Devletin itibarı!

Serhat İncirli

Sadece dünkü gazetelerden üç haberi sizlerle paylaşmak istiyorum...

Birinci konu, “doğrudan akaryakıt alımı”...

Ticaret Odası diyor ki; “Kıb – Tek bilerek ve açıkça soyuluyor...”

Evet, birileri talimat vermiş, Kıb – Tek’e, normalinden çok pahalı akaryakıt satılıyor, vatandaş açık ve seçik bir şekilde kazıklanıyor...

-*-*-

İkinci konu, sağlıkla alakalı...

Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ndeki tek Endokrinoloji Uzmanı Doç. Dr. Umut Maraşuna, istihdam eksikliğine dayalı artan iş yüküne dayanamayarak görevinden istifa ettiğini duyurdu.

Dr. Maraşuna sosyal medyada bir paylaşımla istifasını duyurdu...

"... Ada’daki tüm diyabetlilerin, tiroid hastalarının vs. idari ve tüm acil/elektif yükü yüklenemez. Mevcut yapı düzeltilmediği takdirde benden sonra oraya bir robot bile görevlendirilse, o robot yanar” dedi.

-*-*-

İpek Borman...

Uluslararası ilişkiler uzmanı, müzakere heyetinin eski üyelerinden...

Abisi Türkiye’de çok ünlü bir doktor...

Annesi ve babası eski bakanlarımızdan...

Bakın bu konuda neler yazdı İpek Borman:

“... Zamanında hastane bünyesinde binbir zorlukla açılan ve A’dan Z’ye diyabetlilere hizmet veren bir Diyabet Merkezi var(dı). Sanırım artık sadece tabelası kaldı. 10 yıl önce tip 1 diyabetle tanıştığım dönemde, en azından 3 endokrinolog doktor ve uzman hemişereler vardı. Gerektiğinde 3 uzman doktor birlikte oturur, değerlendirme yapar ve hastaların tedavisini belirlerdi... Şimdi düşünün ki “koskoca” devlet hastanesinde tek bir diyabet uzmanı kalmadı! Sonra da ağaçlar katledilerek en gereksiz şekilde külliye yapılmasına tepki gösterince sıraya diziliyor ve ‘devletin itibarı’ndan bahsediyorsunuz! Peki ya ‘insanın hayatı’? İnsan hayatının, insan onurunun hiç mi önemi yok?!”

-*-*-

Bir arkadaşım mesaj attı...

Kamil Basmacı...

Ve şunları söyledi: “... doktorumuz Umut beyin hastanemizden ayrılmasına hastaları olarak çok üzüldük. Bunlara neden olanlar bellidir. Böyle yönetimle hiç doktorumuz kalmayacak ne yazık ki!”

-*-*-

Ve üçüncü konumuz...

Efendim, Güngör Çöplüğü yanıyor!

Ülkeye yamur bir türlü gelmedi, dün bekliyorduk ama ayıptır söylemesi zehir yağıyor!

Haaa, sadece Güngör mü?

Bu konu tam fiyaskodur!

Lefke’den Dip Karpaz’a, çöp ve atık yönetimi konusunda çağdışı kalmış ve ülkenin toprağını, yer altını, denizini ve havasını kirletir – zehirler haldeyiz!

-*-*-

Bu üç sorun, rahatlıkla çözülebilirdir...

Daha eğitimdeki laçkalığa değinmedik...

Taşeron temizlik işçilerine yapılanlar, insanlık ayıbı ve utancıdır...

Ama neymiş?

Amerika Rum Ordusu’nu eğitecekmiş!

Tahsin abim öyle dedi!

Başka ne var?

“Bu beden bu canda olduğu sürece, hiç bir güç bizi Rum’a yama yapmayacak!”...

Bunu kim demiş?

Ersin bey!

-*-*-

Devletimiz!

İtibarımız!

Külliye de bu devletimizin itibarının sembolü olacakmış!

“Brüyoo” diyorum başka bir şey de demiyorum!


İlaç mı alıyor yoksa kafası hep mi iyi?

Maraş’la ilgili gofodorozlanmalar sona mı erdi?

Sanırım öyle...

-*-*-

Louzidou meselesinde en şahane yorumu Prof. Dr. Ahmet Sözen yaptı...

Özetle, evet, Taşınmaz Mal Komisyonu “tam yetkili” ama para yoksa, işlevi ortadan kalkacak!

Yani “lehimizeymiş” gibi bir gidişat var ama “yoksulluk” nedeniyle yüzümüze gözümüze bulaştırma ihtimali çok yüksek!

-*-*-

Peki iki devletli çözüm önerileri?

Ya da Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda yaptığı “tanıyın bizim çocuğu” çağrısı ne durumda?

Hikaye bile değil!

Masal kadar gerçek!

Kaf Dağı’nın arkasında, ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken gibi!

-*-*-

Rusya’dan doğrudan uçuş iddiası?

Rusya’nın KKTC’yi tanıma olasılığı!

Bunlar tamamen fos!

-*-*-

Zaten, Rusya’nın Ukrayna’daki referandumlarına gösterilen tepkiler, “ayrılma” anlamına gelecek çürük vaziyetteki Kıbrıs’taki “iki devletli çözüm” iddiasını daha da çürüttü, tam toz haline getirdi!

Türkiye, Ukrayna’dkai Rus referandum adımlarını sert bir dille reddedenler arasındaydı!

-*-*-

Peki Seymenbaşı Üçurup İzzet Dayı ne diyor?

Seymenbaşı diyor ki; “Geleceğe ümitle bakıyoruz!”...

Yorum yapmıyorum sadece bir soru sormak istiyorum; “bu türden konuşma yapabilmesi için aldığı özel bir ilaç var mı? Yoksa kafası her zaman iyi mi?”

Hangi gelecek?


Herkes korkuyor!

Fatih Terim’i çok severim...

Belgeselini izleyecektim...

Vaz geçtim...

Sebep mi?

Sebep Hakan Şükür...

Hakan Şükür, Türk futbol tarihinin en büyük yıldızlarından biridir...

-*-*-

Hakan Şükür, Terim belgeselinde yer alması gereken en önemli gol adamıdır...

Efendim FETÖ’cüdür!

Teröristtir!

Şudur, budur!

-*-*-

Siz belgesel mi çekiyorsunuz?

-*-*-

Mesele ne midir?

Mesele, şu anda sadece Türkiye’de değil, KKTC’de de yaşadıklarımızdır!

“Korku düzeni!”...

Herkes, korkuyor!

Türkiye’de Hakan Şükür, belgesel adı altında çekilen filmden “siliniyor”...

UBP’de genel başkanlığa seçilen Faiz Sucuoğlu’nun neden devrildiğini bilmiyoruz!

Kimse bir şey konuşmuyor!

Mesela tam bir soygun olan doğrudan akaryakıt alımı talimatının kimden geldiğini söylemeye korkuyoruz!

-*-*-

Birileri de diyor ki, “geleceğe güvenle yürümekteyiz”.

O da korkudan söylüyor!

Emin olun!

Söylemezse, gider çünkü!

Yazık!