ÇEMBER DARALIYOR

Sami Özuslu

Emperyalizm bölgede ‘paylaşım’ işine hız verdi.
Suriye krizi fırsata çevrildi. Herkes ‘pay’ını kapma peşinde.
Bölgede büyük bir ‘satranç’ oynanıyor.
Suriye’de başına bomba yağdırılan, ülkesinden göçmek zorunda kalan, denizlerde boğularak hayatını kaybeden insanlar onların umurunda bile değil.
Nasılsa dünyada nüfus çok!
Stratejik emelleri için ‘hedef’e kilitlenen devletlerin yöneticilerinin gözü hiçbir şey görmüyor.
Kimin kimle ittifak yaptığı, hangi ülkenin hangisiyle çatıştığı ya da birlikte hareket ettiği belli değil.
Başından bu yana Suriye meselesiyle ilgili ‘tutarlı’ bir tek devlet yok.
Hepsinin ‘gizli ajandası’ var ve ‘dün başka, bugün başka, yarın başka’ hareket edebiliyorlar.
Parsel parsel üs ayarlıyorlar, asker yığıyorlar.
Akdeniz’in en doğusu tam bir ‘muharebe alanı’…
Uçak düşürme dahil çatışmalar, kazalar sıkça yaşanıyor.
En son düşen Rus uçağının patlamaları Kıbrıs’ın doğu bölgelerinden de duyulmuş. Karpaz, İskele, Mağusa, Larnaka bölgelerinde ‘paniğe yol açacak’ kadar yüksek patlama sesleri duyulmuş.
Lazkiye-Karpaz arası ‘kuş uçuşu’ 5 dakika çünkü…
Tam burnumuzun dibi…

**

Akdeniz’de ve Ortadoğu’da işler karışmaya devam edecek. Arap Baharı ile başlayan süreç şimdi Suriye’deki gelişmelerle devam ediyor. Afganistan’ın, Irak’ın, yani daha önceden iç işlerine müdahale edilmiş ülkelerin durumu zaten tam bir kaos.
Türkiye ve İran’ın karşı karşıya gelme olasılığı yüksek.
İsrail’in Türkiye ve İran’la karşı karşıya kalma ihtimali çok daha yüksek.
‘Bölgedeki petrol ve gaz Avrupa’ya nasıl taşınacak’ sorusu tekrar ön plana çıktı. Mısır, İsrail, Kıbrıs, Yunanistan’ın işbirliği hamlesi var. Ama bu tür hamleler ‘son nokta’ değil.
Türkiye hala ‘Petrol en ucuz benim üstümden taşınabilir’ diyor. Ama Türkiye’nin durumu kritik. İstikrar vaat etmediği gibi bölgesel barışın tesisine katkı koymak yerine Suriye’ye ilk müdahalesi sayesinde güvenilmez bir pozisyona düştü.
ABD ile yaşamakta olduğu kriz ilelebet devam etmez ama ilişkilerin normalleşmesi o kadar kolay da olmayacak gibi görünüyor.
Rusya artık ‘sıcak sular’da… Yani Akdeniz’de… Kuşkusuz bu ‘satranç’ oyununun şu ana kadar en karlı çıkan lideri de Putin…
En zararlı çıkan kim peki?

**

‘Zararlı’ konusunda Esad ilk sırada sanılabilir. Lakin Esad yıllardır süren savaşa rağmen iktidarını korumayı başardı. İdlib’i de kontrol ederse kendi ‘misak-ı milli’sinde tam hakimiyet sağlayacak.
Bölgedeki gelişmeler Erdoğan’ı da yıprattı ama o da bir şekilde güçlenmeye devam etti. Sadece Rusya ve İran’la değil, aynı zamanda bazı Avrupa ülkeleri de ABD Başkanı Trump’ın ‘normal olmayan’ tavırlarına karşı Erdoğan’a destek verir duruma geldi.
Ankara’nın AB ile ilişkilerinin tekrardan canlanması bile gündemde…
İşin özeti: Bölgede tam bir keşmekeş var. Uluslar arası siyaset baş döndürüyor. Hatta mide bulandırıyor.
Ve Akdeniz’in bu küçük ve sorunlu adasının etrafındaki çember gittikçe daralıyor.
Geçen gün Lazkiyelilerin başına düşürülen uçağın bir benzerinin Mağusalıların, İskelelilerin, Lefkoşalıların, hatta Baflıların başına düşürülme ihtimali yok mu sanıyorsunuz?
Hatta ‘Nato üssü’ olarak da hizmet veren İngiliz Üsleri’ne dönük bir saldırı bile imkansız değil bu keşmekeşin içinde…

**

Bu vesileyle Nikos Anastasiadis ve Mustafa Akıncı’ya New York ziyaretlerinde keyifli ‘gezmeler’ dilerim.
Konjonktürü, garantörleri, yani ‘dış aktörler’i bekleye bekleye bu küçük adanın başına hiç de ‘iyi şeyler’ gelmeyecek!
Hatırlatmak istedim…