Darp edilen siyasetçi ve gazeteci: Necati Özkan-1950-3

Eralp Adanır

Darp olayının gerçekleştiği günlerde adayı ziyaret eden önemli bir şahsiyet vardı. Keşmir Başkanı Serdar Muhammed İbrahim Han. Başkan, Necati Özkan beye geçmiş olsun dileklerinde bulunmak için evine bir ziyaret gerçekleştiriyordu. Bu davranış aslında Necati Özkan beyin gerek yurtiçinde gerekse yurtdışındaki “saygınlığının” bir öreğiydi bence.

 

“İSTİKLAL gazetesi, 09 Şubat 1950, syf:1

Keşmir Başkanı Serdar Muhammed İbrahim Han Memleketimizde

Sayın Misafirimiz Bu Sabah Kahireye Hareket Ediyor

Başkan Dün Necati Özkan’ı Evinde Ziyaret Etti ve Akşam Darülelhan’ın Konserinde Bulundu

.....

Necati Özkan’ı Ziyaret

Serdar İbrahim Muhammed Han’a İstiklâl Partisi liderinin son darp hâdisesi dolayısıyle, bütün arzularına rağmen maateessüf hava alanına gelmesine doktorların müsaade etmediği, ve bundan dolayı büyük teessür içinde bulunduğu bildirilmiştir.

Bunun üzerine sayın misafirimiz, Necati Özkan’ı evinde ziyaret arzusunu izhar etmişler ve Pakistan bayrağını taşıyan otomobille Necati Özkan’ın evine hareket edilmiştir.

Sayın misafirimizi Necati Özkan’ın evinde birçok mümtaz şahsiyetlerle Pakistan kolonisine mensup zevat ve bu arada Bay ve Bayan Rüstemci beklemekte idiler.

Necati Özkan, Serdar Muhammed Han’a beyanı hoşamedide bulunduktan sonra hava alanına kendilerini karşılamak için gitmek imkânını bulamadığından duyduğu teessürü tekrarlamış ve: “Evimize şeref verdiniz. Bugünü hiç unutmıyacağız Ekselans” demiştir.

Sayın misafirimiz, Necati Özkan’a yapılan tecavüzden duyduğu teessürü izhar etmişler ve kendisine âcil şifalar dilemişlerdir.

Bunu müteakip çaylar içilmiş ve hasbihallerde bulunulmuştur. Necati Özkan kahir bir ekseriyeti Müslüman olan Keşmir için “inşallah yakında Pakistan’a ilhak ettirilir” demiş ve Serdar “İnşallah” diye mukabele etmişlerdir.

Sayın Bay Rüstemci ve diğer Pakistanlı zevatla da Serdar bir müddet hasbihalde bulunmuşlardır.

.....

Aileyi ziyaret

Serdar Muhammed İbrahim Han, Necati Özkan’ın dört gün evvel doğurmuş bulunan ailesini de yatağında ziyaret etmişler. Bayan Necati’ye afiyetler temennisinde bulunmuşlar ve bir müddet yeni doğan yavru ile meşgûl olmuşlardır. Sayın misafirimiz Kıbrısı ziyaretinin bir hatırası olmak üzere yeni yavruya kendi adı olan İbrahim adını da koymuşlar ve bu suretle küçük yavru İbrahim Baydu olarak adlandırlmıştır.

....”

 

İstiklâl gazetesinin “Bir Dokun” isimli küçük köşesinde bu kez Halkın Sesi gazetesine bir gönderme yapılmaktaydı. 

 

 

 

 

“İSTİKLAL gazetesi, 09 Şubat 1950, syf:1

Bir Dokun

Böcek ve Sükût

.....

Necati Özkan’a çirkin bir taarruz yapıldı. Bütün gazeteleri teessürlerini bildirdiler. Yalnız Halkın Sesi refikimiz hâdiseye hiç temas etmedi. Sükût etti. Hem de ölü sükûtu.

Halk bu sükûtun sebebini merak ediyor. Vaktiyle Halkın Sesi’nin yaptığı gibi biz de bu sükûtun sebebini sorabilir miyiz?

Bin Ah Dinle”

 

9 ve 10 Şubat ile 4 Mart tarihlerinde İstiklâl gazetesi, Necati Özkan beyin sağlık durumunun haberlerini yayınlarken okur da bu konuda bilgilenmiş oluyordu.

 

“İSTİKLAL gazetesi, 09 Şubat 1950, syf:1

Başyazarımızın Sıhhî Durumu

Bugüne kadar aldığımız yüzlerce telgraf ve mektuplarda başyazarımız Bay Necati Özkan’ın sıhhî durumu hakkında izahat istenmektedir. Dün burnundan ve ağızından gelmekte olan kan doktorların büyük gayretleriyle durdurulmuştur. Fakat yaralı gözü hakkında doktorlar henüz kati raporlarını vermemiş bulunuyorlar.”

 

“İSTİKLAL gazetesi, 10 Şubat 1950, syf:1

Başyazarımızın Sıhhî Durumu

Bugüne kadar aldığımız yüzlerce telgraf ve mektuplarda başyazarımız Bay Necati Özkan’ın sıhhî durumu hakkında izahat istenmektedir. Dün burnundan ve ağızından gelmekte olan kan doktorların büyük gayretleriyle durdurulmuştur. Fakat yaralı gözü hakkında doktorlar henüz kati raporlarını vermemiş bulunuyor.”

 

“İSTİKLAL gazetesi, 04 Mart 1950, syf:1

Başyazarımızın Sıhhî Durumu

Başyazarımızın sıhhî durumu salâh kesbetmekte ve yaralanan sağ gözünün rüyet durumu gittikçe iyileşmektedir. Bu sebepten gelen hafta zarfında başyazarımızın evinden çıkabilmesine itiraz olunmaktadır.”

 

Ve Nisan ayında Necati beyin sağlık durumunun iyi olduğunu belgeleyecek bir habere rastlıyoruz. Artık evinde değil, gazetesinin, işinin başında ve en önemlisi sokakta.

23 Nisan Ulual Egemenlik Bayramı yaklaşmaktaydı. Müthiş bir Atatürk hayranı olan Necati Özkan bey, bu önemli günde topluma seslenmenin değerini ve yapacağı etkiyi tahmin etmekteydi. Ve kürsüye çıkma vakti yeniden gelmişti. 

 

“İSTİKLAL gazetesi, 18 Nisan 1950, syf:1

Ulusal Egemenlik Bayramı gecesi

NECATİ ÖZKAN KONUŞACAK

İstiklâl Partisi sunucusu ve gazetemiz başyazarı Necati Özkan 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı gecesi sayın halkımıza bir hitabede bulunacak ve günün önemini belirttikten maada yakın bir ât de kurulacak olan İstiklâl Partisinin programını, ve tez bir zamanda kalkınmamız için ne şekilde hareket etmemiz hakkında vatandaşlarına izahat verecektir.

Bu suretle sayın vatandaşlarımız İstiklâl Partisinin gayesi ve kuruluşunu icap ettiren sebepler hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak imkânını bulacak ve ayni zamanda izah edilecek esaslar çerçevesinde kendi fikirlerini ve tekniklerini demokratik bir şekilde ilerde serbestçe münakaşa fırsatına kavuşacaktır.

Gerek müstakil ve gerekse İstiklâl Partisine üye kaydodulunmuş olan bütün vatandaşlarımızın Necati Özkan’ın 23 Nisan gecesi vereceği beyanatı dinlemek için âzami alâkayı göstereceklerine eminiz.”