Dikkat, bilgisayarınızda casus var!

Tümay Tuğyan

Günümüzün hatırı sayılır bir bölümü, bilgisayar başında geçiyor.

Bilgisayarlarımız ve dolayısıyla da internet, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası artık.

Peki her türlü kişisel bilgimizin dolaşımda olduğu internet ne kadar güvenli?

Bu sorunun cevabı korkutucu; neredeyse hiç!

İnternet üzerinden yaptığınız hiçbir işlemin güvenliği garanti altında değil.

Elektronik posta ya da Google, Facebook gibi motorlar aracılığıyla dolaştırdığımız bilgiler korunaklı olmadığı gibi, son yıllarda son derece popüler olan ve bilgilerimizi depolamak için kullandığımız ‘i-cloud’ ve benzeri hizmetler de ciddi anlamda tehlikeli.

‘Cloud’ türevleri, bilgisayarımızın hard diski gibi kapasite sorunları yaşatmadığından ve virüs tehlikesiyle karşı karşıya olmadığından, pek çoğumuz tarafından tercih ediliyor.

Bu hizmeti cazip kılan en önemli özellik ise kuşkusuz, her an her yerden ulaşılabilir olması.

Depoladığınız verilere ulaşabilmek için bilgisayarımızın hard diskini de beraberimizde taşımamıza gerek yok.

‘Sanal’ deponuz, sadece internet kadar uzağınızda.

Ve bu deponun kapasitesi, bedelini ödediğiniz oranda sınırsız.

Ama bu depo aynı oranda da güvensiz.

Çünkü çalıştırıcısı, internet.

Cloud hizmetlerinden kişiler kadar, büyük firmalar da yararlanıyor.

Bu, hard disk maliyetlerini ciddi oranda aşağıya çektiği için, firmalar açısından da oldukça cazip.

Bu uygulamanın kullanım boyutunu daha iyi anlayabilmemiz açısından işte size çarpıcı bir veri:

Avrupa Komisyonu’nun yaptığı bir çalışmanın sonucuna göre, AB’nin 2020 yılı gayri safi milli hasılasının 250 milyar Euro’su, Cloud hizmetlerinin olacak.

***
Bilgisayar uzmanı Edward Snowden’ın, Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu NSA’nın dünya çapında yürüttüğü casusluk faaliyetlerini deşifre etmesinin ardından, NSA’nın başlıca kurbanlarından olan Avrupa’da, veri güvenliği ana gündem maddesi olmayı sürdürüyor.

NSA’nın ‘terörle mücadele’ gerekçesiyle, neredeyse sızmadığı bilgisayar kalmamış.

Dünyanın her köşesinde, devlet başkanlarının özel ofislerinden tutun da sıradan insanların kişisel verilerine kadar, yüzbinlerce adres üzerinden casusluk yapılmış.

Son dönemde, NSA’nın yürüttüğü casusluk faaliyetlerinin bir yenisinin açığa çıkmadığı gün geçmiyor.

Birçok ülke tepkisini açık şekilde ortaya koyarken, bir yandan da veri güvenliği konusunda neler yapılabileceği tartışılıyor.

Vatandaşlarının mahremiyet alanlarına bu şekilde tecavüz edilmesinden çok ciddi şekilde rahatsız olan Avrupa Birliği de, halihazırda son birkaç yıldır Avrupa Parlamentosu’nun gündeminde olan veri güvenliğiyle ilgili tüzüğü geniş çaplı bir tartışmaya açtı.

Fakat konuyla ilgili olarak çalışma yapmakta olan parlamenterler, hükümetlerin, işin ciddiyetini yeterince anlamadığından şikayetçi.

Bazı AB üyesi devletlerin gözetleme konusunda bizzat sahip olduğu kötü sicil ise, işin ciddiyetini anlamadıkları değil, anlamazdan geldikleri şüphelerini güçlendiriyor.

***

Kanal Sim, Avrupa Parlamentosu’nun televizyon kanalı EuroparlTV’nin partnerlerinden biri ve EuroparlTV tarafından hazırlanan ve parlamentonun gündeminde öne çıkan konuların ele alındığı programlar, her Cumartesi gecesi Kanal Sim’de yayınlanıyor.

Bu hafta sonu yayınlanan FORUM programının gündemi de veri güvenliğiydi ve konunun uzmanlarının anlattıkları, kelimenin tam anlamıyla dehşet verici.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudilere uygulanan soykırımın bilgisayar ortamına IBM tarafından aktarıldığı...

Dünyaca ünlü Fransız bilişim firması ‘Bull’un Nazi Almanyası ile işbirliği yaptığı ve Fransız Yahudiler’le ilgili bilgileri Almanya için tedarik ettiği...

Hollanda tarafından yapılan ve insanların dini inançlarının da sorulduğu nüfus sayımıyla ilgili bilgilerin o zamanın veri depolama yöntemi olan delikli kağıtlara aktarıldığı ve Hollanda’yı işgal eden Almanlar’ın bu verilere el koyarak oradaki Yahudileri bu yolla tespit ettiği…

Uzmanların anlattıkları geçmişle sınırlı değil.

Günümüze dair iddialar arasında, Ortadoğu ve Afrika’daki otoriter rejimlerin sahip olduğu gözetleme ve istihbarat ekipmanlarının ana tedarikçisinin Fransız bilişim şirketleri olduğu var.

Fransız devletinin, bu şirketlerden biri olduğu iddia edilen ‘BULL’a, yakın geçmişte ciddi yatırım yaptığı ve hatta şirketin hisse senetlerine sahip olduğu da belirtiliyor.

Microsoft, Hewlett Packart, Intel ve IBM gibi dev Amerikan firmalarının, bu akıl almaz boyuttaki casusluk faaliyetine imza atan Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu NSA ile anlaşmalı olduğu ve bu firmalara ait ürünlerin içerisinde, NSA’ya erişim bağlantısı bulunduğu yönündeki iddia ise galiba en korkutucu olanı.

Almanya hükümeti vatandaşlarına, Windows 8’i kullanmamaları yönünde çağrı yapmış durumda mesela.

Dün yerel basında, İngiltere’nin Kıbrıs’taki üsleri aracılığıyla bölgede casusluk faaliyeti yürüttüğüne dair haberler de yer aldı.

Bizim basınımız bugüne kadar, içinde ‘Kıbrıs’ kelimesi geçmeyen casusluk faaliyetlerine yeterince itibar etmese de,  dünyanın her yanını ahtapot gibi saran ‘gözetleme’ skandalı akıl almaz boyutlarda.

Bu yüzden, kullandığınız bilgisayarlara, bilgisayarlarınızın içindeki yazılım programlarına ve internet teşkilatınıza dikkat edin.

Özellikle de Amerikan menşeli olanlara!