BİRLEŞİK KIBRIS İÇİN YARI-BAŞKANLIK ÖNERİSİ

Sami Özuslu

Kıbrıs’ta kurulacak ‘federal ortaklık’ için bugüne kadar pek dillendirilmeyen bir önerinin ayrıntılarını dinleme fırsatımız oldu. Tam 10 yıl önce kurulan Kıbrıs Akademik Diyalog (CAD) adlı sivil inisiyatif, ‘Başkanlık’ ya da ‘Parlamenter’ sistem yerine daha işlevsel olabileceği için ‘Yarı Başkanlık Sistemi’ni gündeme taşıdı.
‘Gündeme taşıdı’ sözü biraz izaha muhtaç.
Toplumsal tartışma gündemimiz için yeni bir öneri bu ama liderler için öyle değilmiş.
Meğer CAD aktivistleri bu önerilerini hem Akıncı’ya hem de Anastasiadis’e epey bir süre önce yazılı olarak sunmuşlar.
Anladığım o ki, her iki Başkanlık Sarayı bu konuda Akademik Diyalog ekibine geri dönüş yapmış değil.
Oysa akademisyenlerin aktif olduğu gruba göre Yarı Başkanlık Sistemi hem Kıbrıs’ın gerçeklerine daha uygun bir model ama hem de Avrupa pratiğiyle daha uyumlu…

*  *  *

Kuşkusuz Crans Montana sonrası uzun bir sessizliğe bürünmüş, birbiriyle görüşme yapamamış liderler Kıbrıs sorununda ciddi bir umutsuzluk yarattılar. Berlin’de geçen yılın son aylarında yapılan ve BM Genel Sekreteri Guterres’in ev sahipliği yaptığı toplantı ile ‘belki’ yeni bir süreç başlayacak ama gerçek şu ki, Kıbrıs sorununda detaylara ya da sistem tartışmasına girilecek bir siyasal ve psikolojik zemin yok şu anda…
Kıbrıs sorunu –biraz da Akdeniz gazı ve bölgesel gelişmeler nedeniyle- iki toplumun inisiyatifinden daha da uzaklaşmış görüntüsü verdiğinden, adanın her iki yakasında da ‘çözüm umutları’ canlı değil.
Yeniden canlanır mı peki?
Elbette ve bu zaten kaçınılmaz.
Hele de gittikçe sıkışan, bunalan Kıbrıslı Türkler bakımında çözümden başka gidilebilecek bir yol yok.

*  *  *

Hal böyle ama akademisyenler elbette günlük, sosyal psikolojik yaklaşımlarla değil, bilimsel ve deneysel çalışmalarla Kıbrıs müzakere sürecine katkılarını sürdürüyorlar.
Avustralya Yüksek Komiseri Samuel Beever’in ev sahipliğinde bir grup Türk ve Rum gazetecinin katıldığı yemekte Kıbrıs Akademik Diyalog Nikos Peristianis ve Yücel Vural’dan CAD’in çalışmalarıyla ilgili detayları dinledik önceki gece... Kıbrıs Akademik Diyalog ekibi bugüne dek birçok panel, seminer, konferans, work shop gibi etkinliğe imza attı, bazıları toplumlarla da paylaşılan araştırma raporları yayımladı.
Tümü ‘federal çözüm’ odaklı bu çalışmalar arasında ‘ezber bozan’ kimi önermeler de var.
Mesela Yarı Başkanlık Modeli bugüne dek üzerinde pek durulan bir görüş değildi. Kıbrıs Cumhuriyeti’nde yönetim şekli Başkanlık Sistemi’ydi. 1963’te iki toplumlu kimliğini yitirmesine rağmen sistem devam ettirildi. Dolayısıyla Kıbrıs Rum Toplumu Başkanlık modeline alıştı. Kıbrıs Türk Toplumu ise gerek KTFD, gerekse KKTC dönemlerinde Parlamenter Sistemi tercih etti. Her iki dönemde de hem Devlet Başkanı, hem de Başbakan vardı.
Hatta bu nedenle zaman zaman bizdeki modelin ‘Yarı Başkanlık’ olduğu görüşleri de dillendirildi. Şimdi Cumhurbaşkanlığı seçiminde de Cumhurbaşkanı’nın aslında yürütmeye dönük yetkilerinin az olmadığı ve bunların kullanılabileceği de söyleniyor.

*  *  *

Peki ama ‘Birleşik Kıbrıs’ta nasıl faydaları olabilir Yarı Başkanlık modelinin? Neden Parlamenter Sistem veya Başkanlık modeli değil de Yarı Başkanlık?
Peristianis ve Vural bu konuda geçen yıl sevgili Ödül Aşık Ülker’e verdikleri ve Yenidüzen’de yayımlanan röportajda da vurgulamışlardı.
CAD aktivisti iki akademisyen Yarı Başkanlık Sistemi’nde ‘büyüğün diktası’ ya da ‘küçüğün ayrılıkçılığı’ daha kolay önlenebileceğine inanıyor. 
1963’te ‘veto’ meselesi nedeniyle yaşanan ve kopuşla sonuçlanan süreç belli ki bu modelin önerilmesinde önemli rol oynuyor.
Yarı Başkanlık’ta Başkan’ın güçlü yetkileri yerine, iki toplumun siyasi çizgileri uyuşan partilerinden ve parlamentodan çıkacak hükümet ile Başbakan’ın da güç ve yetki paylaşımında rol almasıyla önemli bir denge sağlanacağı varsayılıyor.
Bu modelde ‘federal yürütme erki’ Başkan ve Başkan Yardımcısı ile Başbakan ve Bakanlar Kurulu arasında paylaşılacak. Başkan ve Yardımcısı sembolik yetkilerin yanı sıra dış politika ve ulusal güvenlik konularında yetkili olacak. 
Merkezi federal hükümetin yanı sıra oluşturucu yani kanatlardaki Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum devletlerinin de ayrı hükümetleri olacak.
Her iki toplumun da kaygılarını giderebilecek, şimdilik akademik düzeyde kalsa ve yaklaşık bir yıl önce iletildiği liderlerden pek yüz görmese de, Yarı Başkanlık, üzerinde kafa yormaya değer bir öneri…
Hele bir ‘müzakere masası’nın ucu görünse!..