Bizim gücümüz ne!?

Tayfun Çağra

 

Yıllardır ‘golifa’ gibi dağıtılan vatandaşlıklardan şikâyet etmeyen yoktu…
Şimdi hükümet oturdu ve bir yasa tasarısı hazırladı.
Daha doğrusu uzun süredir bu çalışma sürüyordu ama son hali ortaya çıktı.

***

UBP Başkanı Hüseyin Özgürgün, ortaya çıkan tasarıya ‘hayır’ oyu vereceklerini açıklarken ilginçtir ki Bakanlar Kurulu tarafından hazırlanan tasarıya küçük ortak DP’den de itiraz geldi. Ortaya çıkan yasa tasarısına hükümet ortağı DP’den de UBP’den de ortak itiraz, vatandaşlık hakkının 5 yıldan 15 yıla çıkarılmasına geldi.
Bir ilginçlik de bu 15 yıla CTP Genel Sekreteri Kutlay Erk’in de “insan hakları açısından bayağı aykırı” açıklaması yapması…

***

Şimdi bu itiraz noktasına baktığımızda ben hemen şunu söyleyebilirim;
İnsan haklarını bu ülkede yaşayanlar için de düşünmek gerekir, hem de birincil olarak… Bu düşüncemi yeri geldiğinde daha önce de yazdım… Bir devlet eğer devletse, eğer ortada bir otorite varsa önce kendi ülke vatandaşının ekonomik, sosyal, kültürel haklarını garanti altına alır. İnsan haklarını önce kendi vatandaşı için uygulanır hale getirir, bu haklara zarar verecek başka gelişmeleri de önlemeye çalışır.

***

Bu topraklarda yaşayan insanların eğitim ve sağlıkla ilgili aldıkları hizmetler sınırlı veya hiç yokken başka bir yerden gelen insanın “eğitim ve sağlık hakkı var” denmesi ‘insan hakları’ kavramı içinde değerlendirilemez. Çünkü başkasının insan hakkı derken, buradakinin insan hakkı ihlal ediliyor demektir.
Bu düşünce başta belki ‘ırkçı’ bile görünebilir ama doğanın dengesi gibi, ülkeler de kendi dengelerini sağlayamazsa karmaşa alır başını gider.

***

Ekonomik güç, demokratik haklar ve sosyal devlet açısından en yukarılarda sayılan ülkelerin bile dıştan akımlara karşı aldıkları önlemler ortadayken, yurttaşlık yasalarında bazen çok katı kriterler aranırken, bizim gibi ülkelerin neredeyse her gelene kapılarını açması gibi bir uygulama son yıllara kadar devam etti.
O güçlü devletlerin nüfusları ve ekonomik güçleri dikkate alındığında yurttaşlık başvurusu yapanların sayısı ve getireceği yük çok da önemli olmamasına rağmen, bu ülkenin nüfusunu alt-üst edecek başvuru sayısına olumlu yanıt vermek bir ülke yönetmekle bağdaşmaz.

*** 

Artık bu duruma sağlam kriterler konması, otoritenin kendi ülkesinin insanlarını koruyacak bazı önlemler alması şarttı. Bu tasarı da bu anlamda olumludur diye düşünüyorum.
Hümanist görünmek uğruna veya popülist yaklaşımı seçerek ‘insan haklarına’ sarılmanın, günü kurtarmak adına geleceği yok etmenin hesabını aklımız başımıza geldiğinde kimse veremez çünkü iş işten de geçmiş olur.