Dövizde 30 Mart’tan önce düşüş çok zor

Tümay Tuğyan

 

Dövizde yaşanan yükselişin hızının kesilebilme ihtimali nedeniyle, gözler Türkiye Merkez Bankası’ndaydı uzun zamandır.
Banka, herkesin dört gözle beklediği kararı aldı, faiz oranlarını yükseltti.
Bu karara ilk tepki olarak kurlarda aşağı doğru bir hareketlenme yaşansa da, bu çok uzun sürmedi.
Döviz kısa sürede yeniden yükselişe geçti, neredeyse Merkez Bankası’nın müdahalesinden önceki seviyesine yaklaştı.
Peki bundan sonra ne olacak?
Önümüzdeki dönemde bu müdahaleyi takiben döviz kurlarında yeni ve manalı bir düşüş beklemeli mi?
Yoksa böylesi bir ihtimal, çok da olası değil mi?

***

Normal koşullarda, Merkez Bankası’nın bu tür müdahaleleri işe yarar sonuçlar üretir.
Süreç özetle şöyle işler:
Piyasada x bir nedenle belirsizlik baş gösterir.
Bu belirsizlik, güven sorununu da beraberinde getirir.
Belirsiz ve güvensiz ortamda para kaybetmekten korkan insanlar ellerindeki Türk liralarını satıp, daha güvenli gördükleri dövize yönelirler.
Bu yoğun talep de dövizi yükseltir.
Bu kontrolsüz yükselişin devam etmesi, kimi durumlarda Merkez Bankası’nı harekete geçirir.
Banka, TL faizlerini yükseltir.
Burada amaç, TL’yi cazip hale getirmektir.
Örneğin %5 olan faiz bir anda %10 olursa, yani bir kişi bankadaki 100 bin TL tutarındaki mevduatından yıl sonunda 5 bin TL kâr elde eder durumdayken, bu kâr oranı bir anda 10 bin TL’ye çıkarsa, bu insanları TL’ye teşvik eder.
TL, döviz karşısında bir anda çok daha cazip hale gelir ve insanlar TL’ye yönelir.
Ellerinde döviz varsa, bu dövizi satıp TL alma eğilimi içerisine girerler.
Tabii bu talep, TL’nin değerini de yükseltir.
Tıpkı ilk başta dövize yönelik talebin, dövizin değerini yükseltmesi gibi.
TL’nin değerinin yükselmesi, dövizin değer kaybetmesi demek olduğu için bir noktada piyasa eski dengelerine kavuşur.
Ama yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bu, normal koşullarda işe yarayan bir yöntemdir.
Oysa şu anda Türkiye’de koşullar ‘normal’ değil.

***
Dövize yönelik talebi artıran belirsizlik koşulları henüz aynen devam ediyor.
Devletin tepesindeki iktidar kavgasında bir değişiklik yok.
Ve bu kavgayı kimin kazanacağı henüz belli değil.
Tam da bu noktada, kavganın sonucuna dair belirleyici olacak eşik, 30 Mart 2014 tarihi.
Yani Türkiye’deki yerel seçimler.
Dananın kuyruğu seçimlerde kopacak.
AKP ile Fethullah Gülen arasındaki iktidar kavgasından kimin galip çıktığını, sandık gösterecek.
Peki sıkıntı seçimle birlikte ortadan kalkacak mı?
Bu sorunun yanıtı, sandıktan ne çıkacağına bağlı.
Eğer AKP seçimden ciddi anlamda bir oy kaybıyla çıkarsa, muhtemelen bu, genel seçimlerde CHP’nin şansının yüksek olacağı sonucunu doğurur.
Bu aşamada şu soru gündeme gelir:
İktidara gelmesi halinde CHP ekonomiyi, AKP’nin ilk dönemlerinde olduğu gibi iyi şekilde idare edebilir mi?
Bu sorunun yanıtı, mevcut belirsizlik ortamını ortadan kaldırmaya yetecek netlikte değil.
Yani sözün kısası, yerel seçimlerden Gülen’in galip çıkması, kısa vadede Türkiye’de şu anda hakim olan belirsiz ve güvensiz ekonomik ortamı ortadan kaldırmaz.
Yani bu koşullarda dövizde bir düşüş beklenemez.
Gelelim diğer senaryoya;
Yani yerel seçimlerden AKP’nin sağlam bir galibiyetle çıkma durumuna!
Bu sonuçla belirsizlik ortadan kalkacak, AKP kontrolü yeniden ele alacak ve işte ancak o zaman, daha yakın bir zaman diliminde piyasanın ‘normal’ dengelerine dönebilme ihtimali kuvvetlenecek.
Ama her halükârda, en iyi olasılıkla Mart sonuna kadar döviz kurlarında kayda değer bir düşüş beklemek, çok mantıklı değil.
Bırakın düşüşü, mevcut siyasi belirsizlik nedeniyle, döviz şu anda en ufacık bir şeyden ciddi şekilde etkilenmeye, daha da yukarıya tırmanmaya çok ama çok müsait durumda.