Böyle kalsın!

Cenk Mutluyakalı

“Bu şekliyle asla kabul edilmez” deniyor ya...
Peki istenen ne?
“Kamu Reformu” taslağına dair itirazları anlamaya çalışıyorum.
İstenen neredeyse şimdiki!
Tıpkısı...
Böyle kalsın ve arada bağıralım, “Reform isteriz” diye.

*  *  *

“Kamu Reformu Yasa Tasarısı” dedikleri biz özel sektör garipleri için “uzay gemisi”ne benziyor.
Satır satır bakarken bir başka gezegene yolculuk yapıyormuş hissine kapılıyorum.
Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası Başkanı dostum Güven Bengihan’la laflarken de “topuna kadar”, “kademe ilerlemesi”, “barem için bilmem nesi” gibi tanımlardan yeni bir lügat yazıyorum.

*  *  *

Sendikaların nerelere itiraz ettiğini pek anlamıyorum.
Bilgiden çok tehdit var.

*  *  *

Sendika “güya” partizanlığa karşı ya!
“Kamuda verimliliği siyasiler engelliyor” diyorlar.
Ama gel gör ki, partiler dahi kendi istihdam ettikleri “geçiciler” için “yeterlilik sınavı” isterken…
Sendika buna karşı çıkıyor.
İyi de bu insanlar hiçbir sınava girmeden istihdam edilmiş.
Çoğu partizanca!
Şimdi de deniyor ki, “üç sene boyunca yeterlilik sınavlarını geçmesi koşuluyla...”
Hani “geçmemek” imkansız gibi.
Bir değil, iki değil, üç!
Birinde başarılı olsun ki devam edebilsin.
Sendika “kayıtsız şartsız iş güvencesi” istiyor.
Peki nerede bunun adaleti?
Yanlışı “meşrulaştırmak” değil de ne bu?

*  *  *

Hep “ne olmaz” söyleniyor.
“Ne istemeyiz?”
“Peki” diyorum, “Siz nasıl bir reform istiyorsunuz?”
Genelde “yuvarlak” sözcükler…
İş yine “mevcut taslak” üzerine geliyor, dayanıyor.
Elbette kimi hak verdiğim talepler de yok değil.
Örnek mi?

  • Kamunun içinde ‘ilgi alanına göre’ yükselme olabilsin.
  • Öğretmen kaymakam yapılmasın, Orman Dairesi’nden birisi tiyatro müdürü atanmasın.
  • “Emekliliğine son 3 yılı kalan birisi ‘üst kademe yönetimi’ne atanmasın!
  • Böylesi bir “atama” aslında “yöneticilik” değil ‘piyango’ anlamına geliyor.

Bu talepler “yazılı olarak iletildi” mi bundan da emin değilim.
Daha var elbette!
Köşemin boyunu aşar, öyleyse yarına da “kamu reformu”yla devam...