Dine! İzle! ‘Darbe’leme!

Cenk Mutluyakalı


“Özel hayat”ı korumak ve insanların özel alanlarına saygı için “yasa” yapıldı ya…
‘Gazeteciliğe darbe’ymiş.
Nasıl yani?

***

“Önemli olan bir içeriğin elde ediliş biçiminden çok o konuşmanın içeriğidir” diyor Medya Etik Kurulu başkanımız, doğrusu inanamıyorum.
Yani açık açık diyoruz ki, “gizli dinleme de yapınız, izleme de.”
Nasılsa “tombala” misali, içinden “kamu yararı” çıkar!
“Belge” çalmak da suç değil bu durumda...
“İçerik”te kamu yararı varsa...

***

“Böcek”lerle donatılsın tüm evler, ofisler, iş yerleri…
“Biçim”in önemi yok, “içeriğe” yoğunlaşalım!..
İddia ediyorum, her bakanın, vekilin, rektörün, hatta memurun “özel” konuşmalarından onlarca “kamu yararı” haber çıkar!..

***

Demokratik hukuk devleti, kendi kurallarını doğru işletirse yolsuzlukların da, usulsüzlüklerin de etik dışı ihlallerin de önüne geçilir…
Bir yanlışı deşifre etmenin ya da “düzeltmenin” yolu, ne zaman bir başka yanlış olmuş ki!..
Gazetecinin “araştırma” yapmasının önünde engel yoktur, illa ki, “gizli kayıtları getir, yayınlayalım”a varmaz iş yani…
Evet, gazeteciler ‘hapse’ girmesin, kim savunabilir ki böylesi bir durumu.
Ama ‘düşünce, anlatım, fikir özgürlüğü’nden dolayı olmasın bu...
Her koşulda değil.

***

İnsanların ‘özel’ alanına kimsenin girme hakkı yoktur.
Evet “kamu yararı” gazeteciliğin de siyasetin de özüdür…
Ama “kamu yararı”nı gözetmek için “casusluk” hakkı istemem doğrusu.

***

“Kaz gelecek” diye nice “tavuğu” feda eden bir “popülizm” kültürüdür medyanın asıl derdi…
Ve ‘haksız rekabet’…

***

Efendim bu yasa “geçerli” olsa, Türkiye’de medyaya sızan “tape”ler suç sayılırmış!.
Öyle ya, bu “tape”ler sayesinde Türkiye maşallah ‘basın özgürlüğü’ ve ‘demokrasi’ anlamında çağ atlıyor sürekli (!)
Hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı, adil ve demokratik yönetim mekanizmalarıdır asıl olan…
“Gizli” dinlemeleri, “izinsiz” izlemeleri savunarak ve “istisna” diye gazetecilere “yayın hakkı” kopartarak kurtaramayız gazeteciliği…
“Hırsızlık” suçsa, “gazeteci” çalarsa da suçtur!..
Kimse “vay gazeteciyi hapse attılar” demez, diyemez.
Yanlış, yanlıştır…
“Gazetecilere hapislik yolu” açılacakmış; sanki ‘Ceza Yasası’ içinde böyle bir yol ‘yokmuş’ gibi.
Şu anda ‘Ceza Yasası’ eliyle gazetecilere hapislik yolu vardır, hem de çok daha açık.
Gizli dinleme ve izlemeyi, insanların özel alanına müdahaleyi ‘legalleştirmek’ tehlikelidir.
Şimdi sorarım size…
Saray’a girsem bir akşam maskeyle ve ‘görüşme tutanakları’nı çalsam!..
O tutanaklardan ‘kamu yararı’ çıkar, değil mi?
Süleyman hocam ne olur yanıt ver, bu ‘soygun’ bir gazeteci için suç olmalı mı, olmamalı mı?
Öyle ya “öğreneceğiz” ve “bilgileneceğiz” sonuçta…
‘Hapislik’ cezasına karşı çıkarak, farklı ‘düzenleme’ istenmesini anlarım da...
“Kamu yararı” kılıfıyla “yer altı” usullerini ‘basın özgürlüğü’ne katmak bana uymaz doğrusu...