"BİZ DA ÇÖZÜM İSTERİK AMMAAA..." AMMAA NE?

Mehmet Çağlar

Bugün bizler insanlık idealimizi ne ile gerçekleştirmeye çabalıyoruz?

Siyasetle...

Lâkin bir fikir "fikir" ise bu zamanla anlaşılır...

40 yılın sonunda geldiğimiz noktada KKTC dediğimiz coğrafya, maalesef ki artık ne dünyalı ne de yereldir!

Hatta rakamlarla da ifade edilemiyor...

Hadi ifade etmeye çalışın bakalım! 

Bütün ekonomik tanımlar, kavramlar ve hesaplar anında en başından çöküyor, kuramlara uymuyor...

***

Peki! 

Alternatif bir sistem ya da bir paradigmayı kim, nasıl, hangi koşullar ve üretim ilişkileriyle ortaya koyacak?

Gerek yok!

Alışmışlar "yukarıdan" birileri hep bizleri "yönetsin"...

Bizler sadece gelene/gidene uyum sağlayalım...

Zaten uyum sağlamakta üstlerine yok!

Onlar sadece rant dağıtacak...

***

Parlamenter demokrasi, aslında yasalar ile temellenen insan eylemleri için bir toplum rejimi...

Zamanla insanlar, bu üretilen fikirler ve yasalarla daha iyiye gidebilmeli... 

Medeniyet seviyeleri yükselmeli, bu da toplumu "ilerletmelidir"...

Ama bizimkisi, "Ankara'da ne varsa sende de aynısı olacak" düzenine uyum sağlamak için tasarlanmış, bir Kıbrıs Türk Jeopolitiği...

Saatler bile aynılaştırılıyor...

Şu anda sorunları çözecek beklentisi ile kullanılan bu mantığın,

Sorunlarımızı çözmek bir yana, her geçen gün yeni sorunlar ve kaos doğurduğu apaçık...

***

Aslında "statüko" dediğimiz şey de budur: 

Bizim şu anda ülkemizde karşı karşıya kaldığımız sorunlardan kurtulmak için ürettiğimiz mantıktır statüko...

Tepeden "babacılık", "yukarıdan birileri" sistemine bağlı kalırsanız, asla yeni düşünceler üretemezsiniz...

***

"Babacılık" severlerin tertemiz bir sayfa açmaya niyetleri de yok!

Adaletsizlik, onlara daha bir uygun...

Aslında hedefleri, çözümsüzlük...

Tepeden "babacılık" oynarken, barıştan ve federal çözümden yana olurlar mı hiç?!

Müzakereler ve mübadelelerdeki tercihleri apaçık ortada:

"Biz de çözüm isterik ammaaa...." Ammaaa ne?

"Bir çakıl taşı bile vermeyiz", 

"kanla aldığımızı masada iade etmeyiz"...!

***

40 yılı aşkın bir süredir bu ülkenin demokrasisinin altını üstüne getirdiğiniz yetmedi...!

"Kan döktük vermeyiz" ile Kıbrıs Türk Halkının öngörülü geleceğinin yıkım aracı olmakta ısrarcı olun...!

Çünkü maksat konsensus inşa etmek değil ki!

Aslında konsensus kırmak...!