Yılın son günü yapılan transferler ve dün çıkan mahkeme kararından sonra erken seçim kaçınılmaz oldu.
Yaklaşık bir yıldır UBP kurultayı ile yatıp, UBP kurultayı ile kalkıyoruz. Önce aylar süren kurultay süreci, ardından da yine aylar süren mahkeme süreci ülkenin önünü tıkadı.
Devlet daireleri bir yıldır beklemededir. Hiçbir karar alınamıyor. Alınan kararlar da yargıdan dönüyor. LTB konusunda yaz aylarında alınan karar yargıdan dönmüştü. UBP kurultayında alınan karar dün yargıdan döndü.
Önceki gün sokak lambarının bundan böyle belediyelere değil Kıb-Tek’e ait olduğunu ve sokak aydınlatma paralarının da Kıb-Tek tarafından toplanacağını belirten bakanlar kurulu kararnamesi de belediyelerin başvurması halinde mahkemeden dönecektir. Çünkü sokak aydınlatması belediyelerin temel görevidir. Kıb-Tek’in temel görevi de elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı ve bu işler için harcanan paranın tahsilatıdır. Bir kamu kuruluşu olan Kıb-Tek’in sokak aydınlatma diye bir görevi yoktur.
Kısaca İrsen Küçük hükümeti “züccaziye dükkanına giren fil misali” kıra kıra gidiyor.
Dünkü mahkeme kararından önce yılın son günü operasyonu ile gerçekleştirilen transferlerin de yine UBP tüzüğüne aykırı olduğu ve mahkemeye gidilmesi halinde iptal edilebileceği iddiaları vardır.
UBP Lefkoşa ve Mağusa ilçe örgütlerinin bu transferleri onaylamadığı yönündeki kararları da kamuoyu ile paylaşılmıştır.
Bu transferler yasal mı, değil mi bu ayrı bir tartışma konusu. Ama etik olmadığı, çok yakın zamanda bu insanlar UBP’den ayrılırken neler söylendiği hala belleklerdedir.
Bunları söyleyenler, o günlerde Meclis çatısı altında düdük çalanlar, 2 yıl Meclis’i boykot ederek çalışmalara katılmayanlar şimdi nerede?
Bu olayı en basitinden siyasi ahlaksızlık olarak niteleyenler, bu nedenle yeri, göğü inletenler şimdi neden susuyorlar?
Nasıl oldu da dün hiç sıkılmadan ve inanarak bu lafları edenler bugün sessiz, sedasız oturuyorlar?
İktidar partisi 2010’da Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra kaybettiği çoğunluğu DP’den 3 transfer yaparak yeniden sağlamıştı. Şimdi de Kaşif grubunun “mızırlıklarını” ÖP ve DGP’yi kapatarak yine 3 transferle engellemeye çalışıyor.
Bu Meclis artık miyadını doldurdu. Temsil yeteneğini yitirdi. Bu saatten sonra bu meclisin halk yararına üretebileceği hiçbirşey kalmadı.
Nisan 2009 iradesi tamamen ortadan kalktı.
O nedenle yeniden halka gidilmelidir. Erken, hem de daha fazla zaman kaybetmeden seçim kaçınılmazdır.
***
UBP kurultayı ile ilgili mahkeme kararına rağmen İrsen Küçük’ün o koltukta oturmaya devam etmesi mahkeme kararına saygısızlıktır. Zaten başkanlık yetkilerini kullanmaması yönünde verilen ara emrinden sonra hiçbirşey olmamış gibi devam etmesi mahkemeye saygısızlıktı.
Şimdi mahkeme kurultayın 10 gün içinde yenilenmesi yönünde karar verdi. İrsen bey ise hala istinaf v.b. yollarla mahkeme kararını uygulatmama ve süreci uzatma gayretleri içindedir. Halbuki yapılması gereken gayet basittir.
1- Mahkeme kararına uyarak 13 Ocak 2012 Pazar gün kurultayın yeniden toplanarak 2 adaydan birini seçmesi ve seçilenin UBP genel başkanı olarak devam etmesi. Böyelece transferlerle sağlanan 30 milletvekili ile bir yıl daha “idare etmek”.
2- 10 gün dolmadan erken seçim kararı alarak, parti tüzüğünün ilgili maddesine dayanarak kurultayı ertelemek ve parti başkanı olarak değil ama başbakan olarak seçime girmek. Kazanırsa ne ala, ama kaybederse mahalleye marş marş.
Bu nedenle UBP kurmayları iyi hesap yapmalıdır. Bütün kararları yargıdan dönen ve yeni kararları da yargıdan dönecek olan UBP hükümeti artık inadı bırakarak erken seçim kararı almalıdır.
Meclis’te temsil edilen muhalefet partileri de verdikleri ve dün ivediliği reddedilen erken seçim için artık gereğini yapmalıdır.
Bunun için Meclis’ten çekilmek de dahil her yolu gündeme getirmelidir.
Unutmayın UBP herşeye rağmen bu transferleri erken seçimden kaçmak için yapmıştır.
Öyleyse muhalefet de Meclis’ten UBP’yi erken seçime zorlamak için çekilecektir.