Çukur Galif

Serhat İncirli

Bazı yerler, bazı mekanlar, bazı köyler vardır ki; insanoğlu için çok değerlidir…
Parayla satın alınamayacak bir geçmiş yatır o mekanlarda…

-*-*-

Son günlerde, bazı sanal haber kanallarında, Yedidalga köyündeki “Çukur Galif”in kapanacağı, kapandığı haberlerini okuyorum…

-*-*-

Yedidalga, eski adıyla Gambo Deresi ya da Potamus tou Kambos köyü, hayatımın bir çok dönemine adını yazdırmış bir köydür…

-*-*-

1974 öncesinde bu köy, yaşadığımız Lefke ve Gaziveren’den, babamın köyü Yeşilırmak’a giderken yol üstündeydi…

-*-*-

Ve Çukur Galif dediğimiz yerde, çocuklar için bir küçük oyuncak tren vardı… 
Hemen hemen her hafta sonu oradan geçerken, Rum çocukların o trene biniyor olmasını imrenerek izlerdim…
Biz inemezdik!
Binemezdik!
Hatta durmazdık – duramazdık bile o yol boyunca!

-*-*-

Çukur Galif denilen bu plaj ve gazino işletmesinin hemen tepesinde, uçurumun kenarında içi beton doldurulmuş variller vardı…
Yıllarca bu varillerin ne olduğunu hep merak ederdim…

-*-*-

Bir gün varillerin, İkinci Dünya Savaşı’nda, Alman uçaklarını şaşırtmak için İngiliz Ordusu tarafından yerleştirildiğini öğrenmiştim ve çok ilgimi çekmişti…
Savaş hilesi!

-*-*-

Sonra “yol genişletmesi” adı altında, ne varil kaldı, ne tarih!

-*-*-

Az ileride, Haralambos Mouskos’un İngilizlerle girdiği çatışmada ya da daha doğru ifadeyle, bir İngiliz subaya kurulan pusuda vurularak öldürülmesinden sonra adına inşa edilen küçük şapel de askerimiz tarafından yıkıldı, üzeri toprakla örtüldü!
Tarih, hiçbir şekilde “örtülmemeli, örtülemez” diyenlerdenim ki bu da ayrı bir mesele… 

-*-*-

Çukur Galif’e ilk kez 1974’ten – yani Rumlar kovulduktan sonra gittim… 
Yaz tatilinde – deniz mevsiminde, Yeşilırmak’ta değilsem, çok sık ya da hep gittiğimiz yer burasıydı… 

-*-*-

Orada balık avladım, küçücük murmurocukları balık tüfeğiyle vurdum…
Annem, rahmetlik babam, ablam, rahmetlik İsmet Korkut hocam, Münüre Olgu ablam, sevgili Mustafa Korkut, bu plajla ilgili anılarımın baş kahramanlarıdır… 

-*-*-

Üniversiteden sonra askere gittim… 
1989’un başlarında asker ocağına giriş yaptım, 1990’ın başlarında kurayla Çukur Galif’i de bünyesinde bulunduran Gemikonağı’ndaki tabura “düştüm”… 

-*-*-

Çukur Galif bir kez daha hayatıma girdi…
Tabur’daki daha ilk günlerimde, dönemin tabur komutanı ile birlikte kendimi o plajda buldum… 

-*-*-

Yarbay Ömer Faruk Kültüral tabur komutanımızdı… 
Yüzbaşı Metin Eray bölük komutanımız… 
Tabur komutanı, “İncirli asteğmen” diye seslendi, “emret komtanım” diye tükürük saçarak yanıt verdim!
“Sen bölgelisin, buraları iyi bilirsin herhalde”  dedi!

-*-*-

Easa duruşumu bozarak, elimi de havaya kaldırıp, duygusal bir tavırla “çocukluğum buralarda geçti komutanım” demeye kalktım ki, benim omuzumdaki tek çizgili rütbenin çok üzerinde, iki çizgi iki de yıldızı olan tabur komutanı, “esas duruşunu bozma lan!” diye kükredi!
Çok az da olsa idrar kaçırmadım dersem yalan olur!

-*-*-

Sonra bir süre Erenköy’e gönderilene kadar karargahta askerlik yaptım… 
Hemen her akşam Çukur Galif’te ya yemek yedim, bir şeyler içtim!
Hem de “Subaylara ayrılan yerde”… 
Havalı!
Belimde tabancam falan!

-*-*-

Çocuklukta o oyuncak trene binememenin acısını çıkarıyordum sanki…

-*-*-

Çok seyrek de olsa, askerlik sonrası da oraya gitmeye çalıştım…

-*-*-

İngiltere’de yaşarken, her tatile geldiğimde, iki çocuğumu da kesinlikle buraya getirdim, onlar da hep sevdiler… 

-*-*-

Derken, şimdi orasının kapanıyor olduğu haberini okudum!

-*-*-

Orası askere ait!
Eminim ama yine de içimde çok garip bir his var; “inşallah peşkeşe konu olmaz”…

-*-*-

Eminim en iyi şekilde değerlendirilir…
Sosyal medyada okudum, sevgili tertibim Harper Orhon da Çukur Galif’le ilgili anısını paylaşmış… 

-*-*-

Bizler dışında, eminim orasını “evi” gibi gören, çocukluğu, gençliği bu plajda ya da “Çukur Galif”te geçmiş binlerce kişi vardır… 

-*-*-

Pırıl pırıl, halkın rahatlıkla kullanabileceği bir yer olmaktan umarım uzaklaşmaz… 

-*-*-

Hazır her gün siyaset yazmaktan bıkmış usanmışken, bu konuyu da müsaadenizle paylaşmak istedim…


Fehmi Alak’ı kaybettik

Sevgili Sami Özuslu çok güzel yazdı… 
Birlikte okuyalım… 

-*-*-

“6 ay önce Lefke'den gelen acı haberle büyük bir şok yaşamış, CTP İlçe Başkanımız Vehit Nekipzade abimizi kaybetmiştik. 

-*-*-

Bu sabah (dün) yine Lefke'den bir başka kahreden haberle uyandık. İlçe örgütümüzün emektar ismi, herkesin sevdiği, güler yüzlü ve tertemiz yürekli Fehmi Alak (Fotoğraf) abimizi kaybettik.

-*-*-

Acımız sonsuzdur. Ailesine, parti camiamıza, Lefke halkına ve tüm sevenlerine başsağlığı ve sabırlar dilerim.

-*-*-

Huzurla uyu Fehmi yoldaş, Vehit abimize de selam söyle, sizi asla unutmayacağız.”

-*-*-

Daha güzel anlatılamazdı… 
Yüreğine sağlık sevgili Sami…

-*-*-

Evet, hem Vehit abimizi hem de Fehmi abimizi arka arkaya kaybettik… 
Her ikisini de tanımış olmaktan onur ve gurur duyuyorum… 
Sevenlerine başsağlığı, Fehmi abimize Allah’tan rahmet dilerim…  


Çin’de bu yıl 5 Kasım tarihinde 16’ncısı düzenlenecek “Miss Friendship International 2025” finalinde Kuzey Kıbrıs da temsil ediliyor… Kuzey Kıbrıs da bu prestijli yarışmada, Bülent Günkut çabasıyla yerini alacak… Kuzey Kıbrıs’ı Doğu Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi – Egzersiz ve Spor Bilimleri ve Pedagojik Formasyon öğrencisi, DAÜ atletizim takımı sporcusu, 2022 KKTC Güzeli Azra Kızılbora temsil edecek… Bülent Günkut, “tanınma ve tanıtma” adına önemli bir yarışma diyor… Başarılar Azra Kızılbora…