Ders almadılar; ülkemizi bir daha yıkacaklar, yakacaklar!

Serhat İncirli

21 Aralık 1963…

En basit ifadeyle, Kıbrıs’ta karşılıklı olarak zirvede bulunan aşırı sağcı – aşırı milliyetçi yani faşist unsurların “bir kıvılcımla” bu Ada’yı ne hale getirdiklerini çok iyi analiz etmemiz ve bilmemiz gereken bir tarihtir…

-*-*-

Birbirinden nefret etmeleri öğretilen ve bu nefretten beslenen faşist çevreler, aldattıkları yüzlerce gencin, binlerce masum insanın yaşamını yitirmesine sebep oldular…

-*-*-

Aşırı sağcı çevrelerin açık hataları, Dünya’nın en güzel coğrafyalarından birini, başkalarının yüzü suyu hürmetine, iğrenç ideolojileriyle birleştirip, 1974 yılı Temmuz’unun sonlarına doğru tamamen yaktılar!

-*-*-

Belli ki bazıları zerre akıllanmamış!

-*-*-

Kıbrıs Komünist Partisi AKEL’den hepimizi, herkesi, Ada’yı seven her insanı düşündürmesi gereken bir açıklama yapıldı…

-*-*-

AKEL’den yapılan açıklamada, özellikle Güney Kıbrıs’ta artan aşırı sağcı eylemlere dikkat çekildi ve “Aşırı sağ ve saçtığı nefret er ya da geç herkesi hedef alır. Hep birlikte demokrasiyi savunalım” çağrısı yapıldı…

-*-*-

Açıklamada, Demokratik Seferberlik Partisi’nin (DİSİ) de aşırı sağcı ELAM ile yarışır hale geldiğine vurgu yapılırken, Sanatçı Yorgos Gavriil’in evine Perşembe günü yapılan saldırı ve okullarda Nazi selamıyla fotoğraflar çekilip sosyal medyada yayınlanması hatırlatıldı.

-*-*-

Aşırı sağcı eylemlerin sürekli arttığına parmak basıldı ve “… Bu durum her demokrat Kıbrıslıyı uyandırmalıdır. Yurdumuz her geçen gün daha da saldırganlaşan ve ülkemiz için tekrar yıkım tehdidi oluşturan faşist aşırı sağ tehlikesiyle karşı karşıyadır” denildi…

-*-*-

Özellikle bu son cümledeki şu ifade çok önemli: “Ülkemiz için tekrar yıkım tehdidi oluşturan…”

-*-*-

Kıbrıs’ta yaşanan 1974 felaketi de benzer kafaların Enosis arzusu sebebiyle yaşanmamış mıydı?

-*-*-

Bu tür eylemler, muhakkaktır ki öncelikle Güney’de yaşam süren yabancılar için, LGBTI bireyler için, özellikle Müslüman ve Afrikalılar için ciddi tehdit oluşturuyor gibi görünse de, Türk toplumuna karşı yapılacak en küçük bir “saldırı” elbette ki AKEL’in vurguladığı gibi “yıkım”a sebep olabilecektir.

-*-*-

Çünkü bu yıkıma ortak olmak isteyen bizim taraftakiler; ki ELAM’cılardan ya da tüm aşırı sağcı Rumlardan daha tehlikelidirler; mutlaka köpürecektir!


UBP’nin, CTP’yi örnek alması lazım!

Ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ile koalisyon hükümetinin büyük ortağı Ulusal Birlik Partisi (UBP) arasındaki en ciddi fark, “demokrasi” ile alakalıdır…

-*-*-

CTP’de de siyasi rekabet hatta siyasi tartışmalar, kavgalar, küslükler, kırgınlıklar olabilir…

UBP’de bu saydıklarım hiç olmaya bilir!

Mesele bu değildir!

Mesele, CTP’nin, son derece olgun bir şekilde yetkili organlarını veya genel başkanını seçebiliyor olmasıdır…

-*-*-

UBP’de geçmişte benzer özellik belki de CTP’den bile daha yüksek ve olgun bir seviyedeydi…

Yarış olurdu, kavgalı – küsmeli – kırmalı – ayrılmalı kurultaylar da yapılırdı ama ortada çok sıkı bir demokratik karakter söz konusuydu!

-*-*-

UBP, bu karakterini yitirdi!

Şu anda Cevdet Yılmaz’ın, daha önce de Fuat Oktay’ın ve sonuçta da Recep Tayyip Erdoğan’ın “onay verdikleri” ya da resmen “atadıkları” bir yönetim veya genel başkanla yönetiliyorlar…

-*-*-

UBP, en kısa zamanda bu “görüntüden” ya da bu “acı pozisyondan” kurtulmazsa, sadece parti içi demokrasi değil, ülke demokrasisi de tamamen ortadan kalkacak…

-*-*-

Bu nedenle, bir an önce, çok başkan adaylı ve en küçük “hile” ya da “müdahale”den uzak bir olağanüstü kurultay kaçınılmazdır!

-*-*-

CTP’de Dr. Sıla Usar İncirli’nin genel başkanlığa seçilmesi sonrası yaşanan yeniden yapılanma süreci, elbette bazı kişileri üzmüştür ve kesinlikle “siyaset gazeteciliğinin gereği” olarak bazı yorumlar da yapılacaktır!

-*-*-

Ancak, kazanan sevinmiş, kaybeden üzülmüş; kırılanlar, küsenler, kızanlar olsa bile; CTP oradadır…

CTP, birbirini rastgele yol kenarında bulmuş; birbirine maddi çıkar sağlamak, ihaleler kazandırmak, sürekli hamaset yaparak idare-i maslahatla demokrasiyi resmen katletmek için kurulmuş bir parti değildir!

-*-*-

Haaa UBP de bunun için kurulmamıştır, bundan eminim ama ne yazık ki şu andaki görüntüsü budur!

-*-*-

UBP, hem kendi sağlamlığı hem de ülkenin daha demokratik geleceği adına, son derece güvenilir bir olağanüstü kurultayla yeniden yapılanmaya muhtaçtır!

Akabinde de hemen erken seçim!


KKTC’yi en iyi anlatan sanat çalışması!!!

Gönyeli’de bir zeytin ağacı!

Kökü hala toprakta…

Kim bilir kaç yaşında?

Belki 300, belki daha fazla!

-*-*-

Kim ekmiş?

Kendiliğinden mi büyümüş?

-*-*-

Ve daha sonra kim kesmiş?

Ve kim bilir kaç laminzana zeytinyağı elde edilmiş ürününden!

Ve kaç periskan çakıstes!

-*-*-

Sadece yerden yaklaşık 1 metre kadar yukarıya gövdesi duruyor!

Dal, mal yok!

-*-*-

Yaşıyor mu, öldü mü belli değil!

Yaşam belirtisi yok!

-*-*-

Eskiden birinin bahçesindeydi belki de!

Şimdi yolun dibinde!

Çevresinde apartmanlar; daireler kiralık ve sanırım Gönyelili kalmamış!

-*-*-

Ve tabii ki, canı çeken çöpünü buraya bırakıyor!

-*-*-

Zeytin ağacının çevresi, belediye çalışanlarının sürekli temizliyor olmasına rağmen, bu ülkeyi çok seven!!! sanata duyarlı kardeşlerimiz tarafından, enfes bir enstelasyon çalışması halinde öylece duruyor!

-*-*-

Hüseyin Ekmekçi meslektaşımız da der; “sevin be bu memleketi!”

-*-*-

Yazıklar olsun!

Hepimize!