Doğa’yı kim aldı?

Sami Özuslu

 

O kaza da birçok diğeri gibi kayıtlara ‘bildik sözler’le geçecek.
“Aşırı sürat…”
“Dikkatsiz sürüş…”
Ölümle sonuçlanan kazaların istatistiki, yani rakamsal verilerini ezberledik artık…
Yukarıdakilere birkaç başlık daha eklenebilinir.
“Alkol…”
“Kurallara uymama…”
Bir de kaç kişi öldü, kaç yaralı var, maddi hasar ne kadar, bunları kaydediyoruz raporlara…
Sayılara ve raporlara bakıp kan ağlıyoruz sonra…

***

İki buçuk yaşındaki Doğa’yı bu dünyadan koparan asıl gerçekleri örtmekten başka bir işe yaramıyor ama o rakamlar, istatistikler…
Aksine, asıl rakamlar getirdi bizi bu hallere!..
Sadece ‘gerçekleri yansıtmayan kaza raporları’ değil söz ettiklerim…
Ülkenin ve toplumun genel verileri, ekonomiye ilişkin tuhaf hedefler ve yaşadığımız düzenin getirdiği rakamlar bunlar…
‘İnsan odaklı’ düşünmekten ve davranmaktan o kadar uzaklaşmışız ki, farkında bile değiliz ne yaptığımızın, neye hizmet ettiğimizin…
Sayaç durmadan çalışıyor ve her ‘tık’ta bir başka can gidiyor, gencecik, ya da bebecik…
Bazen birkaçı birden!..

***

“100 bin öğrenci” hedefi koydu birileri bir zaman KKTC’deki üniversiteler için…
‘Ekonomik akıl’ mıydı bunu söyleyen?
Bu ülkenin fiziki ve sosyal altyapısı müsait midir bu kadar öğrenciye?
Yolumuz, suyumuz, kanalizasyon şebekemiz, toplu ulaşımımız, yolumuz var mıdır 100 bin ekstra kişi için?
Mühim değil bunlar, o ‘ekonomik akla’ göre!..
Maksat nüfus olsun, para gelsin.
Peki ya kalite?
‘Üniversite adası’ olacağız ‘ekonomik akla’ göre de, dünyanın hangi ülkesi bu tür bir ‘akıl’la dünya çapında bir üniversiteye sahip olabildi?
‘Kurunun yanında yaş’ da yanar misali, kaliteye oynayan da yok olup gidecek bu ‘akıl’ sayesinde!..
Dahası ve en önemlisi, eğitim gibi bir süreci ‘kelle hesabı’ yapılan ve sırf ‘ekonomik sektör’ gören bir mantığı kabul etmek akıllara ziyandır!

***

Sevgili Cem ve eşi İpek’in minik Doğa’sı bu ülkenin çarpık sosyo-ekonomik gerçeklerinin kurbanı oldu, diğer birçok insanımız gibi…
İnsana insan muamelesinin giderek azaldığı, insanların her şeye meta gözüyle baktığı, paranın araç değil amaç haline geldiği, ülke yönetiminde ‘kafa sayısı’ hesabının ‘ekonomik akıl’la eşdeğer tutulduğu bir coğrafyada ölmek değil, yaşamak sürpriz hale geldi!
Yollarımızın yola benzediği, isteyenin istediği gibi anayola giremediği, kontrol yapan polislerin ceza değil eğitmeyi ve can kurtarmayı hedeflediği, yol çizgilerinin, ışıkların ve aydınlatmanın daha medeni bir hale geldiği, kaza raporlarının ezberden ibaret olmadığı bir zaman, trafikte ölmek daha zor olacak.

***

İki buçuk yaşındaki Doğa’yı ikizinden, ablasından ve anne babasından yalnızca ana yolda ralli yapan, bu ülkeye 100 bin hedefini tutturmak için -sözüm ona- ‘eğitim’ amaçlı getirilmiş yabancı öğrenciler almadı.
Resim çok daha büyük ve biz ona bakmıyoruz bir türlü…
Yoksa onların yaptığı “Aşırı sürat” ve “Dikkatsiz sürüş” diye geçecek kayıtlara…
Ve Doğa’nın ismi de 1 eklenecek ‘trafik kurbanları’na…
Ve bitmeyecek rakamlar hiç…