Bir yanda ağır hamasetle süslenmiş Türk Devletleri Teşkilatı yalanları ve aldatmacaları; öte yanda çöken ya da çöktürülen bir toplum…
-*-*-
Mesela mı?
Mesela, Kuzey Kıbrıs Narenciye Üreticiler Birliği’nin son açıklaması…
-*-*-
Birlik diyor ki, ülkede kuraklık vardır…
Ve birlik diyor ki, ürünümüzün bedeli ödenmiyor…
-*-*-
Bu nedir peki?
Bu, ülkenin iyi yönetilemediğinin kanıtı değil doğrudan “yönetilemediğinin” kanıtıdır!
-*-*-
Bize ne deniyor?
Bize deniyor ki, “ne kuraklığı canım, Türkiye’den gelen suyu Güzelyurt Ovası’na verdiğimiz anda, her yan yemyeşil olacak!”…
Böyle denmiyor mu?
-*-*-
Peki nedir yaşananlar?
Bölgede kuyular kurudu!
Tuzlanma, 1980’lerde sahile yakın yerlerdeydi; şu anda Birlik’ten yapılan açıklamaya göre, Güneşköy ve Aydınköy’ün üst taraflarına kadar çıktı…
-*-*-
Üretici, narenciyeyi sulayamıyor ya da sulamak için çok ciddi harcama yapmak zorunda kalıyor!
Birlik açıklamasında, “… üretici bahçelerin sulanması için borç aldı ve bu sebeple maliyetler iki-üç katına çıktı”…
-*-*-
Birlik’ten yapılan açıklama, TAK Ajansı tarafından haberleştirildi…
Haberde şu ifade de var:
“… Üreticinin ürününü Cypfruvex’e vereli 8 ay olmasına rağmen, ödeme konusunda hiçbir çalışma olmadığı belirtilen açıklamada, hükümete, narenciye üreticisine destek olması ve çözüm üretmesi için çağrıda bulunuldu.”
-*-*-
Hükümet çözüm üretmeli!
Var mı bir çözüm?
Hükümet var mı?
-*-*-
Hükümet çözüm üretmede yok!
Hükümet aslında bu konuda ortada yok!
-*-*-
Cypfruvex yönetilemiyor…
Narenciye pazarlanamıyor…
Bahçelere doğru bakım – yatırım yapılamıyor…
Ama konu “vergi talebine” geldiği anda, “Maliye” hazır durumda bekliyor!
İstiyor!
-*-*-
Üretici Birliği diyor ki, “… Narenciye üreticisi hep ihmal edilen ve en çok vergilendirilen sektör durumunda.”
-*-*-
Evet, suyu yönetemedik…
İhmal ettik…
Plan yapmadık, hesaplayamadık…
Kuraklık da cabası…
-*-*-
Anavatan – Yavruvatan edebiyatı, hamasi nutuklar, yalanlar, atmalar, tutmalar, narenciye bittiiiii!
-*-*-
Evet, evet!
Hep Rumlar!
Rum – Yunan ikilisi yüzünden bunlar başımıza geldi!
Hata bizde değil ki canım!
Rumlar ve Yunanlılar olmasaydı, EOKA falan işin içine girmeseydi, sularımız tuzlanmayacak, narenciyemiz kurumayacaktı!
-*-*-
Kim bilir belki de kapıları kapatmamız gerekebilir!
Bahçelerin yasal sahipleri, Kuzey’e geçmesin diye!
Her geçişte inip inip bahçeye işiyorlarmış!
Kurusun diye!
Ve gadara da koyuyorlarmış!
Kesin suçlu onlardır!
-*-*-
Haaa; unutmadan aklıma gelen bazı sözleri de hatırlatayım;
Harama el uzatılmaz…
Ganimet, haramı “helal” yapmaz!
Allah gollifa yemez!
Tanrı gonnara toplamaz!
İlahi adalet; hamasetle engellenemez!
Çıkar meselesi!
Bu konuyu hep yazıyoruz…
Uluslararası ilişkilerde “Çıkar” her şeyin önündedir!
-*-*-
Türk Devletleri Teşkilatı maskaralığı ile ilgili “vay da hep KKTC’nin yanındayız, aman da Kıbrıs Türkü’nün arkasındayız” gibi açıklamalar, tamamen kokmuş – erimiş maydanozla yapılmış ve kimsenin ağzına koyamayacağı bir çöpten başka bir şey değildir!
-*-*-
İnatla ve ısrarla “hayır efendim, biz KKTC’nin yanındayız” demeye devam ederlerken, “icraatları” bunun tam tersini gösteriyor…
-*-*-
İcraatlar neye göre belirleniyor?
Tabii ki ikili veya çoklu uluslararası ilişkilere ve “çıkar”a göre!
Çıkarları öyle gerektirdiği için hepsi gidiyor, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanıyor, KKTC’yi asla tanımayacağını beyan ediyor, imzalıyor ama her halde Kıbrıslı Türkleri nasıl olsa “Kıbrıs Türkü” haline soktuk, ne dersek inanırlar diyerek, sallamaya devam ediyorlar…
-*-*-
Haaa konu sadece Kıbrıs sorunuyla alakalı değil ki!
Her devlet, “Çıkarı” neyi gerektiriyorsa, onu yapıyor…
Ve ötekiler de yine “çıkarları” doğrultusunda, ses çıkaramıyor…
Çıkarmıyor!
-*-*-
Örnek mi?
Azerbaycan…
-*-*-
Azerbaycan, hem Türkiye’nin hem de KKTC’nin “üç devlet tek millet”ten dolayı “öz ve de has gardaşı” mı?
Peeeee bu konuda gazetelerimizin manşetlerine bakacak olursak, tüm dağlar Memedali çağırır!
Mangalda asla kül bırakılmaz!
Aman da ne gardaşlık ne gardaşlık!
-*-*-
Peki, Türkiye’nin özellikle şu anda en hassas olduğu veya “olduğu söylenen” gündemi nedir?
Gazze!
Evet Gazze değil midir?
-*-*-
Oysa Gazze’de Dünya tarihinin en vahşi soykırımı gerçekleştiriliyor…
Bir yandan İsrail’in bombaları, öte yandan açlık, masum çocukları yok ediyor…
-*-*-
Peki, İsrail’in en büyük – hatta tek – destekçisi kim?
Azerbaycan!
-*-*-
BBC Türkçe bu konuda çok bilgilendirici bir haber yayınladı…
Azerbaycan – İsrail ilişkilerinin kronolojisini verdi…
Azerbaycan, şu anda İsrail’in enerji ihtiyacının yarısından çoğunu karşılıyor…
Ve bunu da Türkiye üzerinden geçen boru hattı ile yapıyor…
Bu boru hattı ile taşınan akaryakıt, Türkiye limanlarından gemilere aktarılıp İsrail’e götürülüyor…
-*-*-
BBC’nin haberinde, Azerbaycan’ın geçtiğimiz hafta “siyasi müzik maskaralığı” Erovizyon Şarkı Yarışması’nda İsrail’e tam puan vermesine de dikkat çekildi…
-*-*-
Azerbaycan Savunma Bakanı Zahir Hasanov, 19 Mayıs'ta İsrail'i ziyaret etti…
BBC, “… İsrail Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Savunma Bakanı Israel Katz, Azerbaycanlı mevkidaşına ülkesinin İsrail'e Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki saldırılarının ardından verdiği destek için teşekkür etti. Katz ayrıca Azerbaycan'ın Eurovision Şarkı Yarışması'nın jüri oylaması bölümünde İsrail'e 12 tam puan vermesinin iki devlet ve halk arasındaki "gerçek dostluğun göstergesi" olduğu yorumunu yaptı.”
-*-*-
Türkiye?
Sessiz!
-*-*-
Azerbaycan’ın, çıkar uğruna Filistin’i hançerlemesi, Türki devletlerin, Kıbrıs meselesinde “Kıbrıslı Türkleri açık ve de sarih bir şekilde satışı”nın dik alasıdır…
Ama en acısı; her iki “satışa”, Türkiye’nin de, tabii ki çıkar uğruna, sessiz kalıyor olması hatta bunu hamasi açıklamalarla gizlemeye çalışmasıdır…