CİNSELLİK VE GÜVEN

Uzm. Nilsu Atıcı

Cinsellik üzerine herkesin bir fikri var ama bu fikirlerin çoğu doğru bilgiyle değil kulaktan dolma sözlere, dizilerdeki sahnelere ya da arkadaş sohbetlerinde edilen ‘bence’ ile başlayan cümlelere dayanıyor. Konu ‘güven’ olunca işin içine daha da fazla karmaşa giriyor. Çünkü toplumda cinsellik deyince akla çoğu zaman sadece fiziksel bir eylem geliyor. Bu hafta birlikte cinsellik ve güven hakkında konuşalım.

Romantik filmler ve diziler bize hep aynı mesajı verir. Güven el ele tutuşmak, birbirinin gözlerinin içine bakmak, sosyal medya şiflerini paylaşmaktır (!). Gerçekteyse güven bunlardan çok daha başkadır. Güven, kişinin karşısındaki insanın niyetine ve davranışlarına dair duyulan inanç olarak tanımlanabilir. Yani güven, sadece ‘beni aldatmaz’ demek değildir; aynı zamanda ‘duygularımı anlar, sınırlarıma saygı duyar’ demektir. Cinsellikte güven ise partnerler ile birlikte rahat hissetmek, arzularını, sınırlarını ve ihtiyaçlarını açıkça ifade edebilmektir. Bunlar cinsel doyumun da sağlıklı ilişkilerin de anahtarıdır.

  • ‘Güven varsa, konuşmaya gerek yok!’

Toplumda hala şöyle bir inanç var; ‘eğer partnerini seviyorsan, güveniyorsan zaten ne istediğini bilirsin’. Hayır, telepat değiliz! Kimse, partnerinin ne düşündüğünü ne hissettiğini her zaman doğrudan bilemez. Gerçek şu ki, güvenli ilişkilerin temelinde iletişim yatar. Cinsel hayatta da bu değişmez. Ne zaman, neyi, nasıl istediğimizi söylemek ayıp değildir. Rahatsız olduğumuz durumları ifade etmek sağlıklıdır. Konuşmak güveni zedeler mi? Hayır. Tam tersine, konuşmadıkça yanlış anlamalar artar, güven duygusu da azalır.

  • ‘Güven sadakatsizlik yapmamakla ölçülür’

Sadakatsizlik elbette güveni etkiler, hatta çoğu zaman sarsar ve bitirir. Ancak güven sadece ‘aldatmadım’ seviyesinde kalırsa ilişkiler yüzeysel olur. Güven, duygusal şeffaflık, saygı, gizlilik ilkesine uyma gibi pek çok faktörden beslenir. Örneğin partnerimiz bizimle özelini paylaşıyor ve biz bunu üçüncü kişilerle konuşuyorsak bu da güveni zedeler. Güven sadece ‘başkasıyla yatmadım’ cümlesinden ibaret değil, ‘seninle paylaştığım mahremiyeti koruyorum’ anlamına da gelir.

  • ‘Cinsellik güvenle değil, çekimle ilgilidir’

Toplumda hala ‘çekim varsa gerisi gelir’ anlayışı var. Çekim önemli evet, ama çekimle birlikte güven yoksa sağlıklı bir cinsel hayat mümkün değildir. Yapılan araştırmalar, güvenli bağlara sahip partnerlerin cinsel yaşamlarının daha doyumlu olduğunu göstermektedir.

  • ‘Bir kere güven kırıldı mı asla düzelmez’

Aslında bu da çok yaygın bir yanılgı. Evet, güven kırıldığında onarmak zordur ancak imkânsız değildir. Hataları kabul etmek ve gizlememek, ‘bu bana iyi gelmiyor’ diyebilmek ilişkilerde güveni yeniden inşa etmeye yardımcı olur. Güvenin yeniden kurulabilmesi için yalnızca bir kişinin değil, partnerlerin ortak çaba göstermesi gerekir.

‘Ben ona güveniyorum ama kendimi ifade edemiyorum’ diyenlere; burada önemli iki nokta var. Güven yalnızca karşı tarafa güvenmekten ibaret değil, kendine güvenmek de bu denklemin parçasıdır. Duygularımıza güvenmek, bedenimize güvenmek, hayır diyebilmek… Eğer kendimizi ifade etmekte zorlanıyorsak küçük cümlelerle başlayabilir, ‘bunu sevmiyorum’, bundan çok hoşlandım’ gibi net ifadeler kullanabiliriz.

Cinsellik hala pek çok kültürde tabu. ‘Bunu konuşmayalım’, ‘ayıp’ düşüncesi kişilerin cinsellik ve güven konusunda sağlıklı bir iletişim kurmasını engelliyor. Cinsel sağlıkla ilgili doğru bilgileri konuşmak yerine kulaktan dolma söylemlere güveniliyor, kendi sınırlarını bilmeyen bireyler partnerin sınırlarına da saygı göstermekte zorlanıyor, ‘hayır’ demek ayıp sayılıyor, ‘evet’ demek zorunluluk gibi görülüyor. Bu noktada güven inşası, sadece bireysel değil toplumsal bir mesele haline geliyor. Okullarda cinsel eğitim verilmediği sürece güvenli ilişkiler kurmak da zorlaşıyor. Güven, cinsel yaşamı daha doyumlu hale getirirken cinsel sağlık da güveni pekiştirir. İkisi birbirinden ayrı düşünülemez. Partnerimize güveniyorsak cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar hakkında açık konuşabiliriz. Cinsel sınırları ihlal eden davranışlar fark edildiğinde ‘o böyle yapmaz’ yanılgısına kapılmayız. Çünkü güven sadece romantik bir his değil sağlıkla da doğrudan ilişkilidir. Bazen güven çok küçük ayrıntılarda saklıdır. Partnerimize ‘bunu denemek istiyorum’ dediğimizde yargılanmamak veya ‘şu anda istemiyorum’ dediğimizde saygı görmek. Güvenli cinsel ilişki yargısız bir ortamda arzularını paylaşabilmek, reddetme hakkını kullanabilmek, kendi sınırlarını bilmek ve partnerlerin sınırlarına saygı duymaktır.

Cinsellik, insan olmanın doğal bir parçası ve güven ise bu deneyimin köprüsüdür. O köprü tek kişinin çabasıyla değil; partnerlerin özeniyle ayakta kalır.