CUMHURUN NE YAPACAĞININ BELLİ OLMADIĞI CUMHURİYETTİR TÜRKİYE…

Sinan Dirlik

 

Gerçi ben bugüne dek tuhaf olmayanına hiç rastlamadım ama 2019 yerel seçimleri kadar tuhaf olanına çok az rastladığımı rahatlıkla söyleyebilirim…

Düşünsenize, 81 il, 922 ilçe, 2951 belediye, 32.105 mahalle, 18.306 köy ve 53 bin muhtarlığın tamamına talip tek 1 aday var… Edirne’den Van’a, Sinop’tan Mersin’e, İzmir’den Hakkari’ye kadar meydan meydan dolaşarak vatandaşa parmak sallıyor.

Diyor ki, “memleketin beka sorunu var ve 31 mart seçimleri işte bu nedenle en mühim seçimdir! Eğer benim uygun gördüğüm adayları seçmezseniz memleket beka sorunuyla karşı karşıya kalır!”

Tuhaf, oysa daha geçen yıl, 24 Haziran 2018 de Cumhurumuz çözmüştü beka sorununu.

Bir Başkanımız olacak, iş başına geldiği andan itibaren parlamenter sistemin başımıza açtığı ne kadar sorun varsa hepsi çözülüverecek, memlekete zaman ve enerji kaybettiren bürokrasi ortadan kalkacak, en mühimi ekonomide, dış politikada, idarede çok başlılık sona erecek, Türkiye şahlanacak, ülke güllük gülistanlık olacaktı… Şer ittifakının bütün çabalarına, sandıklardaki birtakım tuhaflıklara rağmen Cumhurumuz Başkanını seçmeyi başarmış, herkes rahat bir nefes almıştı.

Başkan, uygun gördüğü her kurum ve kuruluşu doğrudan kendisine bağlayarak parlamenter demokrasinin bütün menfur teferruatlarından kurtarmıştı bizi ne güzel.

Tabii kimse Başkan’ın iş başına gelmesiyle birlikte enflasyonun sıfırlanacağını, Amerikan Dolarının TL ile eşitleneceğini beklemiyordu ama en önemli ayak bağımız olan parlamenter sistemden kurtulup patates soğan için, o da 3 kg sınırlamasıyla tanzim satış kuyruklarına girmeyi, 23 haziran 2018’de serbest piyasada 4.73 TL den işlem gören Amerikan Dolarının 5.70’e çıkmasını, Haziran 2018’de yıllık 15.4 olarak gerçekleşen enflasyonun, Şubat 2019’da 19.7 ye çıkmasını, Avrupa Parlamentosu’nun üyelik müzakerelerini Türkiye’de kabul edilemez insan hakları ihlalleri nedeniyle askıya almasını, 1 Haziran 2018 de 5.07 TL olan benzinin litresinin 6.61 TL’ye çıkmasını da beklemiyordu… Neyse ki Başkan “patates soğan fiyatları için o kadar laf ediyorsunuz da bir merminin, bir roketin kaç para olduğunu soruyor musunuz siz?” diye Cumhurun zihnini açınca ortam biraz sakinledi…

25 yıldır İstanbul’u, 17 yıldır Türkiye’yi yöneten başkaları olduğu için, Başkan ve adamları meydan meydan yaşanan korkunç betonlaşmanın önüne geçilmesi gerektiğini, enflasyonun tek haneye düşürülmesi, dövizin dizginlenmesi gerektiğini anlattıkça Cumhurun içi açıldı, yüzüne renk geldi.

Yerel seçimlerde Zimbabwe’den Amerika’ya, Hindistan’dan Çin-i Maçin’e kadar yedi düvelden Türkiye’ye aday ihraç ettikleri için yerli ve milli adaylık konusunda yaşadığımız tedirginlik Cumhurun yüzünü gölgelediyse de biraz Başkan ve adamları meydan meydan dolaşarak kimin yerli ve milli, kimin ithal olduğunu şıp diye tomografi çıktısı gibi koyuverdiler Cumhurun önüne…

Ama endişeye mahal yok!... Şimdi yine acilen sandıkta çözülmesi gereken bir beka sorunu varsa da, Başkan ve ekibi bu seçimlerin huzur ve güven içerisinde geçeceğini; olur da “sandıktan istenmeyen sonuçlar çıkarsa”, Cumhurun hiç endişe etmemesi gerektiğini, o sorunu da kolayca çözeceğini söylüyor da Başkan ve adamları, Cumhur gönül rahatlığıyla sandığa gidip oy kullanabilecek…

Oy kullanırken elbette Yüksek Seçim Kurulu’nun başvurularını inceleyip, güvenlik soruşturmalarından ve itirazlardan sonra onaylayıp oy pusulalarına koyduğu adaylara değil, Başkan ve adamlarının uygun gördüğü adaylara oy vermesi arzulanan Cumhurun olur da bir yanlışlık yaparsa da endişelenmesine gerek olmadığını Başkan ve adamlarından öğrenmek bu seçimlerin en rahatlatıcı yanı tabii ki… Zira Cumhur 30 büyükşehir, 51 il, 922 ilçe, 2951 belediye, 32.105 mahalle, 18.306 köy ve 53 bin muhtarlık için yarışacak yaklaşık 1 milyon aday arasından Başkan ve adamlarının uygun görmediği yanlış seçimler yaparsa, YSK bu adayları ıncığına cıncığına kadar incelemiş ve adaylıklarını kabul edip seçimlere katılmalarına izin vermiş de olsa… Alınıverecekler görevden, atanıverecek bir kayyum, bu mesele de çözülüverecek…

Tuhaflık bunun neresinde diye sorabilirsiniz tabii… Tuhaf olan her şeyin bu kadar tıkır tıkır, her şeyin bu kadar aşikâr, bu kadar açık ve net bir plan dahilinde yürüyor olması… Türkiye yarın bir seçime gidecek ve Başkan ve adamlarının uygun gördüğü adayları seçecek…

Cumhur bir yanlışlık yaparsa Başkan ve adamları, yanlışı düzeltecek… Tabii bu arada Başkan ve adamlarının hedef gösterdiği şer güçlerin adaylarının ve onlara oy verenlerin akîbeti meselesi de var… Düşünsenize, Başkan ve adamları 81 ilde meydan meydan dolaşıp kimlerin yerli ve milli, kimlerin ihanet iltisaklı olduğunu birer birer teşhir etmediler mi? Şimdi Cumhurun eli kayar, hafazanallah bir yanlışlık yapar da bu adaylardan bazılarını seçerse, Başkan ve adamları ile onların sözlerini emir telakki edip durumdan vazife çıkaracak yerli ve milli güçler meydanı bu ihanet şebekesine mi bırakacaklar? Başkan ve adamlarının bin bir ikazına, tembihine rağmen gidip bu adaylara oy verecek hainlere derslerini oracıkta vermeye hazır, eli tetikte milli güçler meydanı bu kandırılmışlar sürüsüne mi bırakacaklar?

Her şeyin bu kadar berrak, her şeyin bu kadar planlı yürümesi tuhaf değil mi? Türkiye seçim tarihinde ne zaman gördünüz ki bu kadar akıcı, bu kadar aşikâr, bu kadar net bir beka planı? Norveç miyiz biz ki planlar böyle berrak, böyle şeffaf olsun canım kardeşim? Afedersiniz Finlandiya mıyız ki biz planlar böyle tıkır tıkır işlesin?

Söz konusu Türkiye olunca… E insan hayret etmeye de hazırlıklı oluyor tabii…

Bilirsiniz, vaktiyle İsmet Paşa’ya şişinerek “İşte Paşam, İstanbul!” diyen Fahrettin Kerim Gökay’ı ve seçimlerin sonucunu… Hatırlarsınız üniformalı diktatör Evren’in kara horozlu parti seçilsin diye meydan meydan dolaşmasını ve o seçimin sonuçlarını… Yine hatırlarsınız, Özal’ın “eli kolu bağlı belediye başkanları” afişli yerel seçimlerini ve sonuçlarını… Cumhurun ne yapacağının belli olmadığı bir Cumhuriyettir Türkiye…

***

Muhalefetin elinin, kolunun, dilinin bağlandığı, devletin tüm gücüyle halkın karşısına dikildiği seçimler gördü Türkiye… Bütün bunların boşuna olduğunu, tarihin akışının baskıyla, tehditle, korkutmayla değiştirilemeyeceğini de gördü…

81 ilde meydan meydan savrulan tehditlerden hareketle iyi saatte olsunların “Allah muhafaza… Ya Cumhur, Başkan ve adamlarının canını sıkacak bir yanlış yaparsa?” korkutmalarına rağmen Türkiye yarın sandığa gidecek, yaşadığı kentin belediye başkanını, mahallesinin, köyünün muhtarını korkusuzca seçecek… 1 Nisan sabahında da yeni bir güne uyanacak…

Sonuç ne olursa olsun, seçimlerin sorunsuz biçimde tamamlanmasını, kimsenin seçimlerinden dolayı bedel ödemek zorunda kalmamasını ve hayatın kaldığı yerden devam etmesini dileyelim… Çocuklarımız için, sevdiklerimiz için…