Denk bütçe mi? (2)

Erkan Okandan

Pazar günü yayınlanan 1. yazımız da DENK BÜTÇE GERÇEKCİ Mİ? Başlığını atmıştık. Denk bütçe hedefinin doğru ama mevcut koşullarda bunun gerçekçi olmadığını İÇSEL ve DIŞSAL etkenler nedeniyle mümkün olmadığını, ana nedenleriyle belirtmiştik.

Tekrardan hatırlatma adına 2 ana başlık altında belirtirsek,

1-DIŞSAL ETKEN: Kullandığımız ve değerinin belirlenmesinde, en ufak dahlimizin olmamasının ötesinde Türkiye'nin iç ve dış siyasi iktisadi gelişmeleri nedeniyle TL'nin öngörülmesi mümkün olmayan çok kısa sürelerde yabancı para birimlerine göre oynaklıklar sergilemesi nedeniyle KKTC olarak ENFLASYON İTHAL etmiş olmamızdır.

Bunun doğal sonucu olarak ta ülkede FİYAT İSTİKRARININ olmaması nedeniyle ülkede reel sektörden hane halkına ve nihayetinde kamu maliyesinin olumsuz etkilenmesidir.

2-İÇSEL ETKENLER: Yürütmenin yani hükümetin icraatlarıyla ki bunların bazıları sürekli olarak popülist vergi ve sosyal güvenlik afları, şeffaf ve liyakat dikkate alınmadan kamuya ve kurumlara yapılan partizan istihdamlar ki bütçe giderlerini artırıyor, AKSA 3 sözleşmesi gibi sözleşmelerle ülkenin elektrik fiyatlarına ki elektrik fiyatı bir ülkedeki her türlü mal/hizmette dolaylı/dolaysız ana maliyet unsurudur. Pahalılığa neden olmaktadır. İhalesiz mal hizmet alımları nedeniyle kamunun gelir gider dengesinin bozulmasına neden olan icraatlar başlıca etkenlerdir.

1. Yazımızda bugünkü yazımızı da destekleyen aynı formattaki tablo ve grafikle kamu maliyesinin 2018 - 2025 yılları itibariyle YEREL GELİRLERİYLE - GENEL GİDERLERİNİ yıllar itibariyle analiz etmiştik.

Sonuç olarak ise hükümetin sürekli olarak diline pelesenk ettiği SİYASİ İSTİKRAR söyleminin ekonomik yansımasının tam ters olduğu ve yıllar itibariyle sürekli kötüye giderek 2025 yılının tarihin en kötü bütçe açığıyla kapanacağının kesinleştiğini Maliye Bakanlığının resmi verileriyle belirtmiştik.

Bugünkü yazımızda da yine YEREL GELİRLERİMİZİ yıllar itibariyle alıp bu defa YEREL GİDERLERİMİZLE MUKAYESE EDECEĞİZ.

Genel giderlerle, Yerel giderler arasındaki fark yerel giderlerde savunma giderlerinin olmaması (TC. Hibe olarak finanse etmekte) ilaveten TC. kaynaklı yatırım projelerinin dahil olmamasıdır.

TABLOLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:

***Tablomuzdan da görüldüğü üzere Tufan Erhürman başkanlığındaki 4'Lü hükümet dönemi olan tamamlanmış yıl 2018 yılında YEREL GELİRLERİMİZLE YEREL GİDERLERİMİZ karşılanmıştır.

TC'nin hibe olarak finanse ettiği Savunma giderleri için TC'den yeterli kaynak gelmemesi ve bu nedenle maaş gibi bazı giderlerin yerel gelirlerle finanse edilmesine rağmen bu bütçe denkliği sağlanmış ve rakamsal olarak belirtirsek tablomuzdan da görüleceği üzere 53 milyon 415 bin 748 TL oransal olarak yerel gelirlerin %1,06 oranında fazla verilmiştir.

Bu rakamın ABD Doları karşılığı (31.12.2018 Merkez Bankası efektif satış kuru) 10 Milyon 119 Bin 877 DOLARDIR.

***Tufan Erhürman başkanlığındaki 4'LÜ Koalisyon hükümeti Mayıs 2019'a kadar devam ettikten sonra önce UBP-HP koalisyon hükümeti görevde bulunmuş bilahare bu hükümette bozulup halen görevde olan UBP-DP-YDP hükümetleri görevde bulunmuş olup halen günümüze kadar devam etmektedir.

Bu hükümetlerin tümünde de Başbakan ve Maliye Bakanlıkları ve Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlıkları UBP'de olmuştur. Ekonomi ve Enerji bakanlığı ise 11 aylık YDP'de olmanın dışında sürekli UBP uhdesinde olmuştur.

Hükümetler her ne kadar bir bütün olup bütünlüklü olarak değerlendirilmesi gerekse bile Başbakanlık dahil diğer 2 bakanlık ülke ekonomisine ve haliyle kamu maliyesine direkt etken olan bakanlıklardır. Ayrıyeten her vesileyle SİYASİ İSTİKRARDAN bahseden bu hükümet açısından BAŞARI/BAŞARISIZLIK açısından da önemli olmalıdır.

***Tablomuzdan da görüldüğü gibi 2018 yılında verilen bütçe fazlalığı sonrasında 2019 yılında (Ocak-Mayıs 4'lü hükümet görevdeydi) bütçe açığı verildi. Açık miktarı 194 MİLYON 94 BİN 620 TL YEREL GELİRE oran olarak ise %2,81 AÇIKLA KAPANDI.

***Sonraki yani UBP-DP-YDP 3'lü koalisyon hükümetleri ki ortaklar tarafından sürekli SİYASİ İSTİKRAR olarak taçlandırdıkları 2020, 2021, 2022, 2023, 2024 ve içinde bulunduğumuz 2025 yılında ise,

İSTİKRARLI ŞEKİLDE! BÜTÇE AÇIKLARI TABİRİ CAİZSE PATLADI!!!!

2020: 1 Milyar 65 Milyon 347 Bin 960 TL Yerel gelire oranı: %-16,31

2021: 1 Milyar 310 Milyon 996 Bin 791 TL Yerel gelire oranı: %-17,27

2022: 1 Milyar 462 Milyon 154 Bin 481 TL Yerel gelire oranı: %-8,74

2023: 923 Milyon 319 Bin 195TL Yerel gelire oranı: %-2,79

2024: 6 Milyar 943 Milyon 863 Bin 83 TL Yerel gelire oranı: %10,99

2025: 20 Milyar 879 Milyon Yerel gelire oranı: %20,85

2025 yılı verileri bütçe yasası verilerdir. Her ne kadar Sn. Maliye Bakanı 2025 yılı bütçe açığının öngörülenin altında olacağını söylese bile Ocak-Ağustos bütçe gerçekleşmeleri ve yıl sonuna kadar kamu maliyesinin Öğretmen Hazırlık ödeneği, geriden gelen henüz ödenmeyen ek mesai ödemeleri ve 13. Maaş gibi mükellefiyetlerini dikkate aldığımız zaman bu açık miktarının 15 Milyar TL'nin üzerinde olacağı aşikardır.

Görüldüğü üzere mevcut 3'lü hükümetin bütçe açıkları açısından en başarılı olduğu yıl 2023 yılıdır. Nitekim yakın bir tarihte 2025 yılı ve 2026 yılı bütçe çalışmalarının konuşulduğu ve Sn. Bakanın 2027-2028 yıllarında DENK BÜTÇEYE ulaşacağız söyleminin aynısını 2023 yılının performansını da dikkate alarak 2024 bütçe hazırlıkları döneminde 2025 yılında DENK BÜTÇEYE ulaşacağız şeklinde söylemi olmuştu.

Sonuç: 2025 tarihin en yüksek bütçe açığıyla 2025 yılını kapatacağız. Hem de tarihin en yüksek 2. bütçe açığı olan 2024 yılını rakamsal olarak 3'e yerel gelirlere oranla oransal olarak 2'ye katlayarak.

PEKİ NEDENLERİ NEDİR? Cevap yazımızın içinde vardır. Ana sebep DIŞSAL NEDEN OLAN TL kullanımıdır. Çünkü 2023 yılı itibariyle TL'nin sahibi Türkiye doğru veya yanlış kendi siyasi ve ekonomik politikaları çerçevesinde kuru baskılamaya yani DÜŞÜK TL FAİZİ/KONTROLLÜ KUR politikası izlemeye başladı.

TL kullanan KKTC'ye olan yansımaları ise yüksek enflasyon ki resmen İTHAL EDİYORUZ, pahalı bir ülke, gelir dağılımının bozulduğu yüksek enflasyon ve denetimsizlik nedeniyle artan kayıt dışı ekonomi ve çok ciddi bütçe açıkları veren kamu maliyesi olmuştur.

Bugünlerde yine BÜTÇE DENKLİĞİ ve Geçmişte olduğu gibi hedef yıl ötelenerek bu kez 2027 yılı hedef yıl gösteriliyor. İşte tamda bu noktada değerinin belirlenmesinde en ufak bir dahlinizin olmadığı, olmadığı gibi iç siyasi ve ekonomik değişimlerden çok hızlı ve büyük montanlı etkilenen TL'nin önümüzdeki dönemde nasıl bir süreçten geçeceğini bilmediğiniz ki bizde bilmiyoruz. Bu nedenle çok iddialı söylemlerde ne kamu maliyesi ne de reel sektör bulunamaz diyoruz.

Tabii tabiri caizse bütçe açıklarının nedenini yani tüm günahı TL'nin boynuna asamayız İÇSEL NEDENLER diye tanımladığımız ve 1. yazımızda daha detaylı belirttiğimiz yürütmenin içerideki icraatları nedeniyle de bütçe açıkları ne yazık ki bu İSTİKRARLI HÜKÜMETİMİZ döneminde İSTİKRARLI BİR ŞEKİLDE ARTMIŞTIR!!!!

Not: Yazı dizimizin bir sonraki yani 3. yazısında aynı dönemi yani 2018-2025 döneminde TC. ile imzalanan İktisadi ve Mali İş birliği anlaşmaları çerçevesinde taahhüt edilen ve fiili olarak gerçekleşen HİBE ve KREDİ miktarlarını paylaşıp değerlendireceğiz. Çünkü Yerel gelirlerimiz dışında kamu maliyesinin ve özellikle yatırımlar noktasında bu hibe ve krediler kamu bütçesinde önemli yer tutmakta olmakla birlikte ne yazık ki istikrarlı değildir.