısmı her zaman olduğu gibi “personel giderlerine ve cari harcamalara” ayrılmış durumda, ancak personel giderleriyle ilgili ilginç bazı hususlar da yok değil… İşte o rakamlar:

 

  • Memur maaşları için 844.500 TL ayrılırken, müşavir maaşları için 2.316.500 TL ayrılmış… Başka bir ifadeyle Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı bünyesinde aktif olarak çalışmayanlara, aktif olarak çalışanlardan yaklaşık 3 kat daha fazla pay ayrılıyor.

 

  • Hani Eğitim Bakanlığı’nın denetmene, eğitim uzmanına ve teknik personel çalışanına ihtiyacı olduğu söyleniyor ya bütçedeki rakamlar bu durumun tam tersini söylüyor. Örneğin bu kapsamdaki personelin 2017 yılı için ayrılan miktarı geçen yıl ayrılandan %20 oranında daha az olduğunu görüyoruz. Yani önümüzdeki yıl çok ihtiyaç duyduğumuz eğitim denetmeni (müfettiş) alımı olamayacak gibi…

 

  • Öte yandan “geçi personel” ve “sözleşmeli personel” maaşlarında artış olduğunu görüyoruz. Bu kalemlerin artırılmasına neden ihtiyaç duyulmuş acaba!

 

Peki ya eğitim yatırımları, eğitimin geliştirilmesine ihtiyaç duyulan reformların gerçekleştirilmesine yönelik kalemlerdeki durum ne? İşte bu anlamda göze çarpanlar:

 

  • Okul binaların geliştirilmesine yönelik ayrılan iki kalem göze çarpıyor. Bunlardan birisi Girne’de karkas halde bulunan okul binasının tamamlanması bir diğeri de mesleki teknik öğretim için kampüs etüt projesinin hazırlanması. Bunların dışında başka herhangi bir eğitim alt yapı yatırımından bahsedilmiyor…

 

  • Ve gelelim en önemli unsura: 2017 yılı bütçesinde “Araştırma ve Geliştirme Giderleri” kaleminin karşısında 0.00 TL yazıyor… Başka bir ifadeyle eğitimsel araştırma ve geliştirmeye kaynak ayrılmamış…

Yukarıda anlatmaya çalıştığım yapı, eğitim sistemimizin neden iyi çalışmadığını özetliyor gibi değil mi?

Kanımca ilkokulu, ortaokulu, lisesi, üniversitesiyle “Milli Eğitim” dediğimiz şey iyice can çekişiyor… Eğitime ayırdığımız paranın tamamını personel, su, elektrik ve telefon giderlerine harcıyoruz. Bu durum sürdürülebilir değildir. Böylesi bir finansal anlayışla eğitimi ileriye götürmemiz pek mümkün görünmüyor.

Öte yandan çocuklarımızı ve gençlerimizi teste ve ezbere dayalı sınav sistemleri ile köreltmiş durumdayız. Öğretim, kalite, yaratıcılık ve geleceğin nitelikli insanı nasıl yetiştirilir konusundaki plan-projeler sanki eğitimin konusu değilmiş gibi davranılıyor. Ekipman almak ve bina donanımlarına kaynak ayırmakla eğitimi geliştiremeyeceğimiz aşikar… Sorununun, nitelikli birey yetiştirememek olduğunu ne zaman fark edeceğiz?


 

Anlayana Gülmece

 

Okul Bitince

 

Delikanlı okulu bitirdikten sonra müracaat ettiği mağazada çalışmak üzere ise kabul edilmiş. Büyük bir sevinçle ertesi gün işe başlamak üzere mağazaya gelmiş. Mağaza yöneticisi sevecen ve sıcakkanlı bir şekilde delikanlıyı karşılayarak;

  • "Hoş geldin" diyerek söze girer ve
  • İlk önce şu süpürgeyle arka taraftaki rafların altını temizleyiver diye konuşmasına tamamlar…

 

Delikanlı kızgınlığı yüzünden belli olacak şekilde;

  • "Ben üniversite mezunuyum".

 

Yönetici bunun üzerine bir adım geriye çekilerek,

  • "Özür dilerim, bilmiyordum. Süpürgeyi bana verirsen nasıl temizlik yapman gerektiğini gösteririm" der.

 


 

Aklınızda Bulunsun

 

 

En İtibarlı Meslekler

 

Hiç kuşku yok ki her meslek önemlidir ve itibarlıdır. Ancak mesleklerin bireylerin algılarındaki itibar; toplumsal kültür, yönetsel ekiler ve mesleklerin toplum içindeki statüleri ile yakından ilişkilidir.

 

KKTC çalışma yaşamı için hangi mesleklerin statüsü ya da toplum algısındaki itibariyle ilgili herhangi bir çalışmaya rastlamadım. Ancak Türkiye için böyle bir çalışma var. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümünce gerçekleştirilen ''Türkiye'de Çalışma Yaşamı ve Mesleklerin İtibarı'' konulu araştırma tamamlandı. Bu araştırmanın sonuçlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Listedeki kimi alanların meslek olup-olmadığı tartışması bir kenara, belki bu konuda sizin de söyleyecekleriniz vardır diye bu araştırma sonuçlarını sizle paylaşmak istedim. İşte sırsıyla Türkiye’deki en itibarlı 20 meslek:

 

  • (1) Tıp doktoru. (2) Üniversite profesörü. (3) Yargıç. (4) Öğretmen. (5) Diş hekimi. (6) General. (7) Vali. (8) Yüzbaşı. (9) Büyükelçi. (10) Mimar. (11) Eczacı. (12) Psikolog. (13) Makine mühendisi. (14) Kamuda genel müdür. (15) Elektrik mühendisi. (16) Avukat. (17) Araştırma görevlisi. (18) Belediye başkanı. (19) İnşaat mühendisi. (20) Astsubay.