‘Doğa’nın istemsiz mağduriyeti…

Tayfun Çağra

Sonunda iptal edildi.

Yeşil Barış Hareketi, açtığı davada ara emri aldırdı, hükümet de daha önce verilen izinleri iptal etti, inşaat mühürlendi.

Tabii ki Girne sırtlarında, katledilen doğaya yapılacak ve emekli subaylar için olduğu söylenen 105 konuttan oluşacak siteden söz ediyorum.

49 yıllığına devlet arazisinin kiralandığı Güven Yapı Kooperatifi’nin avukatı ilan verdi gazetelere ve şimdiye kadar alınan izinlerden, ödenen vergilerden söz ederek haklarının aranacağını duyurdu.

Hak aramak tabii ki herkesin hakkı, kendisine haksızlık yapıldığını iddia edenler elbette ki hakkını mahkemelerde arayacak ancak ülkemizde sorun aslında sayın avukatın sözünü ettiği ve nasıl verildiği hep kuşkulu olan izinler.

KKTC’de özellikle inşaat alanında verilen izinler, alınan ÇED raporları zaten sakat.

Kendine ‘devlet’ diyen ve şimdi de Kıbrıs’ta ‘ayrı eşit egemen iki devlet’ten biri olması gerektiğini iddia eden bir oluşumun inşaat alanında ortaya çıkan rant kavgasında ne kadar ölçüsüz, şuursuz, sorumsuz ve bencil davrandığını zaten görüyoruz.

Bu anlamda da rantı kolaylaştıran ve rantın önünde herhangi bir engel oluşmasını engelleyecek kolaylıklar süreğen hale geldi...

Örneğin söz konusu örnekte verilen ÇED raporunun olumlu olması ne kadar gerçekçi?

Gerçekten de çevre etki değerlendirme yapıldı mı yoksa yeri kiralayan asker olduğu için zaten böyle bir rapora gerek yok mu dendi!

***

Peki Yüksek Mahkeme neden inşaat için ara emri aldı?

Çünkü Anayasa’ya aykırı buldu.

Neden?

Çünkü söz konusu alan kamu yararı için kullanılmalıydı.

Hastane yapılacaktı, sonra vazgeçildi hastane yapımından… O zaman onun yerine okul olabilirdi, itfaiye olabilirdi veya kamu yararı sağlayan başka bir yapı…

Emekli subayların ‘moral ve motivasyonu’ için havuzlu 105 konuttan oluşan site yapılmasının herhangi bir kamu yararı içerdiğini kimse söyleyemez sanırım… Kaldı ki bu evler için asker ve asker aileleri dışında da talepler olmuştur diye düşünüyorum.

Ancak konu, oraya para yatıran ve ortaya çıkan durumdan tabii ki mağdur olan kişilerin dışında KKTC’de işleyen sistem veya sistemsizlik ve vurdumduymazlık…

Bugün birileri para kazansın, o para kazananlar bana kurultayda, seçimlerde yarasın, onları yanımda tutayım, koltuğumu koruyayım ki tekrar birilerini beslemeye devam edeyim, bunun karşılığında tekrar benim işime yarasın ve devam etsin!..

Bu mantıkla mahvedilen doğa ve geleceğimiz…

***

Şimdi Girne sırtlarında sökülen ağaçlar, kazılan toprağın tekrar eski haline gelebilmesi için yıllar gerekiyor… Kimileri “hemen ağaçlandıralım” diyor ama ağaçlandırmadan önce doğanın kendi kendini tamiri için gereken bir süre olduğu söyleniyor… Örneğin Taşkent Doğa Parkı önce habitat restorasyonunun olması gerektiğini belirtiyor. Bunun da belli bir bütçesi var tabii…

Evet, siteye para yatıranlar da mağdur oldu ama en azından onlar seçimlerini kendileri yaptılar. Doğanın mağduriyeti istemsiz oldu. Elinden bir şey gelmedi tecavüz edilirken ama biliyoruz ki doğa sonradan bunun intikamını çeşitli şekillerde alıyor.

Aslında o da intikam değil, doğa kendini yenilerken biz onu intikam olarak algılıyoruz.