Biraz 2012, Biraz 2013…

Sizlere yazacağım bugünkü yazım yeni yılın ilk yazısı olacak… Samimi ve içten bir yazı olsun istedim. Genel olarak bıraktığım yıla baktığım zaman fani dünyayla biraz olsun haşır ve neşirliği bıraktığımı düşünürken sanırım yine asosyal bir insan

 

 

Sizlere yazacağım bugünkü yazım yeni yılın ilk yazısı olacak…

Samimi ve içten bir yazı olsun istedim.

 

Genel olarak bıraktığım yıla baktığım zaman fani dünyayla biraz olsun haşır ve neşirliği bıraktığımı düşünürken sanırım yine asosyal bir insan olarak sınıfta kalmışımJ

 

Maalesef zaman yok diye yakınırken, büyük şehirlerde yaşayan birçok insanın düştüğü tuzağa düştüm. Kendimi fazlaca çalışmaya kaptırarak iş dışında hiçbir şeye zamanım yok diye yakındığım durumdan mecburen doktor için zaman yaratmak zorunda kalışıma acı bir şekilde gülümsüyorum.

Geçen sene neredeyse her hasta oluşumda serum ve iğne yiyerek ayağa kalktım.

Bunlar bana hep tecrübe oldu…

Bu yıla başlarken pek hevesli olmamama rağmen sağlıklı beslenme ve spor ile dolu bir yaşam kalitesine geçtim. Bu benim için zor olsa da sanırım bunun dışında pek şansım yok.

 

Okuduğum kitaplar ve yazdığım yazılarla kimi zaman hem insanların sorunlarına bir nefes oldum kimi zaman ise bana yansıtmasalar bile eleştirdiklerini düşünüyorumJ

 

Dünyanın en uzak köşelerinden, yakın coğrafyalardan ve yurdumdan okuyucularımın bana yolladıkları mailler beni çok mutlu etmiştir.

 

Dört tarafı denizle çevrili bir adada olduğumuzu düşündüğümüzde yazdıklarımın insanlara ulaşması, onların duygularına dokunmanın bana verdiği mutluluk yazılarımda kullandığım kelimelerle anlatılmıyor.

Sizlere teşekkür ederim.

 

İnsanlar dünyanın giderek daha fazla sevgisiz olduğunu ve yalnızlaştığını söylüyor.

Buna katılıyorum diye yazarken yine de acaba buna kendimizin mi sebep olduğunu düşünmeden edemedimJ

 

Özellikle içimizdeki merhamet duygularının öldüğünü görüyorum.

Daha bir katılıştık, daha bir vurdumduymaz olduk gibi…

 

Teknoloji ilerledikçe insanların yalnız kaldıklarını ve bu durumdan çok ta şikayetçi olmadıklarını anlıyorum.

 

Sadece bir parmak dokunuşuyla bir şeyi başlatabilir, bitirebilir ve sürdürebiliyoruz teknoloji sayesinde.

İçerisinde hiçbir duygu barındırmayan parmak dokunuşları…

Ne enteresan bir durum veya garip bir durum diye yazarsam daha doğru olacaktır.

 

İnternetin olumsuz yönleri olmasına rağmen, dünyanın her köşesinden sosyal medya sayesinde kardeşlerim olduJ

 

Bundan yıllar önce ileride çok param olursa eski Türk filmlerinin koleksiyonunu yapacağım demiştim.

Maalesef bunu unutmuştum, ta ki 22 Aralık 2012 gününe kadar…

Günlerden Cumartesi’ydi ve ben işten eve gece dönebilmiştim.

O gün kendi mağazamda teyzemle birlikte insanların yılbaşı alışverişlerine yardımcı olmuş ve bundan her zamanki gibi keyif almıştım.

 

Eve döndüğüm zaman ışıkları yakıp yatak odama geçmiştim. Yatağın üzerine oturup elime de televizyon kumandasını alıp bilinçsizce zaping yapmaya başladım.

Yorgundum ve düşünüyordum ne yemek yiyeceğimi…

Buzdolabımda genelde kahve, tuz, kuru kedi maması, meyve, limon, kereviz ve enginar bulunur.

Onun dışında bir şeyin bulunması mucizedirJ

 

Bu yoğun düşüncelerle, bir şey yemek istemediğime karar verdim ve kendi kendime güldüm.

Şimdi İstanbul’ da olsaydım sushi çağırmıştım ve bir güzel yemiştim…

 

Şehir dışında yaşamın cilvelerini tecrübe ediyorum J

Böyle oturmuş bin bir şey düşünürken gözüm televizyona takıldı.

Hülya Koçyiğit ve Erol Büyükburc’un başrolde oynadığı komik eski bir Türk filmi…

Bir tarafta cimri ve neredeyse yıllardır et yemeyen bir aile, bir tarafta da neredeyse süs köpeklerine bile Avrupa’dan özel mama getiren savurgan bir aile…

Bu iki ailenin komik halleri mizah edilmişti inanılmaz komik ve güzeldi.

Uzun zamandır bu kadar kaliteli bir film izlememiştim.

O kadar komikti ki, gülmekten gözlerimden yaşlar geldi, tam bu sırada Sevgili Babacığım aradı telefondan…

 

Ona filmden bahsettim ve izlemesini söyledim.

Bu vesileyle bir zamanlar kendime verdiğim sözü hatırladım. Eski Türk filmlerinin koleksiyonu…

İnşallah bu dileğimi içerisinde bulunduğum senede gerçekleştirebilirim…

 

Yine neredeyse ömrümün yarısının geçtiği uçak yolculuklarımla bu sene de beraber olmayı çok istiyorumJ

Bu yolculuklarımı Atlas Jet’le yapmaktan her zaman büyük bir keyif alıyorum.

Hizmet kalitesi sınırsız ve size ödediğiniz paranın çok üstünde bir kalite sunuyor.

 

Geçen sene uzun zamandır hem kendilerini hem de dostluklarını özlediğim Sevgili Ruhsar Vudalı ve Nezihe Ratib’le yine eski günlerdeki gibi bir araya gelmemiz, bana çocukluğumuzdan kalma yıllanmış dostluğumuzun ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha gösterdi.

 

Etrafımda bulunan arkadaşlarım, dostlarım ve ailem…

İyi ki varsınız, sizi çok seviyorum…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri