Doğuş Derya demiş ki, “Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman barış dili kullanmalı...”
-*-*-
Ne var bunda?
Demesin mi?
-*-*-
Doğuş Derya’ya can-ı gönülden katılıyorum...
Erhürman tabii ki barış dili kullanmalı...
-*-*-
Aman efendim de “aha parçalandılar” diyen mi istersiniz, “aha başladılar” diyen mi?
Hatta, “Tufan’ın böyle olacağını zaten biliyorduk” diyen de var!
-*-*-
Demokrasi, sizin alıştığınız ya da alıştırıldığınız gibi değildir!
Doğuş Derya, barış yanlısı bir vekilin – çözümden yana bir siyasetçinin söylemesi gerekeni söylemiştir!
-*-*-
Cumhurbaşkanı’nın, Derya’nın sözleriyle ilgili tavrı elbette kurumsal ve de kişisel tercihi olabilir ama bunu “aha kavgaya başladılar” diye yorumlamak, abesle iştigaldir!
-*-*-
Tartışma olmalıdır, olacaktır!
Doğuş Derya uyarmalıdır, uyaracaktır, işi budur, görevi budur...
-*-*-
Bu arada “aha kavgaya başladılar” diye yaygara koparanların bazı hedefleri vardır...
Birinci grup, inat ve ısrarla CTP’de sıkıntı ve sorun olmasını istemektedir...
Ki buradaki kıskançlık hali barizdir!
-*-*-
İkinci grup ise – mesela UBP’li veya milliyetçi camia; kendileri böyle bir demokratik tartışma kültüründen çok uzak oldukları için laf atma heveslisidir...
-*-*-
Ayrıca UBP’deki derin boğulmayı gizlemeye veya dikkatleri başka tarafa çekmeye çalışmaktadırlar...
-*-*-
Hazır adından söz etmişken, Doğuş Derya’nın Kıbrıslı Rumlarla ilgili sözlerine de bakalım...
Ne demiş Doğuş Derya?
“Bu ülkeyi yurt bilenlerin içinde Kıbrıslı Rumlar da vardır... Hatta Kıbrıs, Rumların esas yurdudur...”
-*-*-
Bir hata mı var bu sözlerde?
Bir yanlış mı var?
Ya okuduğunuzu, dinlediğinizi anlamıyorsunuz ya da dedemin dediğinden “tekmilden yerimo”sunuz!
-*-*-
Sonuç: Değişim için oy verildi... Yüzde 65’e yakın insan “böyle devam etmemeli” dedi...
-*-*-
Şu anda Doğuş Derya üzerinden yapılanlar sadece o büyük mağlubiyeti hazım sorunu ile alakalıdır...
Ve bilinmelidir ki değişim devam edecektir!
Bu açıktır!
-*-*-
Hazım sorunu çekenlere Ferdi Sabi Soyer’in sık sık dile getirdiği bir tavsiyesi vardır; soda içiniz!
-*-*-
Anlayacağınız bizim mahalle belli ki hazımsızlıktan ciddi derecede rahatsızdır!
“Milli yalanlarla baskıyı artıralım, bizim kir daha fazla açığa çıkmasın”lardadırlar!
-*-*-
Soda tek başına yeterli mi Sevgili Ferdi abi?
Bilemem; periskan daha etkili olmaz mı?
Periskan da içiniz!
Linobambagi siyaseti!
Siyaset bu mudur?
Bilemedim!
-*-*-
Mesela üç – bilemediniz beş yıl önce PKK’ye ve Apo’ya ana – avrat girişenler; şu anda resmen sevişiyor!
Doğru mu?
Doğrudur!
Sevişiyorlar!
-*-*-
“Tutarlı siyaset” adına doğru olmayabilir.
Milliyetçilik gözüyle “ihanet” de olabilir ama Türkiye’de Kürt sorununun çözümü adına destekçisiyim, alkışlarım...
-*-*-
“Doğru yönde bir değişim” de diyebiliriz...
-*-*-
Ya da “Dün dündür bugün bugündür”ün ta kendisi!
-*-*-
Türkiye’de en milliyetçi partide çok ciddi bir değişim söz konusudur...
Bence olsun da nasıl olursa olsun ama bazı başka milliyetçi Türkler kızgındır!
-*-*-
Tabii ki çelişkiler de var!
Mesela şu anda en milliyetçi Türk siyasi partisinin savunduğıunu geçmişte savunanlardan biri olan Selahattin Demirtaş hala hapistir; unutmamak da lazım!
-*-*-
Haaa bir de “milliyetçi” olmak yanında “çok zengin” olmak da “cahil” kesim için “çelişkili pozisyon sebebi”dir!
-*-*-
Örneğin işlerine geldiği zaman, O’nun bunun soyu – sopu ile uğraşırlar; mesela Doğuş Derya’ya görüşleri için “Rumcu” derler; kendilerinden birinin annesi ya da babası Rum olduğunda ise hiç “sıkıntı” olmaz!
İyi Rum!
-*-*-
Oysa doğru olan, kucaklayıcı olmak, ırkçı davranmamaktır...
-*-*-
Irkçılığın ve dışlayıcılığın sebebi “aşırı milliyetçilik”tir!
Ama nereye kadar?
Ücreti var o meselenin...
-*-*-
Çok basit bir örnek vereyim sizlere...
O’na buna “Rumcu” diyen güruh içerisinde, mesela Türkiye’nin en zengin kişisi – bizim de elektrik satıcımız olan efendiye, herhangi birinin “gık” dediğini işittiniz mi?
-*-*-
Haaa bu meseleden gık diyen zaten ahlaksızdır, çirkindir, faşisttir ama sen önüne gelene Rum – Rumcu diye “çok çirkin bir ırkçılıkla” saldıracaksın; ama bahse konu kişi çok zengin biriyse, sesini çıkarmayacaksın!
-*-*-
Bu bahse konu kişinin annesi Rum!
Ne güzel bir şey!
Babası aşık olmuş zamanında evlenmişler...
Ne var bunda?
Aşkın milleti yok ki!
-*-*-
Aklın da milleti yoktur!
Akılsızlığın milliyetçiliği vardır!
Bilmem anlatabildim mi?
-*-*-
Sevgili meslek büyüğümüz Artun Çağa hep der, “zenginsen zekisin”, “zenginsen sağlıklısın” diye!
Zenginsen milliyetçisin de!
-*-*-
Aklıma takıldı; sorayım: Bana da bir gün piyangodan falan çok ciddi büyüklükte para çıkarsa, bazı ağır faşoların dediği gibi Linobambagi’likten kurtulur muyum?
Yoksa doğru olan, bir insanın ne olduğu, kim olduğu, kökeni, milliyeti ile uğraşmak değil; yaşadığı ülkeye ne kadar insanlık ve emek kazandırdığıyla ilgilenmek midir?
-*-*-
Bu arada belirtmek lazım; “ne mutlu Kıbrıslı Bafidi hem de Dilliro ve ayrıca Linobambagiyim diyene!”
Size ne!
-*-*-
Kimsenin hakkını yemedim, çalmadım, çırpmadım, kendimi bildim bileli çalışıyorum, vatana kuruş borcum yok hatta eski cumhurbaşkanımızdan hala 450 Sterlin alacaklıyım...
Yani!
Daha ne istiyorsunuz?
-*-*-
Gün 24 saat, sene 365 gün biat mı?
Ediyoruz zaten!
Silahlanıp dağa çıkacak halimiz yok ki!
Tahsin Ertuğruloğlu muyum?
Kıbrıs sorunu çözülürse o çıkacaktı; bakan yaptılar, çıkamadı!
Milliyetçilik işte!
N’apsıııın?
N’apsınnnar?
İyi ki varsın Doğuş Derya...