Doğaya aykırı ilişki

Sami Özuslu

 

Meclis komitesi çağdışı yasaları ellemeye devam ediyor. İyi de ediyor!
Hiç uygulanmasa da ‘idam cezası’nın yasalarda ve Anayasa’da yer alması bu toplumun bir ayıbı...
Cinsel suçlarla ilgili ceza yasaları da öyle...
Sanki ‘doğaya aykırı cinsel ilişki’ diye bir yasak vardı diye tarif edilen o ilişki biçimi engelleniyordu.
Yok öyle bir şey!
Dünyada cinsiyet ayrımcılığına karşı duyarlılık artarken bizde hala ‘eşcinsel ilişki’nin yasak olması, suç sayılması her yönüyle sıkıntı yaratıyor.
Meclis Hukuk Komitesi’nin gerek idam cezası, gerekse ‘doğaya aykırı’ kavramıyla izah edilen ilişki biçimini suç olmaktan çıkaracak yasa değişiklik hazırlıkları ‘çağdaşlaşma’ bakımından önemli işler...
Bu yasaların Meclis Genel Kurulu’ndan konsensusla geçip geçmeyeceğini, hangi partinin ne tavır takınacağını yakında göreceğiz.
**
‘Doğaya aykırı cinsel ilişki’ diye bir tanımlama İngiliz döneminden beri yasalarımızda var. Bu tanımlama ile bir erkekle bir başka erkeğin cinsel ilişkisi anlatılıyor.
Bu tür ilişkinin ‘doğaya aykırı’ olup olmadığı tartışması günümüzde absürt kalıyor.
Zaten bu yazı insanların cinsel tercihleriyle ilgili değil...
‘Doğaya aykırı’ kavramı hazır bu yasa tasarısı ile gündeme gelmişken, bizim asıl ‘doğaya aykırı’ tavırlarımızın ne olduğunu sorgulayalım bence...
**
‘Küresel ısınma’nın sebebi ‘doğaya aykırı’ işlerin bir sonucu değil midir?
Göz göre göre havayı kirletir, karbon monoksit salınımını inanılmaz düzeylere ulaştırır, nükleer ve kimyasal silah denemeleri yaparsanız, doğayı katledersiniz tabii!..
Yüzde 80’i sularla kaplı olmasına rağmen dünyadaki canlılara yetecek temiz su bulunamıyorsa eğer, bunun sebebi ‘doğaya aykırı’ insan davranışları değil midir?
Yeraltı sularını kirletmekten, yağmurla gelen suları değerlendirmemekten, pınarları kurutmaktan daha ‘doğaya aykırı’ bir ilişki olabilir mi?
Ormanları, ağaçları, yeşili yok etmek ‘doğaya aykırı’ durumların sonucu değil midir?
Bilinçsizce kesilen ağaçlar, arazi açmak için yakılan ormanlar aynı zamanda kuraklığın da ön hazırlığı ve müsebbibi değil midir?
**
Dünyamız giderek yok oluyor.
Bunu ‘laf ola’ söylemek bile acı bir durum...
Küresel ölçekte yaşanan susuzluk, çevre kirliliği, küresel ısınma ve diğer ekolojik sorunlar felakete doğru gidişin habercisidir.
Ülkemize baktığımızda da durum tam anlamıyla vahimdir.
Kıbrıs’ta birçok bitki ve hayvan türü yok oldu.
Ormanlarımız azaldı, su kaynaklarımız tükenmek üzere...
Hava kirliliği artıyor, bilinçsiz yapılaşma devam ediyor.
Ve tüm bunlar ‘doğaya aykırı’ fiiller yüzünden oluyor!
Keşke ‘doğaya aykırı cinsel ilişki’ yerine bu fiiller ‘ayıp’ sayılsaydı!