‘BURS’ düzeni

Cenk Mutluyakalı

 

Çocuk anlatıyor.
Çocuk dediğim lafın gelişi, 17’yi tamamlamış, genç aslında.
Ah neler vermezdim, o yaş için!
Tek şartla: O yaşta, şimdiki akılla.

*  *  *

Genç anlatıyor!
Üniversite sınavına girmiş.
Daha doğrusu “burs sınavı” bu!
% 75 burs kazanmış.
Herkese kazandıran piyango gibi(!)

*  *  *

“A-B-C-D attım, tuttum” diyor, “rastgele.”
Kaç soruda, diyorum.
Neredeyse hepsinde!
Öyle abur cubur değil, memleketin en iyi üniversitesini anlatıyor, güya.
Gençler ne kadar “atsa” da, mutlaka bir “burs” tutuyor!

*  *  *

Öğrenci başına düşen üniversite sayımız fazla olunca, özellikle de Kıbrıslı öğrenci kıymete biniyor.
Burs meselesi de böylece tam bir taktiğe dönüşüyor.
Öğrenciyi hele bir kaptın mı, sonraki dört sene garanti nasılsa!
Ver önden bursu!

*  *  *

Başka bir genç, bir başka üniversitede “başarmış” (!) % 75 burslu!
“Kaç arkadaşıma sorduysam hepsi aynı” diyor.

*  *  *

Yabancı öğrenciler için kriterler belirlendi ya, Kıbrıslıya şart şut yok!
Kriter falan istemez.
Tam bir “kendi kendimize çalıp oynama” düzeni...
Bir ucundan kıyma veriyorsun, öte taraftan sosis çıkıyor gibi bir diploma düzeni...
Öyle ya, herkes “diplomalı” olunca aileler de mutlu sistem de...
Medeniyet zirvede (!)
“Piş işler” için de hep birlikte söveriz, el birliğiyle sömürdüğümüz yabancı işçiye!

*  *  *

K-K-T-C attım, tuttu, rastgele...
“Evlere şenlik” buna derler işte!