DEVLET HERKESİ TAZMİN ETMELİ

Sami Özuslu


Ortada büyük bir yıkım var. TL eriyor, bunda hiçbir kabahati ve duhulü olmayan Kıbrıslı Türkler en büyük zararı görüyor.
Adeta bir doğal afet gibi…
Tsunamiyi henüz görmedik ama dalgaların korkunç homurtusu duyuluyor artık.
Bu dalgadan kurtulan az olacak.
Eğer doğru tedbirler alınmazsa…


*  *  *


Bir durum tespiti yapalım. TL’nin baş döndürücü kayıpları kimi nasıl etkiledi acaba?
1- Döviz borcu olanlar: Sterlin ya da Euro cinsinden borçlananların taksirleri, hatta faizleri ödenemez noktaya ulaştı.
2- Dar gelirliler: Alım gücü zaten düşüktü bu kesimin. Şimdi aylık gelirleri 300 Sterlin’den de aşağıya indi.
3- Yurt dışında çocuk okutanlar: İngiltere başta olmak üzere birçok yabancı ülkede öğrenim gören gencimiz var. Okul ve yaşam masrafları son kriz sayesinde yarı yarıya arttı. 
4- Maaş alanlar: Kamuda veya özelde çalışanların tümünün aylık geliri TL cinsinden aynı kalsa, hayat pahalılığı ile artsa da reel olarak en az yüzde 40 değer kaybetti. Dahası ve daha fenası, emeklilikte ele geçecek maaş ve ikramiye ya da ihtiyat sandığı birikimlerinin de en az yüzde 40’ı buhar oldu. Yalnız bugünü değil, geleceği de yitirdik.
5- Üretici: İster köylü olsun ister esnaf ya da sanayici… Üretim yapan herkes yükselen maliyetler nedeniyle iflaslarla karşı karşıya kalacak. 
6- Tüccar: Dövizle alıp dövizle satsa bile iş dünyasında birçok işletme fiyatların artması ve halkın alım gücünün düşmesi yüzünden cirosundan fireler veriyor. Güneyden gelen Rumlar ve turistlere hitap edebilen işletmeler bir nebze daha iyi olabilir ama ne kadarı?

*  *  *
Kaybedenler listesini uzatabiliriz. Daha doğrusu kazanan çok küçük bir kesim dışında herkes kaybedendir.
Bir çöküş yaşanacak. İflaslar, ödenemeyen borçlar, kırılan hayaller, göçler, elden çıkarılan varlıklar…
Herkes bir şekilde tsunamiden payını alacak.
Peki ama devlet ne yapacak?
İzleyici rolünden yöneten pozisyonuna geçecek mi?
O zaman devlet neden olsun ki?

*  *  *

TL’den kurtulma konusunda adım atamıyoruz, ona mecalimiz yok, anladık.
Dövize müdahale edemiyoruz, enstrümanımız yok, boynumuzu büktük.
Ama devletseniz bir şey yaparsınız. 
Yapmalısınız.
Mesela ‘TL afeti’nden zarar gören toplumu tazmin edebilir devlet pekala…
Nasıl ki sel felaketinden etkilenenler tazmin edilir.
Nasıl ki kuraklık parası ödenir.
Bu da öyle.
Listeyi yukarıda yazdık. Kimlerin etkilendiği belli.
Devlet her ay ‘tazminat ödeneği’ adı altında bu kesimlere para vermeli.
Piyasada para dönmeli. Aksi halde temel gıda ürünleri dahil birçok mal ve hizmet satışı durma noktasına gelebilir.
Herkes kemer sıkacak bu dönemde. Ama devlet piyasada durgunluğa değil harekete oynamalı.
Ayrıca zaten çok borcu olan devletin biraz daha borçlanması çok da dert değil. Asıl vatandaşı batmaktan kurtarmak önemli. Vatandaş kurtulmazsa devlet olsa ne yazar olmasa ne?

*  *  *

İşin özeti: Devlet herkese her ay 1000 TL ‘tazminat’ ödemelidir.
Herkese eşit miktarda...
Belki kimileri için büyük değil miktar ama elektriğini, kirasını, okul ücretini ödeyemeyecek işletmelere ve ailelere destek olur bu felaket ortamında.
Devletin kendi kusurudur bu yaşananlar. Bedelin hepsini gariban vatandaşa ödetemez.
Hatta kendi isteğiyle vermezse tazminatı, devlet dava edilmelidir.
Belki bu yönde bir ‘örnek dava’ açılabilir devlet aleyhine…
‘Benim hiç suçum yokken cebimdeki parayı çaldın. Yetmedi, sana emanet ettiğim ve gelecekte alacağım ikramiyeyi, ihtiyat sandığı birikimimi de pul ettin. Emekli maaşımı da öyle…’
Davanın özeti bu olabilir mesela…
Bence kazanırız bu davayı…
O yüzden tazminat öderse ucuz kurtulur devlet…