Duruşma içinde duruşma

Cenk Mutluyakalı

Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik’le (2)

 

Son dönemlerde gündeme geliyor:
“Adalet Bakanlığı.”
Belki “resmi” bir talep yok.
Ancak topluma işittiriliyor.

Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik’e soruyorum.
“Duyuyorum” diyor.
Çok net ve kararlı mesaj veriyor:
“Bizim ülke koşullarında Adalet Bakanlığı olmaz, eğer olursa, yargının bağımsızlığı biter ve bunu herkes de görebilir.”

*  *  *

Peki, Yüksek Mahkeme Başkanı’nı en çok neler huzursuz ediyor?
“Çok güzel bir ülkemiz var ancak bu ülkenin kıymetini bilmiyoruz; temizlikle alakamız yoktur, Girne denizi artık yüzülemez noktadadır, atıklar o güzelim denize boşalıyor. Otellerin önünden kokudan geçilmiyor. Pislik ve plansızlık en olumsuz yönümüzdür. Oysa her Kıbrıslı ülkesine âşıktır. Ama bu yetmez, yetmiyor.”

*  *  *

Bir de hep söylenen...
Söylenen ama uygulanmayan...
“İnsanların hak ederek bir yerlere gelmesi önemlidir. Olmuyor. Böylece her işimizi en tepeden çözmek gibi bir pratik ortaya çıkıyor. Bakanı ya da müsteşarı aramazsanız işiniz olmuyor.”

*  *  *

Yüksek Mahkeme Başkanı söylüyor bunları, ülkedeki herhangi biri değil...
Peki “mahkeme süreçleri”ne dair hiç mi sorun yok?
“Duruşma içinde duruşmalardan yorulduk. Gönüllü ifadelerin ibrazı için onlarca tanık dinleniyor.
Çünkü her seferinde, ifadenin gönüllü olmadığı, polisin zor kullanarak aldığı iddia ediliyor. Bunu aşmak için yapılması gereken nettir. Gönüllü ifadeler kayıt altında alınacak, kamera kaydı olacak.
Böylece, ‘bana zorla ifade aldırıldı’ iddiası ortadan kalkacak. Dünyada da bu böyle yapılıyor.”

*  *  *

Yabancıların suçlara karışma oranıyla ilgili polis bir dosya hazırlamış.
“Ürkütücü” diyor Narin hanım...
Üniversitelerin “öğrenci seçimleri” konusunda kendine gelmesi gerekiyor.

*  *  *

Bir önemli mesaj da siyasete:
“Bu ülkeye ‘Hukuk Reform Komisyonu’ elzemdir.
Yasa hazırlamak bambaşka bir uzmanlık işi...