Bu ülke normal değil

Cenk Mutluyakalı

 

Kıbrıs’ın kuzeyinde “normal bir demokrasi”den söz edemeyiz.
Burada uzun senelerdir “olağanüstü hal” koşulları var.
Eğer ki yaşadığımız düzeni “normalleştirme” çabasına girerseniz...
Hayat sizi “tekzip” eder!
Vaziyet budur.

*  *  *

“Sömürge” yasaları ile yönetiliyoruz.
Bu yasalar değişse, yenileri “çok daha beter olacak” endişemiz var.
Çünkü adeta “iki sömürgeden birini seç” duygusu içindeyiz.
Yol alamıyoruz.
Bir sebebi “siyasi nüsübetlik.”
Bir diğeri korkularımız!
Biliyorum değişen onlarca yasa, tüzük, yenilenen süreç var.
Toptan “yok edici” olmak istemem.
Ama kritik dönemeçlerin fazlaca “betonlaştığını” görüyorum.

*  *  *

İngiliz sömürge döneminde “yer altına inmiş çeteler”e karşı oluşturulmuş “yasak”lar bugün kullanılıyor.
1930’lardan kalma bir “ceza yasası”yla yönetilmenin ayıbını kimlerin boynuna asıyoruz peki?
Kimseler üzerine almıyor.

*  *  *

Ve korkumuz şu!
Örneğin mevcut “Ceza Yasası” değişse, birileri içine “Terörle Mücadele Kanunu”nu yedirecek.
Türkiye örneği bize gülümsüyor.
Ürküyoruz!
Gazeteciler hapiste ömür çürütüyor.
“Terör Örgütü Propagandası” diye çok muğlak ifadeler adeta ağzını açmış, yutmak için yeni kitleleri bekliyor.
“İnsanların bilinç altına gizli mesaj verdi” diye “terörist” ilan edilenler var.

*  *  *

Güvenlik için sırtımızı dayadığımız devlet; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi önünde epeyce sabıkalıdır.
47 Avrupa ülkesi arasında “İnsan Hakları ihlalleri”nde birinci sırada, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke arasında 157'nci... "Freedom House" tarafından açıklanan "2018 Dünyada Özgürlükler Raporu”nda, son 10 yılda "özgürlüklerin en çok azaldığı ülke” olarak tanımlanıyor. Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) rakamlarıyla halen 162 gazeteci cezaevinde...
Elbette üzüldüğümüz rakamlar...
Bunları başımızı kumdan çıkaralım ve yüzleşelim diye yazıyorum.

*  *  *

Önce “normalleşmek” gerekiyor.
Öyle “bir elimiz yağda, bir elimiz balda” normalleşmek de pek kolay olmuyor!