BİZİM 80’lerrr (3).

Eralp Adanır

‘80’ler dediğimiz dönemde elbette o yıllar içerisinde gençliğini yaşayanların ortak birçok yaşanmışlıkları vardır. Modadan müziğe, dizilerden filmlere kadar uzanan bu “benzerlik” sarmalında, bölgesel kendine özgü ağırlıkta olan ‘80’lerin akımına yakalanmış az buçuk farklılıklar da olabilmekteydi. Şöyle k; ben elbette o yılları yaşadığım Girne’deki ‘80’lerin yansımasını yazımın merkezine koyarken, Güzelyurt veya Mağusa’da ya da Lefkoşa’da, buna çokça benzeyen yaşanmışlıklar var iken, küçük farkılıklar da olabilmekteydi. Meselâ diskotekler ki bu alanda Girne ve bölgesi müthişti, bölgesel farklılıklardan biri olarak anılabilir. Ama o konuya ileride geleceğiz.

 

VİDEO KASET KİRALAMAK

Hani bir söz vardır; “silah icat oldu mertlik bozuldu” diye. Hah tam da o yaşanmıştır ‘80’li yıllarda. Hayatımıza Video kasetler ve oynatıcıları girdi bir anda. ‘80’li yıllar, televizyonun yeni renklendiği bir dönem olmakla birlikte, sinemaların kapanmasına yol açan bu virütik akıma, “Video Kaset Çağı” da diyebiliriz rahatlıkla (Hahaha).

Hatırladığım kadarıyla önceleri BETAMAX formatlı, boyutu daha küçük video kasetler ve oynatıcıları piyasaya sürüldü.

Betamax ile VHS arasındaki fark neydi ve VHS niye hayatımızın merkezine oturdu du diye bu konuyu bir araştırayım dedim.

Betamax formatlı video kasetler daha kaliteli ve daha pahalıydı. Çünkü Hi-Fi kalitede bir ses verebimekteydi. VHS ise ucuz ve düşük kalitedeydi.

Betamax büyük şirketlerin desteklediği formatken, VHS ise JVC gibi o yılların küçük bir şirketin teknolojisidir. Tabii ki ucuz olmasının, piyasaya girmesindeki en önemli nedenlerinden biri olsa da, VHS’nin yükselişi sadece buna bağlı değildi.

Yaptığım araştırmada edindiğim bilgiye göre Betamax ve VHS bant formatları arasındaki savaşta Betamax’ın geliştiricisi Sony, porno filmlerin bu formatta dağıtılmasına izin vermeyince savaşı kaybettiği ve VHS, pazarın tamamını ele geçirdiği öne sürülüyor. Ama gerçek tam da bu değildi yine de.

Bu rakip sistemler piyasaya ilk çıktıklarında hangisinin kaseti ortalama bir sinema filmini sığdıracak kadar uzunsa o kazandı. Yani Betamax ilk çıktığında Sony sadece 1 saatlik video kasetler üretiyordu, VHS ise piyasaya 2 saatlik kasetlerle girmişti. Büyük bir avantaj. Süreler sonradan Beta'da 3,5 ve VHS'te de 4 saate kadar çıkacaktı ama yeni açılan video kiralama mağazalarının tamamen VHS üzerinden çalışmasıyla, tüketici de VHS oynatıcılarını tercih etti böylece.

Betamax'ın aslında büyük bir görüntü kalitesi farkı vardı. O zamanlar Tv'ler 625 satırdı (ya da 625p –piksel-). Betamax yüksek kalite modunda bunun hepsini kullanırdı, düşük kalitede ise yarısını. VHS görüntüsüyse yüksek modda 240p'ydi sadece. Neredeyse Betamax’ın üçte bir kalitede.

Bu kadar teknik bilgi yeter sanırım.

Evet ne demiştik; video kaset kiralamanın en revaçta olduğu dönemin yaşandığı bir zaman dilimiydi. Hatta sinema salonları da bu dönemin ardından birer birer kapanmaya başladılar.

Örneğin Girne’nin Barış Sineması da kapılarını bu nedenden dolayı kapatanlar arasındaydı.

Öyle bir salgın başlamıştı ki bu konuda, neredeyse herkes sabahlara kadar film seyretmekten gözleri kanlı fal taşı gibi dışarı fırlamış, birer zombiye dönüşmüş halleriyle sabahları günaydn diyorlardı (Hahaha).

O dönemlerde, videosu olanın evinde toplanılır cümbür cemaat filimler, konser videoları izlenirdi. Aklıma Girne limanındaki Do Limani Bar geldi. Kışın o soğuk günlerinde bar’a gidip içkimizi alıp Deep Purple, Rainbow, Pink Floyd gibi konser kasetlerini izlediğimiz çok olmuştu. Buradan bar sahiplerinden Salih dostuma da selâm olsun.

Girne’nin en önemli iki video kiralayıcısı vardı aklımda kaldığınca: İLKAY VİDEO ve ÖNGÜL VİDEO.

Bu yerlerde özellikle aklımda kalan İlkay Video’da sadece kaset kiralanmıyordu, olmayana Video cihazı da kiralanıyordu.

Meraklı olanlar ve eli teknik işlere yatkın olanlar ise, VHS kaset şeritlerinin sıkışması ya da video oynatıcısının kristal kafasının kirlenmesi sebebiyle görüntü bozukluğunu gidermek için, bu servisi de kendi kendimize yaptığımızı belirtelim (Hahaha).

Bu arada biraz müstehcen olsa da (!), o dönemin video kasetlerinde yaşanılan bir başka “akım” ise, Miki Maus filimleriydi (Hahaha).

Çocukluğumuzun güzelim ve masum bir Disney karakteri olan Miki Maus’un adı, bu dönemde tamamen tarzının dışında bir “film türünü” anlatmak için kullanılmaya başlanmıştı. E bilen bilir...

Nasıl bir terminoloji değil mi? Üretken zekâ işte (Hahaha).

 

BRT-TV’DE VHS DEVRİ

Neredeyse gençliğimden orta yaş dönemime geçtiğim bu zaman dilimi içerisinde “ikinci evim” dediğim Bayrak Televizyonu’nda, VHS yayın devrinin en yakın tanıklarından biri oldum. Hem de uzun yıllar.

1986 yılından itibaren Stüdyo Gençlik müzik programıyla başlayan yolculuğumda Müzik Tüneli, Müzik Postası, Monitör gibi Tv programlarımla devam ederken, klip konusunda en büyük kaynağımız (sanırım) ITV’nin Top Of The Pops programıydı.

Huzur içinde uyusun benim, Mete’nin ve ailemin yakın dostlarından olan spor öğretmeni ve aynı zamanda zaman zaman BRT-TV’de de program yapıp Kıbrıs’ı yurt edinen Jeff Burton, İngiltere’ye gittiğinde bize ITV’de kaydettiği bu ve nice programları yayınlamamız için gönderiyordu. Elbette VHS olarak. İşte benim müzik programlarımın malzemesi de büyük oranda Top Of The Pops’tan alınmaydı.

İyi sıhatte olsun sevgili Tülin Ural ablacığım BRT TV’deki programların sorumlusu olarak, yayında yer alacak malzemenin VHS sorumlusuydu neredeyese (hahaha) çünkü malzemelerimiz VHS ve yayın olarak VHS yayın da yapılıyordu.

İnanılmaz bir dönemdi. Düşünün ki VHS’nin kalitesizliği konusuna teknik olarak bir açıklama getirmiştim az önce. İşte o kalitede yayın yapmak durumundaydık. Çünkü imkan buydu o yıllarda. Tabii VHS’nin de gün içerisinde evrilip S-VHS’ye dönüştüğü ve daha kaliteli bir hâl aldığını da hatırlatmak gerek. Benim ilk video klip yönetmenliğimde çekimleri S-VHS kameramla yapmaktaydım bu arada (hahaha).

Ve Tülin ablacığım Dizilerden, Çizgi filimlere, konserlerden yabancı filmlere kadar o VHS kaset kolileri içerisinde neredeyse kaybolurdu.

Dizi demişken, bazı dizileri de hatırlayıp bir not düşelim buraya: Köle İsaura, Baretta, Çarli’nin Melekleri, Aşk Gemisi, Dallas, Miami Vice... uzar da gider. Bu da ayrı bir yazı konusu, elbette çizgi filmler ve TRT yapımı dizilerle birlikte.

Diyeceğim o ki, şu “VHS  Çağı” da bambaşka bir çağdı vesselâm (hahaha).