Çal onu

Cenk Mutluyakalı


Salome, “Yaşam Hırsızı” şiirinde
<<... Dünya sana hediye sunmaz,
           inan bana.
          Bir yaşam istiyorsan,
         çal onu...>>
der...
Biz de öyle yaptık!..
ÇALDIK (!)
Önce başkalarından...
Sonra bir birimizden...
Çalıyoruz ha bire...
Tükenmeyen bir hırsla...
Üstelik hep aynı yakarışla:
“Ömrümüzden çaldırlar ömrümüzden...”

***

Nice bağ, bahçe...
Ve ev, tarla...
Denize sıfır otel, pansiyon...
Harnıp, zeytin, portakal...
Köy, bucak, yamaç...
Paraşütle atladığımız dağ, ova...
Yol, cadde, hatta paslanmış vana...
‘ÇALDIK!..’
Hiçbiri değilse, bir başkasının hayalinden....
Ve ‘düşlerinden’, ÇALDIK açıkça...

***

Doğrusu adını da koyduk bunun, “kan” dedik, hiç sıkılmadan...
- ‘Savaştık, aldık, bizim!..’
- ‘VERMEYİZ kimselere...’

***

GANİMET böyle bir ‘zehir’ galiba...
İnsanı ‘doyumsuz’ yapıyor!..
AÇ gözlü, bencil...
Adalet duygusunu ‘gez, göz, arpacık’la avlıyor...
Emek verirsin, değer yaratırsın...
YOK lafım!..
Ama üreten bir emek yoksa...
Ve ‘yarattığı değerin fazlasını isteyen...’
‘Çalmaktır’ bu...
Bir başkasının hakkından...

***

‘Hakkıdır, hakka tapan milletimin !’
Masal bu ya!

***


Şimdi sersemlemiş bir halde...
“Bizden çaldılar, biz de çalalım” şiarını yaşıyoruz birlikte...
Biz ‘çalarken...’
Bizi de ‘bizden’ çalıyorlar birileri...
Anlamıyoruz bir türlü...
Çalıp oynuyoruz, birlikte...
‘GELMİŞİNİ... GEÇMİŞİNİ...’ diye...
Öyle ‘gelmiş’, böyle ‘geçiyor’ işte...