Çeyrek asır VIDI VIDI

Cenk Mutluyakalı

 

İnsana “yerinde sayıyor” duygusu yaşatan gündemler vardır, sanki takvim hep aynı.
Sıkılıyor, daralıyor, yutkunuyoruz.
25 sene evvel de böyle bir sabaha uyanmıştık.
Yurttaşlık dağıtılıyordu.
İnsanlar bağırıyordu...
Yollar delik deşikti.
İnsanlar bağırıyordu...
Çapsız insanlar müdür falan oluyordu, çünkü partiliydi, hısımdı, akrabaydı.
İnsanlar bağırıyordu...
Kıyılar peşkeş çekiliyor, dere yatakları işgal ediliyor, dağlar oyuluyordu.
İnsanlar bağırıyordu...
Okullarda grev vardı, hastanelerde sıra beklemek zordu, kamu laçkaydı.
İnsanlar bağırıyordu...

*  *  *

Seçim olacak, birileri gidecek, başkaları gelecekti. Gelenlerin gidenleri arattığı söylenecekti. Sendikalar yürüyecek, muhalefet köpürecek, ticaret sanayi odaları maliyet hesabına gömülecek, işçiler inşaatlarda ölecekti.

*  *  *

İlk gazetecilik yıllarımda “7’nci Sayfa Güzeli” vardı. Çıplak bir kadın, fazlaca afili!
Ve hatta yılsonunda “en seksi” 12’sinden takvim yapılırdı.
O takvim kapış kapış giderdi.
19’uncu sayfa güzeli oldu, 23’üncü oldu...
Ve sayfalar arttıkça, fotoğraf ileriye kaydı.
Hayat ilerlemedi (!)

*  *  *

İlk gazetecilik yıllarımda, morga gider, ölü fotoğrafları çekerdik.
İletişimden yeni mezun bir arkadaşım, ilk haberinde bayılmıştı.
Okuyucu “ölü” görmek isterdi (!)
Ustalarımız böyle söylerdi.
Velhasıl tirajlar bir acayip artardı.

*  *  *

İyi ki artık ne “ölü insan” fotoğrafı yayınlanıyor, ne de “çıplak kadın”...
Hiç de ilerleme yok değil hani!
Ama yetmiyor.
Şimdi yollarda daha fazla araba var, çok daha fazla lüks, asfaltlar daha bir içler acısı...
Şimdi “top peşinde koştuğumuz” alanların hepsi beton.
Pınarlar akmıyor, ‘lağım’ var şimdi!
Kokusu kalmadı sebzenin, zehir var!
Camiler arttıkça, meyhaneler çoğaldı.
Geceleri “içkili muhabbet” ibadet gibi.
Şimdi akıllı cihazlar var, aklımızı alan!
Saatler “tik tak”tı, “ana yavru” şimdi.
Kahvenin ve konyağın tadı değişti...
Havanın dahi değişti kokusu!
Barikatın ötesinde hayat var şimdi...
Yine “milliyetçilik” var ve yine “kanser”.
Şimdi takvimlerde “Kıbrıslı insan portreleri” var, müze gibi!