DÜNYA (OTO)PARK GÜNÜ

Onur Olguner

Geçtiğimiz hafta, Lefkoşa Sanat Çalıştayı'nda sunumlarımızı yaparken Lefkoşa ve dünyada sanatın nasıl yapması konusuna da değindik. Sunumumda dünyanın değişik bölgelerindeki kentlerde yapılan sanat uygulamalarını inceledik.

Bu sanatsal müdahalelerden bazıları boya ile yapılmıştı. Ve genellikle boya ile yapılan bu eserlerin birçoğu aslında ilgili yerel yönetimden izin alınmadan yapılıyordu. Sanatçı ve aktivistler şehrin sıkıcı ve boğucu mekanlarından bir noktayı kopartıyor ve kentlilerin yaşamını renklendirecek hale getiriyorlardı.

Sunum durdu ve bu konuda bir tartışma açıldı. Öyle bizim siyasette alışık olduğumuz tartışmalardan değil tabii. Konuştuk ve artıları ile eksilerini ortaya koyduk.

Avrupa’daki modern bir şehirdeki örnekten açıldı mesela konu. O şehirdeki çukurları boyayan sanatçılar hakkında ilgili yerel yönetim suç duyurusunda bulunmuştu. İlgili aktivist sanatçılar tutuklanmıştı. 

Avrupa gibi ileri bir ülkede de tutuklama oluyorsa, sanat izin almalı mıydı? Yoksa izin alması sanatın ruhuna aykırı mıydı?

Çalıştayda yaptığımız bu konuşmanın ardından kentlerde izin alınan ve alınmayan sanat uygulamalarını araştırmaya başladım. Bu araştırmanın sonunda ise çok güzel bir uygulamaya denk geldim: Dünya (Oto)Park Günü.

2005 yılında ilk defa San Francisco’da uygulanan bu sistem kentlerdeki araç sayısının artmasına karşı bir tepki olarak doğmuştu. Konu hakkında makaleyi okurken, ‘Bu ne kadar da bizim ülkemize uygun bir tepki’ diye içimden geçirdim.

Yol kenarında bulunan araç otoparklarından birini, aktivist bir sanatçı belli bir süreliğine işgal ediyor ve yeşil bir parka çeviriyordu. Dahası bu düşünce yayıldıkça sadece yeşil çimlerle sınırlı kalmadı. Bazen bir pinpon masası, bazen kent oturma grupları, bazen bir çocuk oyun grubu oluyordu bu alan.

Fikir adeta bulaşıcıydı. Dünyanın dört bir yanındaki İnsanlar fikri duyduğu anda benimsedi ve kısa süre içinde bu trend bütün dünyaya yayıldı. En sonuncusu sadece birkaç gün önce yapılan (Oto)Park gününde, milyonlarca insan bu küçücük alanları araçlardan geri aldı.

Peki, (Oto)Park gününün bizim ülkemiz için önemi ne olabilir?

Sadece güzel ve eğlenceli bir etkinlik midir (Oto)Park gününü?

Aslında ilk bakışta bu aktivite sadece güzel bir etkinlik izlenimi verse de çok daha ötesinde bir işlev taşıyordu.

Bir günlüğüne de olsa kent halkına, kentliye, yani o şehrin insanlarına arabalar için ayırdığı alanların aslında ne kadar değerli olabileceğini gösteriyordu. Daha fazla kamusal alanların yaratılması ve daha az araba hakimiyeti için ihtiyaç olan halk isteğinin temellerini oluşturuyordu.

Özellikle bizler gibi araba hükümdarlığında yaşayan şehirler için farklı bir Lefkoşa’nın mümkün olabileceğini görmek, bir günlüğüne de olsa, hayati önem taşıyor.

Gelin 2018’de, yani bir sonraki (Oto)Park gününe bizler de Lefkoşa’da bu etkinliğe dahil olalım. Bizler de başkentimizde yol kenarında bulunan bu otoparkları parklara çevirelim ve bir günlüğüne bile olsa bunun hayatımıza ne gibi katkı sağlayabileceğini hep birlikte yaşayalım.

Bunu başarmak her konuda olduğu gibi yine biz Lefkoşalıların elinde.

Ve tek ihtiyacımız ise biraz istek, biraz irade ve bolca da VİZYON.