Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın Kıbrıs’a Kaçışı 1971-(2)

Eralp Adanır

Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın Türkiye’nin güney sahillerinden kaçıp öncelikle Kıbrıs’a sığınmasıyla ilgili haber, Kıbrıs Türk Basınımızın kendi haberi olarak değil, “Rum Basınından” alınan bir haberle duyuruluyordu okura. Ve ne kadar ilginçtir ki Kıbrıs Türk Basının bu konuya pek de yer vermediği önemsemediği görülmektedir. Özellikle Bozkurt gazetemizi Mayıs 1971 nüshalarını taradığımda konuyla ilgili haberlerin ne kadar az olduğu görülmektedir. Elbette bu konuyla ilgili başka nedenler de olabilir.

Kıbrıs Rum Basını’nın önemli gazetelerinden biri olan Elefteria’dan alınan konuyla ilgili ilk haberin içeriğini de böylece Kıbrıs Türk Basınından öğrenmeye başlıyoruz.

 

“Bozkurt Gazetesi- 29 Mayıs 1971, syf:3

RUM BASINI

Mersin’den gelen 3 Türk

ELEFTERİA gazetesi, 6 sütun üzerine manşet olarak verdiği bir haberde şunları bildirmektedir:

“Dün sabahın erken saatlerinde Baf kıyılarında karaya oturan ve içinde Ankaralı 3 Türk bulunan bir motorlu sandal, yetkili makamlar tarafından sıkı bir soruşturma açılmasına yol açmıştır. İçişleri ve Savunma Bakanı Komodromos, soruşturmanın seyrini bizzat izlemiştir. Kıbrıs’ta ve Türkiye’de mevcut durum dolayısıyle, bu mes’ele ile ilgili birçok noktaların aydınlığa çıkarılması gerekirdi.

Söz konusu 3 Türk, sabah saat 06.00’da Baf Türk semti ile Hloraka köyü arasındaki kayalık kıyı bölgesinde görülmüşlerdir. Yapılan ihbar üzerine polis bunları tutuklamıştır. Bu 3 Türk’ün geldiği motorlü sandal aramaya tabi tutulduktan sonra, Baf limanına götürülmüştür.

Başlangıçta bu 3 Türk ‘kazazedenin’ herhangi bir gemiden gelip gelmediklerinin tesbitine çalışılmıştır. Tutuklanan 3 kişi sivil giyinmişlerdi. Bunların sandalının karaya oturduğu bölgede, denizin dibi dalgıçlar tarafından aranmıştır. Tutuklananlar saat 09.00’da Lefkoşa’daki Merkezi Cezaevine nakledilmişlerdir. Sorgularına burada devam edilmektedir.

Ellerindeki pasaportlardan ve diğer belgelerden anlaşıldığına göre tutuklanan Türkler şunlardır: 75 yaşında emekli doktor Halit Aksülgür, 36 yaşında işçi Mehmet Aksülgür ve 31 yaşında Remzi Aksülgür. Bunlar kendilerini baba ve iki oğul olarak takdim etmişlerdir. 3’ü de Ankaralıdır. Valizlerinde hiçbir şey bulunamamıştır. Yalnız Koççina’nın (Erenköy) bir haritasını taşımaktaydılar. Kendilerine ait olduğunu söyledikleri motorlu sandal, Mersin ile Kıbrıs arasındaki mesafeyi katedebilecek güçtedir.

Tutuklanan şahıslar, hikâyelerini polise şöyle anlatmışlardır:

‘Koççina’da oturan Kıbrıslı bir Türkle evli bir kızları ve kız kardeşleri vardır. Onu ziyaret etmeğe gelmişlerdir. Mersin’den yola çıkmışlar fakat sandalları karaya oturduğu kıyıya sürüklenmişlerdir. Gelişlerinin maksadı ise, hasta olan söz konusu kadını tedavi için harice götürmektir.’

Soruşturmayı yürüten makamların aydınlığa kavuşturmağa çalıştıkları noktalar şunlardır:

1-Bu Türkler Kıbrıs’a niçin normal yoldan gelmemişlerdir. Bu husus kendilerine sorulduğunda, paraları olmadığını söylemişlerdir. Ancak öne sürdükleri bu gerekçe şüphe ile karşılanmıştır.

2-Taşıdıkları pasaportlar sahte midir, değil midir? Babanın doktor; oğulların ise işçi olarak gösterilmesi tuhaf karşılanmıştır. Eğer iddia edildiği gibi değilse, bu şahısların Türkiye’de faaliyet göstermekte olan kuvvetli kanunsuz teşekküllerle bağlantılı olmaları gerekir.

3-Yukarıdaki iki nokta, bu şahısların, Türkiye’den normal yoldan çıkmalarının mümkün olup olmadığı sorusunu ortaya çıkarmaktadır.

4-Bunların fotoğrafları, Türkiye’de aranmakta olan şahısların fotoğrafları ile karşılaştırılmaktadır.

5-Soruşturulan bir husus da, gelen 3 Türk’ün Kıbrıs’ta Türklerin kanunsuz hareketleri ile ilişkileri olup olmadığı hususudur.

Tahmin edildiğine göre, Lefkoşa’daki Türkiye Maslahatgüzarı bugün, söz konusu şahısların Türkiye’ye iadesini isteyecektir.”

Söz konusu şahsın gelişi hakkında diğer Rum gazeteleri de çeşitli haberler yayınlamaktadırlar. FİLELEFTHEROS gazetesi şunları yazmaktadır:

“3 şahsın tutuklandıklarında, bunlardan biri emekli doktor olduğunu söylemiş, diğerlerinin ise oğulları olduğunu belirtmiştir. Doktor olarak görünen şahıs, bir prostat ameliyatı geçirmek üzere İngiltere’ye gitmek istediğini ve bunun için Kıbrıs’ta bulunan bir akrabalarından yardım temin etmek amacı ile Mersin’den Kıbrıs’a geldiklerini söylemiştir. İlk sorgularını müteakip 3 kişi Lefkoşa’ya getirilmişlerdir. İçişleri Bakanı’nın emri üzerine bunlar, memleketlerine gönderileceklerdir.”

MAHİ gazetesi ise şunları yazmaktadır:

“Polis kaynaklarından öğrendiğimize göre, söz konusu 3 Türk, Kıbrıs yakınlarına kadar bir yelkenli tarafından getirilmişler ve müteakiben motorlu sandala bindirilerek Baf’ın Türk semtine çıkmak üzere denize bırakılmışlardır. Fakat bölgeyi iyi bilmediklerinden Hloraka körfezindeki kayalık bir kıyıya çıkmışlardır.

Polis, bu 3 kişiden baba olarak görülen şahsın ifadesine inanmamaktadır.  Bu olayın, Türkiye’den Baf Türk semtine kaçak silâh veya narkotik getirmek için bir teşebbüs olabileceğinden şüphelenmektedir. Getirilen malların denize atıldığından şüphe edildiği için, deniz dibinin aranması emrolunmuştur.”

MAHİ gazetesi “Son Dakika” başlığı altında verdiği diğer bir haberde şunları bildirmektedir:

“Baf muhabirimizin bildirdiğine göre polis, dün Hloraka körfezinde yakalanan Mersinli 3 Türk’ün, Türkiye’de güvenlik makamları tarafından aranmakta olan Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu mensuplarından olmaları ihtimalini soruşturmaktadır. Bu kaçak şahısların Kıbrıs’a ve özellikle Kıbrıs Türklerinin kontrolündeki bölgelere sığınmağa gelmiş olmaları muhtemel sayılmaktadır.

Ayrıca öğrendiğimize göre Baf’ta Milli Muhafız Ordusu birliklerine alârm verilmiştir.”

Solcu HARAVGİ gazetesi ise motörlü sandalın karaya oturmadığını, denizde iken görüldüğünü ve polis tarafından durdurularak içindekilerin tutuklandığını iddia etmektedir. HARAVGİ’ye göre tutuklanan 3 Türkten biri, diğerlerinin babası olduğunu ve Girne’de oturan bir akrabalarını görmeye geldiklerini söylemiştir. Ayni şahıs, Kıbrıs’ta evli bir kızı olduğunu ve hasta olan damadını tedavi için İngiltere’ye götürmek amacı ile Kıbrıs’a geldiğini belirtmiştir. HARAVGİ gazetesi, verilen bu izahatın ikna edici bulunmadığını, soruşturmanın derinleştirilmesi için, tutuklanan şahısların Lefkoşa’ya getirildiğini ve bunların narkotik kaçakçıları olabileceklerinden şüphe edildiğini ilâve etmektedir. Sandallarında hiçbir şey bulunmamışsa da, getirdikleri malın denize atılmış olması muhtemel sayılmaktadır.”