Biz evrodoyuk?

Serhat İncirli

Dördü hafta sonlarından, beşi hafta içinden, toplamda 9 günlük tatilim başladı...

-*-*-

Daha önce de yazdığımı hatırlarım; bizim meslekte “tatil” pek yok!

Bir yere gitseniz de yazmaya devam ediyorsunuz!

-*-*-

Sabah programı yapmıyoruz ama vücut öyle bir alışmış ki erken kalkmaya, 5.20’ye kurulu alarm çalmadan uyanıyorum ve ilk iş alarmı kapatıyorum...

-*-*-

Tek bir fark var; tatil günlerinde her sabah tıraş olmuyorum!

-*-*-

Haaa bu arada “tatil” derken, öyle bir kanımıza işlemiş ki mesela “Kıbrıs çözümsüzlüğü”; her gittiğimiz yerde, her tatilde, bu çözümsüzlüğü çözümle buluşturmak adına da bir yığın güzel dostla kafa patlatmayı ihmal etmiyoruz!

-*-*-

Ama dediğim gibi – çalışmak zorunda kalsak da “mod” tatil modu!

-*-*-

Ve tatil nasıl başladı?

Efendim tatil Gönyeli’de başladı; enfes etkinliklerle devam eden festivalin güzel görüntüleri ile...

-*-*-

Her günümden eksik etmemeye çalıştığım “yaşıma uygun” sporumla...

-*-*-

Ve gelsin “58 yaşına 3 gün kalan Serhat’tan bir tavsiye”: Lütfen spor yapın!

Çok iyi gelecek!

-*-*-

Velesbit sürün, yürüyün, koşabiliyorsanız koşun, para ayırabiliyorsanız ki çok da ayırmanıza gerek yok spor salonuna gidin falan...

-*-*-

Şu anda bir çeşit desteban gibi görev yapıyorum!

Artık desteban da kalmadı!

“Kır bekçisi” canım!

-*-*-

Gönyeli ovaları kurudu!

Çok çalışkan bir aile var, bamyadır, darıdır, patatestir, her gün yürüyüş güzergahımda onları çalışırken, üretirken ve de mutlu görmek beni acayip pozitif yapıyor mesela!

-*-*-

Neyse!

Tatilin ilk akşamına iki basketbol – yarım da futbol maçı sığdırdım!

Basketbol maçları televizyonda...

-*-*-

Almanya, Finlandiya’yı çok rahat yendi...

İlk yarı finaldi bu...

-*-*-

İkinci yarı finalde Türkiye – Yunanistan var...

İkisi arasında da Lefkoşa Atatürk Stadı’nda “Lefke – MTG” Süper Kupa Futbol finali...

-*-*-

Atatürk Stadı’nın yanı başında tenis kortları dop dolu!

Bravo!

Çok kalabalık!

-*-*-

Stadın araç park yeri “sıfır puan!”...

Her halde seçim çalışmalarından fırsat bulursa Ekselansları Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar gelecek diye stadın girişinde büyükçe bir alanı ayırmışlar, bantlamışlar falan!

-*-*-

Hatırı sayılır miktarda polis var!

-*-*-

Daha önce Avrupa Basketbol Finalleri Grup aşamasında ev sahibi dört ülkeden biri Kıbrıs’tı!

Güney parçası tabii ki!

Çok istediğim halde hiç bir maça gidemedim – uymadı ama sevgili basketbol – spor aşığımız Orhun Mevlit, hiç bir maçı kaçırmadı...

Organizasyonun kalitesini “anlat anlat” bitiremiyor...

-*-*-

Neyse, geçen sezonun kupa şampiyonu Lefke – lig şampiyonu MTG maçına gittim...

-*-*-

Lefke “başkan” bulamamış, eski başkanı zorlamışlar, yeniden başkan olmuş ve üç hafta kadar önce sezonu açabilmiş...

-*-*-

MTG, alt yapısıyla maça geldi...

Elbette amatör müyüz profesyonel miyiz yarı profesyonel miyiz tartışılabilir ama bu kulübe yatırım yapan elleri öpüyorum...

Nazar etme ne olur; çalış senin de olur!

-*-*-

Ama efendim işte sadece dört kulüpte para var, çok uçuk – çok büyük paralar dönüyor falan ama diğer kulüpler çok geride...

Geçiniz!

-*-*-

Sistemimiz çökük!

Saha çökük!

Gereğinden çok fazla kullanılmış bir zeminden söz ediyor “anlayanlar”...

Oto park darmadağın!

Etraf kirli!

Bir tek yeni elektrikli skor board!

-*-*-

Ve daha maç başlamadan; Futbol Federasyonu ile Spor Yazarları Derneği arasındaki “kavga”nın ahali önüne yansıması!

-*-*-

Çok gereksiz, çok lüzumsuz, çok yanlış bir kavga!

Çözmek çok kolay!

Lütfen!

-*-*-

Maçta kalabalık güzel...

İlk devre!

Eleştirmek için değil, bir saptama olarak yazacağım; “üç pas kaç kez yapıldı?”...

Tam sayamadım ama sanırım beş kez!

Esneme sayım 300!

Eskiler derdi ki; “bam – güm!”...

-*-*-

İki takımda da “kalitesiz” oyuncu yok!

Daha kaliteli olanlar gözle görülebiliyor!

-*-*-

İlk devre 1- 0!

MTG önde...

Sonra telefonla öğreniyorum ki maç 3-1 bitiyor!

Ve galiba Ersin Tatar gelememiş!

E kolay mı?

Yüzde 35’i bulsun, dibelik rezil olmasın diye ev ev kapı kapı dolaşıyor garibim!

Üzülüyorum da!

-*-*-

Ve efendim evdeyim!

21.00 Türkiye – Yunanistan...

Voleybol’un kadınlarından sonra, Basketbolun erkekleriyle de büyük heyecan ve keyif yaşadığımı belirtmek istiyorum...

Olmaz ama oldu diyelim; oğlumun adını Alperen koyarım yani!

Sadece O da değil; bir düzine oğlum olsa, bu takımın tek tek isimlerini koyardım!

Hatta Ergin Ataman!

Helal!

-*-*-

MTG – Lefke maçının devre arasında, 12 yaş altı çocuklarımızın takımlarını sahaya çıkarmışlardı!

Yine helal!

Gönyeli alt yapısını yakından izler gibiyim...

Bu çocuklar için canını yiyen yöneticiler ve belediye başkanı var...

Helal helal helal!

-*-*-

Ama nereye kadar?

Bir haber var sitelerde...

“... Dünya Atletizm Şampiyonası'nın yirmincisi 13-21 Eylül 2025 tarihleri arasında Japonya'nın başkenti Tokyo'da, Japonya Ulusal Stadyumu'nda düzenlenecek...”

-*-*-

Türkiye de katılıyor!

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de kendi bayrağı ile yarışacak atletleri var!

-*-*-

Türkiye’nin kadrosunda “Buse”...

Buse Savaşkan...

-*-*-

Elbette gururumuz!

Elbette “al bir madalya, uçur bizi” beklentisi...

-*-*-

Peki, “biz” nereye?

Bunca gencimiz, bunca çocuğumuz ne olacak?

Hiç mi “milli” olmayacağız!

-*-*-

Yani bu yazıya da bunu karıştırmak istemiyorum ama özellikle Kıbrıslı Türk erkek sporcular veya tümü için “milli olmak” sadece “ilk cinsel deneyimi tatmak” olarak mı kalacak hep?

-*-*-

Ve bu yazıya bunu karıştırmayı hiç – hem de hiç arzu etmezdim ama gayet açıktır ki özellikle son beş yıldaki ağır yenilgiler ve hiçlikle dop dolu “hamasetle” olmadı!

Olmayacak!

Bu ülkeye, bir “TUFAN” şart!

-*-*-

Sevgili kardeşim, bu ülkenin güzel insanı Halil Karapaşaoğlu “Gıbrızlıca”nın yıldızı...

Sevgili Hasan Sertoğlu, Futbolumuzun başkanı...

Sertoğlu, biz zamanlar efsane bir soru sormuştu...

Uluslararası temasımızın çözümsüzlük nedeniyle “var olmaması”, Hasan başkanı çok kızdırıyordu...

Hasan Sertoğlu’nun sorusu, Halil’in bize her hafta yazılarında yaşattığı “Gıbrızlıca” bir soruydu:

Biz evrodoyuk?

-*-*-

Evrodo kalmamak için Spor Yazarları Derneği ile Federasyon arasında dostluk yeniden tesis edilmelidir...

Ve dediğim gibi, saçma sapan hamaset siyaseti terk edilmelidir...

Ve 19 Ekim’de “TUFAN”...

Sonrası mı?

Bir umut!

Umutsuz olmaktan çok daha iyidir


Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği Yönetimi ile Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu Yönetimi arasındaki kavganın sonlandırılması kaçınılmazdır... Bu fotoğrafı, Cuma akşamı MTG’nin 3-1 kazandığı Lefke (Süper Kupa Final) maçı öncesi, Dernek Yönetimi saha kenarında protesto eylemi yaparken, tribünden çektim... Yazıktır günahtır Hasan başkan... Yazıktır günahtır Necati Özsoy başkan... Zor değil; bitirin bu kavgayı...