Çocuklar ağlarken

Cenk Mutluyakalı

Giovanni Bragolin’in “ağlayan çocuk” tablolarından dökülen yaşlar ıslatıyor toprağı…
Çocukları ağlıyor bu ülkenin…
O çocuklar ağlarken yüzümüzdeki her gülümseme bir utanca dönüşüyor.
O çocuklar ağlarken göğe bakmanın tadı kalmıyor, üzerimize üzerimize çöküyor mavi…
O çocukların pespembe tenlerine dokunan kirli elleri kırmak geliyor içimden, bağıra çağıra ezmek geliyor…

***

Ağlayan çocuk tabloları duruyor duvarlarda, savaşın ve göçün anısına…
O duvarlar devriliyor göğsümüze, çocuklar ölürken…
Ölümü, çocukların erişemeyeceği bir yere koyamıyoruz…
Ölümü uzak tutamıyoruz, masumiyetin kıyısından…
Yarılıyor yer, düş ağlıyor, “anne” sesleri geliyor kımıltısız, “baba” sesleri geliyor.

***

Şimdi bir çocuk, yere düşmüş…
Bir çocuğum şimdi, incinmiş…
İçine akıtmış feryatlarını bir çocuk…
Bir çocuğum şimdi, toprakla yüzleşmiş…
Çocuklar ölürken yaşamın bir sızıya dönüştüğü yerde…
İğrenç bir bataklık şimdi buralar…
Çocuklar şiddet görürken kuytularda…
Nefessiz kalıyor mevsimler…

***

Kenar mahallelerde büyüyen çocukları var bu ülkenin, çıplak ayak…
Yoksul ama gerçekten yoksul çocukları var, bir somun ekmekle didişen, her sabah…
Sütün kokusunu, etin tadını unutan çocukları var bu ülkenin…
Bitlenmiş çocukları var, bitlenmiş çocukluğunu unutanların yüzüne bakmadığı…
Çocukları ayrıştı bu ülkenin, sokakları ayrıştı, hayalleri ayrıştı…
Bu ülke ayrıştıkça, bu ülke bölündükçe, kendi içine de döşedi barikatlar…

***

Bölük pörçük kentin döküntü sokaklarında pahalı oyuncakları seven büyükler, şimdi çocuklarını yitiriyor ne yazık…
Toprak karşılığında dünyayı feda ederek…
Yarınları peşkeş çekiyorlar, bugünün yaldızlı yalanlarına…
Çocuklar ölüyor, ihmalden…
Çocuklar inciniyor, cehaletten…
Çocuklar ağlıyor, sevgisizlikten…

***
O nedenle daha fazla zulüm var, o nedenle çok daha ışıksız yarın…
O nedenle…
O duvarlar yıkılmalı…
Üzerinde ağlayan çocuk tabloları…

***

Şimdi bir çocuğun içine akıttığı isyandır, soğuk…
Bir yalnızlıktır gece…
Titrerken…