Çek git aramızdan!

Cenk Mutluyakalı

 

Düşlerimizde kanattılar bizi...
Hazirandan temmuza böldüler zihinlerde…
Kurşun seslerinin ayırdığı ergenlikler, göç yollarında karıştı gençliğe…
Sevinçlerimiz ayrıştı, kederlerimiz omuz omuza gelemedi bir türlü…
Mezar taşlarına kazındı pek çok insanın doğduğu kentler, anıların üzeri çizildi, duvarlarda ağladı o çocuk, tablolarda, şaşkın, yalnız, hüzünlü!
- Aslen Larnakalı... Aslen Girneli... Aslen Omorfolu... Aslen Baflı... Aslen...

*  *  *

Hiç “kendi evinize” misafir oldunuz mu?
Olduk, oldular.
Üzümlerini çaldılar, kendi bağlarından!
21 pare kemik düştü toprağa...
Bayrama karıştı ağıt...
Birinin elinden tutarak tebrik kuyruğunda beklediği evlat, bir diğerinin mezarında yattı sessizce…
Coğrafyam halen ortadan yırtık...

*  *  *

Belleğini yitirdi caddeler, dün’ünü unuttu patikalar, ağaç gövdelerine kazınmış sevdalar örselendi,  tek kanat kuşların nefesi yandı.
Resmi tarihin tutsaklığında büyüdü öğretiler, servet yolculuğunun telaşına kuruldu saatler, yarınsız zamanların eşdeğer puanı hesaplandı, iadesi olmadı yitirilmiş yılların....
Henüz birbirini tanımadan düşman büyüyen kuşaklar, ezberledi otun bokun milliyetini…
Yüklendi çelimsiz omuzlara hıncın sermayesi, yüzyıllık bir zaman girmiş gibi araya soğutuldu aydınlık, tarih titredi durdu marşla, nutukla, hamasetle...

*  *  *

- Sahi niye kanatmıştık biz birbirimizi?
Kuşaklar devretti durdu soruyu.
Yüzleşmeye yer olmadı inkârın bahçesinde.
Liderler sıkı sıkıya tuttu pozisyonlarını.
Saplantılar yığıldı üst üste.
‘Egemenlik’ denen terazi tutturamadı omurganın ölçüsünü.
Ve sonra tükendik sessizce...
Yalnızlaştık, nüfusu büyüyen kentlerde...

*  *  *

İkiye böldüler ne varsa, nerede ve nasılsa...
Mermilerden kolye yaptılar kızların boynuna, saksı yaptılar sarmaşığa, unutturmadılar!
Hep bir pusuda, hep bir yolun sonunda duygusuna koştular tabanlarımızı…
“Kendimizi kandırma mevsimi” bitmedi...
Usandık…
Uslanmadık…

*  *  *

Dikenini sevmediğim tel, kumuna öykünmediğim torba, varlığına küfrettiğim barikat!
O paslı varil, o kirli mazgal...

Çek git aramızdan ha!
Hesabını kesin artık şu lanet savaşın…
Dünyaya dilsizlik nereye kadar!
Üzerine kan bulaşmamış bayraklar dikelim!
Dağları, taşları ve insanı bölmeden...
Heceleyelim her dilden, her renkten...