Bu statüko var ya bu statüko

Cenk Mutluyakalı

Sağlığın en önemli mağduru hastalardır.
En az söz hakkına sahip de onlardır yine!

***

Tabipler Birliği ülkenin en önemli meslek örgütlerinin başında gelir.
Ne iyi etmişler, farklı uzmanlarla gazetecileri buluşturmuşlar.
Böylesi bir iletişimin sürekliliği yararlı olacaktır.
Elbette toplu bir çürümüşlüğün yaşandığı ada yarımızda sağlıkta da tablo iyi değildir.
Üstelik sağlık alanı “statüko”nun en güçlü, kenetli, sarsılmaz ve kemikleşmiş olduğu yerdir.

***

Uyuşturucu kaynaklı ölümler olağanüstü artarken, Yeşil reçeteli ilaçlar kimi eczanelerde tane tane satılıyor" diyor Adli Tabip!
Denetim var mı?
Yok.

***

Hep yinelerim, hükümetlerde ezber bozmak için “Denetim Bakanlığı” oluşturmak şarttır. Bu bakanlığın başka da hiçbir gündemi olmayacak, her alanda denetim yapacak, gece gündüz...
Bakanlık sayıları sınırlı ya… Ekonomi ile Maliye’yi birleştir, Dışişleri’ni Cumhurbaşkanlığı bağla, olur. İstenirse çözüm bulunur.

***

Adli Tabip diyor ki, “doktorlar ölüm sebebi yazmıyor, ölüyü incelemiyor, böylece gerekli gereksiz sürekli otopsi yapıyoruz.”
Hekimler de diyor ki, “onca hastaya yetişemiyoruz, bakamıyoruz, ölüye nasıl bakacağız.”

***

Ortak bir “kayıt” sistemi ya da “veri havuzu” yok, hem de bu çağda…
Veri yoksa sağlık da yok aslında…
Bir hafta önce kalp krizi geçirdiniz, Mağusa Hastanesi’ne gittiniz, diyelim ki…
Bir hafta sonra Lefkoşa’da fenalaştınız, sizi özel bir hastaneye götürdüler…
O özel hastane, sizin kaydınıza baktığı zaman hastalık geçmişinizi göremez.
Ne müdahale yapmışlar, ne olmuş, bilemez.
Ne ilginç değil mi, kamu hastaneleri ve özel hastaneler, büyük çoğunlukla aynı hekimlerle iş yapıyor.
Hekimler geziyor ama veriler gezemiyor!

***

Devlet Hastanesi’ndeki “tek” endokrin uzmanı istifa ederken şu cümleyi kullanmıştı.
Mevcut yapı düzeltilmediği takdirde, benden sonra oraya robot bile koysanız o robot yanar.”
Haklı!
Doktor biliyorum, sabah Girne’deki özel bir hastanede başlıyor güne, oradan Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ne gidiyor, Lefkoşa’ya… Girne’deki bir başka özel hastanede hasta kabul ediyor öğlen… Lefkoşa’daki özel bir hastanede ameliyat yapıyor. Akşam da nöbete geri dönüyor Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ne, yine…
Robot olsa yanar gerçekten de…
Sağlıkta en öncelikli sorun bu kaostur, bu telaş…
Halbuki el birliği ile bu “düzen” korunuyor ne yazık..

***


Hep şikayet ediliyor ya, hastalar çok diye…
Öyleyse eğer neden “tam mesai” uygulanmıyor?
Örneğin şimdi kış mesaisi saat dörde kadar…
Halbuki öğle saatlerinde tamamlanıyor poliklinik…
“Acil” yığılıyor böylece…

“Ek mesai”sini haklı olarak istiyor hekim…
“Eksik mesai”sini talep eden bir yönetim yok ne yazık...
Hasta dersen boynu bükük…


***

Siyasiler de şikayetçi…
Hekimler de…
Çok zor bir alan sağlık...
Yine de hiçbir özel menfaati ve kusuru olmadan asıl mağduriyet yaşayan hastalar oluyor.
Şunu da söyleyeyim, Avrupa’ya göre çok daha kolay doktora erişim...
Ama sistem sağlıklı mı?
Asla değil!

***

“Yeşil Reçete” demiştik ya en başta!
Öyle anlaşılıyor ki, her hekim yazabiliyor, ilgisi var, ilgisi yok!
Bir hekim kendi branşının tümüyle dışında “reçete” de yazabiliyor.
Niye değişmiyor bu sistem?
Çünkü “öncelik” görülmüyor.

***

Doktorlarımız canımız, ciğerimiz…
En sevdiğimiz onlar, üzerlerine en fazla titrediğimiz…
Ama bu statüko var ya bu statüko!
Herkes tepe tepe kullanıyor.