Bir Kıbrıslırum okurumuz şu bilgileri paylaşmak istediğini söyledi:
“Sevgili Sevgül,
Yazılarını dikkatle takip ediyorum ve yaptığın işin tüm Kıbrıs için çok iyi olduğunu söylemek istiyorum.
Ben Poli’de doğdum büyüdüm ve şimdi 60 yaşındayım.
Poli’nin ortasında 1964’te Cengiz Ratip ile Turgut Sıtkı vurulduğu zaman, biz okulda silah seslerini duymuştuk.
Öğretmenimiz bize “Hemen evlerinize dönün ama sakın Poli’nin ortasından geçmeyin” demiş ve bizi evimize yollatmıştı.
Turgut Sıtkı’nın babası, babamın çok iyi arkadaşıydı. Sıtkı Efendi sürekli bize gelirdi, mesleği da antikacılıktı. Antika ticareti yapardı... Bizim aile olarak Kıbrıslıtürk köylülerimizle çok iyi ilişkilerimiz vardı... Sıtkı Efendi’nin oğlu “kayıp” edilince, adam çok uğraştı oğlunun akibetini öğrensin diye ve hatta “Oğlumu bulacak olan benden ne istersa verecem” diyordu. “İsterlersa altına boğarım kendilerini, yeter ki oğluma noldu öğreneyim...” diyordu. Adam, oğlunun akibetini öğrenemeden öldü gitti...
O zamanlar biz, Turgut Sıtkı ile Cengiz Ratip’in Yalya köyü ormanlık alanına gömülmüş olduklarını duyduyduk. Bu konuda lütfen araştırma yürütün, bakalım bir sonuca ulaşacak mısınız.
Cengiz Ratip ile Turgut Sıtkı’yı, iki Kıbrıslırum öldürdüydü. Bunlardan birisi, A.’nın oğlu, bu cinayetleri işledikten sonra adayı terketti, Yunanistan’a gitti ve bir daha geri dönmedi. Orada öldüğünü duydum.
Onu öldüren ikinci şahıs ise şu anda Pomo köyünde yatalak bir adam olarak acılar içinde hayatını sürdürmektedir. O da, ettiğinin cezasını böyle çekiyor...”
“Bu araba, öldürülen veya esir alınıp bırakılan birisine ait olabilir...”
Bir okurumuz bize iki fotoğraf göndererek şu bilgileri paylaşmak istediğini söyledi:
“Sevgili Sevgül, iyilikte olmanız dileklerimle gözüme batan bu resmi bir işe yarayabilir diyerek sana yollayıyorum.
Resim Lurucina’da (Akıncılar) 1964 yılında, muhtemelen Aysozomeno (Arpalık) çatışmaları ardından çekilmiştir diye düşünüyorum.
Benim ilgimi çeken, sağ tarafta göreceğin beyaz arabadır. Z plakalı olan bu araba öldürülen veya esir alınıp bırakılan, papaz olma ihtimali de olan bir Kıbrıslırum’a ait olabilir, hafızamın bir yerlerinde böyle birşeyler var... Bu o araba mıdır, tam emin değilim ama ona çok benziyor. Bu fotoğrafı yayımlarsan, bilgisi olanların bilgisine başvurursan, sanırım başka hatıralar da canlanabilir ve Lurucina muammasıyla ilgili bilgilere ulaşmana yardımcı olabilir.
Sana, ilginç olabilecek bir diğer resim daha yollayıyorum. %99 Aysozomeno ile ilgilidir ve Aysozomeno çatışmasının ertesi günü köye gelişin resimlerindendir. Kadın tek kişisel mülkiyetini de beraberinde getirmektedir. Bu resimde minare olmasa, 1974’te bir Kıbrıslırum’dur demek kolay olurdu. Hellim kimindir tartışmasından göçmen kimindir tartışmasına geçerdik! Bu kadar küçük bir adada bir avuç insan çok kolaylıkla gönüllü olarak insanların hayatlarını cehenneme çevirdiler, onca travma yarattılar, “kurban-saldırgan oyunu”nda kendilerini başka bir raund’a hazırlıyorlar şimdi da... Çok mu negatif konuşuyorum?
Hade eyi işler yorulmaz savaşçı...”