Bu hafta Caramel’deyiz... Premium çukulataların, 1915’ten beri üretimde olan Çıraklı lokumlarının dükkanında Özeş Çıraklı ile sohbet ediyoruz. Çıraklı, ekonomik programı çok geç kalınmış bir uygulama olarak nitelendiriyor. “Motivasyonunu kaybetmiş, piyasasını kaybetmiş, bütün personeli dağılmış bir sanayicinin, 6-7 sene, 10 sene sonra tekrar toparlanması çok zor” diyor Çıraklı, ama yine de can çekişen sanayiciye ekonomik programın bir umut olmasını diliyor.
Dilek ÖNCÜL
· Yenidüzen: Öncelikle Caramel’i tanıyalım...
· Özeş Çıraklı: Caramel 2005 yılının Ekim ayında kurulmuş bir şirkettir. Bizim hedefimiz her zaman en iyi, en kaliteli ürünleri en iyi sunumla müşterilerimize sunmaktır. Caramel’de yüzden fazla çukulata, şekerleme çeşidi bulunur. Standart kutularımızın yanında fantezi kutular dediğimiz çok şık kutularımız vardır. Bütün bu ürünler, kutularımız hepsi el yapımıdır. Çukulatalarımızda el yapımı da var, makine dökümü de var. Çukulata yapılırken kullanılan ham maddenin kalitesi çok önemlidir. Biz her zaman en iyi ham maddeler kullanılarak yapılan ürünleri tercih etmekteyiz. Caramel’de kullanılan çukulatalar Dünyanın en iyi ham maddeleri ile yapılmaktadır. Belçika çukulatasıdır. Bizim kullandığımız ham madde Prens William’ın düğününde de kullanılan çukulatanın ham maddesidir. Yani bizim çukulatalarımız market çukulatası değil Premium çukulatadır. Ayrıca düğün şekerleri yapmaktayız; çukulatalı badem şekerleri, bonbonlar. Dükkanımızda Çıraklı’nın lokumları da bulunmaktadır. 1915’ten beri üretimde olan Çıraklı lokumları, glukoz-fruktozla değil gerçek şekerle üretilmektedir.
“EN İYİ ÇUKULATA EN İYİ SUNUMLA”
· YD: Ülkemizdeki ekonomik durum satışlarınızı etkiliyor mu?
· Çıraklı: Evet etkiliyor. Çünkü bizim çukulatamız vasat bir çukulata değil. Premium bir çukulata. Buna rağmen marketlerdeki bir Belçika çukulatasından pahalı değiliz hatta zaman zaman ondan daha ucuz olduğumuz bile oldu. Yani premium bir çukulata olması gereken gerçek fiyatında değil, çok daha aşağısına satıyoruz. Tabii bir de insanlar işte Caramel’in güzel bir ortamda sunulmasından dolayı bizim çukulatamızı çok pahalıdır, alınmaz, ulaşılmaz bir çukalata gibi görüyor. Bazen dezavantajı oluyor çok lüks görünmenin. Tabii bilen de biliyor. En iyi çukulatayı en iyi sunumla satmaya çalışıyoruz. Ekonomik durumdan dolayı bu sene en kötü durumda satışlarımız. Bu sadece satışımızın azalmasından anlaşılmıyor, içeriye giren insanın tavırları, tedirginliğinden de anlaşılıyor. Bellidir ki insanlarda para yoktur. En iyiyi almak istiyorlar. Alırlar fakat bu kez de sunumdan kısıntı yaparlar. Eskiden mesela çok daha şık bir kutuda almayı tercih ederken o çukulataları şu anda daha vasat bir kutuda almayı tercih ediyorlar. Bizim çukulatalı badem şekerimiz de var. Bebek doğumlarında veya nikah şekeri olarak kullanıyoruz. Kıbrıs bayisi olduğumuz için de toptan verdiğimiz başka noktalar var. Eskiden bize yaptırırlarken nikah şekerlerini şimdi yine aynı çukulatayı veya şekerlemeyi alıyorlar ama kendileri paketliyorlar. Ama bizim tercihimiz iyi, kaliteli çukulatayı piyasada sürekli bulundurmak yoksa işçilik yönü firmamızın tamamen bir jesti.
“YENİ YILDA YENİ ŞUBE”
· YD: Hedefleriniz, beklentileriniz neler?
· Çıraklı: Büyük hedeflerimiz var. Aşama aşama bunları gerçekleştirmek istiyoruz. Zamana yaydığımız büyüme süreçlerimiz var. Kısa ve uzun vadeli projelerimiz var. Şubeleşme ile başlıyoruz. Yılbaşı gibi Mağusa’da bir şubemiz açılacak. Önder Alışveriş Merkezi’nin içerisinde bir şubemiz olacak.
“Haksız Rekabet var”
· YD: Sıkıntılarınız neler? Üretimde ve ithalat sürecinde sıkıntılar yaşıyor musunuz?
· Çıraklı: Piyasada en büyük sıkıntımız düşük kalitede ürünler olması. Onlarla rekabet etme zorunluluğu. Piyasada bize alternatif olabilecek daha az kaliteli ürünler var. Hurma çekirdeği yağından, kober yağından çukulata üretilebiliyor fakat gerçeği kakao yağından imal edilen bir çukulata olmalı ve minimum %55 oranında olmalı. Kullanılan ham madde çok çok önemli fiyatını belirlerken. Tabii ki tüketici bunu çok iyi bilmiyor. Mümkün olduğu kadar fuarlara katılıp bunu halkımıza anlatmaya çalışıyoruz ama yine de çok bilinçli bir tüketici var diyemeyiz. Türkiye’de kayısı çekirdeğini badem şekerine dönüştürüyorlar. Kayısı çekirdeği bademe göre daha ucuz. Bunlar
“Teşvikler olsa Türkiye’ye ihracatımız hiçbir zaman durmayacaktı”
· YD: 2013-15 Ekonomik Programı hakkında ne düşünüyorsunuz?
· Çıraklı: Ekonomik paket, yerli sanayi için çok geç kalınmış bir uygulama. Çöküntüyü ilk hissedenler Sanayiciler oldu. On yıl öncesine dayanır bu iş. 10 yıl önce yapılmalıydı bu ekonomik paketler, teşvikler; yapılmadı. Bir kredi almaya kalksanız bugün, hiçbir borcunuzun olmaması gerekir. Vergi Dairesi’ne, Sosyal Sigorta, İhtiyat Sandığı’na borcun olmayacak. Borcun olmaması zor. Demek ki yeni yatırımcıya açık olan bir ekonomik pakettir bu, eskiyi kurtarma değil. Ama eskiyi kurtarma yönünde bir ekonomik paket olmalı. Çıraklı olarak 1985-86’lı yıllarda Türkiye’ye ihracat yapardık. 2001’e kadar ihracatımız devam etti. Tansaş, Migros gibi mağazalara altı yıl Exim Kıbrıs adı altında bütün yerli ürünlerin temsilcisi olarak satış yaptık. Fakat maalesef o senelerde ihracat yapan sanayilerin hepsi şu anda hemen hemen kapanmış veya kapanma durumunda. Beceriksizliklerinden değil tamamen teşvikin olmamasından. Teşvikler olsa Türkiye’ye ihracatımız hiçbir zaman durmayacaktı. Tabii durmasaydı o zaman Avrupa’dan ham maddelerimizi getirebilecektik. Çıraklı çukulataları olarak bütün ham maddelerimizi Avrupa’dan ithal ederek kakao yağlı gerçek çukulata yapıp bu şekilde Türkiye piyasasına girmiştik; Türkiye’de gerçek çukulata yokken. Tabii Türkiye’ye ihracata teşviklerin olmamasından ve yatırım teşviki almadan özel bankalardaki çok yüksek faizlerle bu işi yürüttüğümüz için Türkiye ile rekabet edemedik. Avrupa’dan getirdiğimiz ham madde iç piyasada tüketilemezdi. Yani günlük bir buçuk ton çukulata üreten bir fabrikanın Kıbrıs’ın iç piyasasında bunu tüketmesi mümkün değildi. Muhakkak ihracat yapmış olması lazımdı ki o miyadlı ham maddeleri çabucak tüketebilsin. İhracat olmayınca maalesef iç piyasada da çukulata üretimi durdu ve biz imalatçı iken ithalatçı olduk. Çok geç kalınmış bir paket. Şu anda motivasyonunu kaybetmiş bir üreticinin, bütün piyasasını kaybetmiş, bütün personeli dağılmış bir sanayicinin, 6-7 sene, 10 sene sonra tekrar toparlanması çok zor. Yatırımcıya teşvik verilecek diyorlar. Bence yeni yatırımcının yanında eski sanayicilerin elinden de tutulması gerekiyor. Bu çok çok önemli. Çünkü herkes çok uğraştı fabrikalarının kapanmaması için. Ekonomi Bakanlığı, Sanayi Dairesi’nin kapanmış sanayiciler ile bire bir görüşmesi gerekiyor. Joint venture dediğimiz uygulama yapılmalı. Yani Türkiyeli yatırımcıları yanına alarak eski sanayicileri tekrar ayağa kaldırması gerekiyor. Çünkü orda milyarlık makineler boşta duruyor. Yeni bir yatırımcı getirilirken de çok iyi seçilmeli. Yani bu memlekette olmayan bir sanayi açmak yerine mesela Türkiye’den bir çukulata fabrikası seçip Kıbrıs’ta olan çukulata fabrikaları ile birleştirir ve onları ayağa kaldırabilir. İnşallah şu anda can çekişen sanayicilere belki biraz umut olur. Yenilere de teşvik verilsin ama eskileri kurtarmak çok önemli. Çünkü onların yatırımı orda duruyor.
Bir cümleyle
Ekonomi: Çökmüş
Para: Her şey değil
Döviz: Turist, ihracat
Yatırım: Olmalı
Hükümet: Güçlü olmalı
Özelleştirme: Çok gerekli oldukça
Sanayi Odası: Sanayicinin dili olmalı
Medya: Araştırmacı bir medya