Kamran Aziz’in besteleri ve hayatını anlatan CD ve DVD Kuzey Kıbrıs Turkcell’in katkılarıyla hazırlandı. Golden Tulip Hotel’de düzenlenen resepsiyonda emeği geçen müzisyen ve yönetmenlerden Osman Cankoy, Arif İşgüzar ve Eralp Adanır’a plaket verildi. Kâmran Aziz’e ise plaketi Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu verdi.
Eroğlu konuşmasında Kıbrıs Türkü’nün ilk bestekâr ve müzisyenlerinden Kâmran Aziz’in eserlerinin ebedileştiğini söyledi. Ayrıca gecede:
“Devletlerin kültürleriyle dışa açılabileceğini kaydeden Eroğlu, bir sanatçıya gösterilebilecek en iyi vefanın eserlerini yaşatmak ve gelecek nesle aktarmak olduğunu bildirdi.
Sanata gönül vermenin ve en yüksek noktaya çıkma isteğinin önemine de işaret eden Eroğlu, Kâmran Aziz’in piyano, akordeon ve ayrıca kurmuş olduğu grupla bestelerinin, TRT de dahil olmak üzere yurtdışında duyulduğunu, bunun da büyük bir onur olduğunu ifade etti (24.12.2012, TAK).”
Yani Eroğlu, “bir sanatçıya gösterilebilecek en iyi vefanın eserlerini yaşatmak ve gelecek nesle aktarmak olduğunu.” söyledi.
Doğru söylüyor Sayın Eroğlu da üç yıl önce Kıbrıs Tarihi kitaplarından Kâmran Aziz’i niye çıkarıp attı?
Bu nasıl vefa? Bu nasıl yaşatma, gelecek nesillere aktarma anlayışı...
Kıbrıs Türkünün ilk bestekar ve müzisyeni niye tarih kitaplarından attıldı? Niye?
Hade kitaplar değiştirildi, konuları niye attıldı? Yazdırılan tarih kitaplarında pekala Kâmran Aziz’e yer verilebilirdi. Ama yapılmadı. Şimdi de vefadan, yaşatmaktan söz ediliyor.
Üç yıl önce Kıbrıs Tarihi kitabından neler atıldı biliyor musunuz?
“1950’li yıllarda batı müziği tarzında çalışma yapan, ‘Kâmran Aziz ve Arkadaşları’ adlı grup, o dönemin popüler müzik türünden, Türkçe tangolar ve valslar çalıyordu. Türkiye’de 1960’lı yıllarda başlayan ‘arajman’ (yabancı şarkılara Türkçe söz yazıp okunması) çalışmaları, 1945 yılında Kâmran Aziz tarafından Kıbrıs’ta gerçekleştirilmişti.
Kıbrıs bir ada mıdır?
Cennetten parçamıdır?
Kıbrıs’ın güzel kızı
Yanakları kırmızı
Akdeniz’in Yıldızı
Ah Kıbrıs’ım Kıbrıs’ım (Kıbrıs Tarihi Kitabı 3. 2008, s.111)”
İşte, tarih kitaplarından yukarıda okuduğunuz bu sözler atıldı.
Eylül 2009’da “100 günde %100 icraat” adı altında basın toplantısı düzenlenerek, değiştirilen tarih kitapları televizyon ekranlarına gösterilerek attıklarıyla, yaptıklarıyla övünüyorlardı.
Bu mu vefa?
Önce tarih kitaplarından çıkarılacak, sonra da “yaşatmak, gelecek nesillere aktarmak gerekir” denecek.
Kıbrıs Türkünün ilk bestekar ve müzisyeninin yeri neresidir? Tarihe mal olmuş kişiliğiyle, eserleriyle halkın gönlünde taht kurmuş sevgisini kazanmış bir kişinin yeri tarih kitabları değil midir?
Kıbrıs Türkü sadece politikacısıyla değil, sanatıyla sanatçısıyla kültürüyle var olmuştur. Sanatcı hak ettiği değeri, törenlerde söylenen birkaç sözün ötesinde tarihdeki gerçek yerine konulmasıyla bulur. Kültür, sanat hayatımız böyle gelişir.
Eserleri TRT dahil yurtdışında duyulan bir sanatcı tarih kitaplarından nasıl atılır? Daha nice değerler atıldı ki...