Çocuklarımız Diploma Sahibi Olmanın Artık Yeterli Olmadığını Biliyorlar

Salih Sarpten

Dünya değişiyor. Bugünün ve yakın geleceğin gereksinimleri farklılaşıyor. Yeni bir eğitim modeline duyulan ihtiyaç her geçen gün daha fazla artıyor.

Dünyanın değişen koşulları öğrencilerin esnek, gerektiğinde inisiyatifi ele alabilen, yeni ve işe yarar ürünler ortaya koyabilen bireyler olmalarını gerektiriyor. Oysa biz, eğitimde “öğretmeni”, “yöneticiyi” ve “kitabı” merkez almakta ısrar ediyoruz ve bunlar ne derse onu yapıyoruz. Bu nedenle de gerçek eğitim sorunlarını, eğitimde yapılması gereken dönüşümü bir türlü göremiyoruz.

On yıllardır; öğrencilerin sıkı çalışması, sınavlarda yüksek puanlar alması, üniversiteye gitmesi, diploma sahibi olabilmesi uğraştık durduk.

Eğitim sisteminin çocuklarımıza sunduğu anlayış şudur; sıkı çalış, bol soru çöz, şu şablon doğruları iyi ezberle çünkü sana onları soracağım. Bana en doğruyu, en kısa sürede işaretlemen lazım, aksi takdirde başarısız sayılacaksın. Arkadaşın senin en büyük rakibindir. Ondan daha fazla doğru yanıta, daha hızlı sürede ulaşmalısın. Yoksa o başaracak, sen başaramayacaksın. Beceri kazanmana gerek yok, kazanman gereken üniversite. Herhangi bir üniversite kazan ve bir diploma al…

Ya beceriler, “tutumlar, değerler; yabancı dil konuşmak, müzik aleti çalmak, kitap okumak, sanatsever olmak, spor yapmak, öznel fikirler söylemek, sorumluluk ve inisiyatif almak” …  Boş ver onları, sen diploma almaya bak…

Ne var ki çocuklarımız diploma sahibi olmanın artık yeterli olmadığını biliyorlar.

Öte yandan kamu okulları arasında öylesine farklar yarattık ki; kimi anne-babalar çocuklarını, başarılı olabilmeleri için toplumdaki bu statüko düzenine uygun olan okullara göndermek için kendilerini zorunlu hissettiler. Çocuklarının başarılı olabilmelerinin yegâne kuralının bu olduğuna kendilerini inandırdılar.

Bu inançla da özel ders, dershane, etüt yani gölge bir eğitim sistemi yaratıldı. Şimdi eğitimimiz bu gölge eğitim sistemi, çocuklarımızı da bu devasa baskı altında eziliyor.

Ancak çocuklarımız bunun da artık bir işe yaramadığını biliyorlar.

Tüm enerjimizi, zamanımızı ve kaynaklarımızı; plansızlığın ortaya çıkardığı çarpıklığı gidermeye, günlük sorunlara geçici çözümler bulmaya ve siyasi kaygılarla kararlar almaya harcadık.

Oysa eğitim dediğimiz şey bunların dışında bir şey… Eğitim sistemimizdeki en önemli sorunu yani “çocuklarımızın, aynı yaş grubundaki diğer ülke çocuklarından beceri kazanma açısından çok geride olduğu” sorununu bir türlü göremedik.


Anlayana Gülmece

Kalemle Yazmak Beyni Geliştiriyor

Teknolojik gelişme, bilgisayar sistemleri klavye kullanımı ve cep telefonlarından SMS’li yazışmanın yaygınlaşmasıyla kullanımı azalan kalemin, not tutmanın ötesinde bir işlevi olduğunu biliyor muydunuz?

Klavye bağımlılığının doğurduğu tehlike özellikle çocuklar için daha büyük. Klavyeler sosyal hayat içinde daha çok yer aldıkça yeni kuşaklar daha fazla SMS ve e-mail yazıp, daha az kalem kullanıyor. Okullarda bile artık daha çok bilgisayar klavyesi kullanılıyor. Ancak bilim insanları bunu çocukların beyin gelişimi açısından oldukça sakıncalı bir gelişme olarak görüyor.

Kalemle yazmanın çocuğun bilişsel ve beyinsel gelişimi açısından önemine işaret eden bilimsel araştırmalar, kalemle yazmanın çocuğun yaratıcılığını artırdığını ve düşüncelerini aktarma yeteneği kazandırdığına dikkat çekiyor.

Son yıllardaki araştırmalar, kalemle yazmanın beyinsel gelişim ve yaratıcılığı geliştirdiğini ortaya koydu. ABD’deki Wisconsin Üniversitesi’nden Psikolog Virginia Berninger, 2’nci, 4’üncü ve 6’ncı sınıfa giden ilköğrenim öğrencileriyle yaptığı testlerde, kalem kullanıldığında öğrencilerin, klavyeye göre daha hızlı yazmalarının yanı sıra, kompozisyonlarda çok daha özgün düşünceler dile getirdiklerini tespit etti.


Okumuş muydunuz?

Gerçek Sorunu Görebilmek

Bazen gerçek sorunun ne olduğunu görmekte zorlanırız. Oysa kendimize dönüp baksak, yaptıklarımızı analiz etmeyi başarabilsek gerçek sorunların neler olduğunu çok daha kolay görebileceğiz.