Bir zamanlar bir köy vardı, orada insanlar yaşardı… Kıbrıslıtürkler bu köyde 1974’e kadar yaşadılar… 1974’te adamızın bölünmesiyle birlikte Kıbrıs’ın kuzeyine geçtiler… Köy öksüz kaldı… Köyde terkedilmiş bir Kıbrıslıtürk bölgesi olarak yürek paralayan bir konuma girdi…
Çok değerli fotoğraf sanatçısı Charles Weare, 21 Ağustos 2025’te yani bundan iki gün önce bu köye giderek, buradan çok değerli fotoğraflar çekti… Bu fotoğrafları sayfamıza alıyoruz…
PARAMAL KÖYÜ BİR ZAMANLAR TAPINAK ŞÖVALYELERİNE AİTTİ…
Panikos Stilianu ise, Paramal hakkındaki yazısında şöyle yazmıştı:
“Paramal, Leymosun’da bir köy… “Paramali” adı, “Para” ve “malin” sözcüklerinin birleşiminden oluşmuş. “Para”, “hemen yanında”, “malin” ise “mal” anlamına geliyor… Köyün adına dair bir diğer söylenti ise aslında köy adının “Pera malin”den geldiği şeklinde… Ortaçağ haritalarında ise köyün adı Piramati diye geçiyor… Leymosun kazasında, Leymosun kentinin 25 kilometre batısında, Evdim’in (Düzkaya) dört kilometre doğusunda bulunan Paramal köyüne 1958’den itibaren Kıbrıslıtürkler “Çayönü” ismini vermişlerdi…
Paramal bir zamanlar Tapınak Şövalyeleri'nin (Templar Şövalyeleri) münzevi tarikatına aitti ancak daha sonra İoannitlerin yetki alanına girdi ve 1308'de Büyük Komutanlık yerleşim yeri listesine alındı. Alehtora ve Bodami köyleriyle birlikte Frenk döneminde Pahna kraliyet topraklarına aitti Paramal, bu bilgi de 16ncı yüzyılda Venedikli Mas Latri’nin yazdıklarında bulunuyor. 1570-1571 yıllarında Osmanlılar Kıbrıs’I aldıktan sonra, Paramal, el konulan topraklar arasına girdi. O zamandan sonra köye Osmanlılar yerleşti ve köy, karma bir köy olarak 1974’e kadar varlığını sürdürdü…
Osmanlı döneminde köyde yalnızca Müslümanlar yaşardı, İngiliz döneminde ise köy nüfusu karışıktı, Kıbrıslıtürkler ağırlıktaydı. Ancak 1891 yılından itibaren Kıbrıslırumlar da köyde yaşamaya başlamıştı…
Kıbrıslırumlar, iki toplumlu çatışmaların yaşandığı 1963-64 yıllarında köyden kaçmışlardı. O tarihten sonra köy, Piskobu enklavının bir parçası olarak Prastyo (Çeliktaş), Siligu (Silifke) ve Malya (Bağlarbaşı) köylerinden göçmen olan Kıbrıslıtürkler’i kabul eden önemli bir merkeze dönüştü…
1974’teki savaş sırasında Paramallı Kıbrıslıtürkler, Ağrotur İngiliz Üsler Bölgesi’ne sığındılar ve “Happy Valley”deki geçici kamplarda kaldılar. Bazı Kıbrıslıtürkler, kendi insiyatifleriyle kuzeye geçerken, çoğu 1974 sonlarına kadar üsler bölgesinde kaldılar. Nihayetinde Parmallı Kıbrıslıtürkler Ocak 1975’te Türkiye’ye transfer edildiler ve sonrasında da Mağusa bölgesindeki Galopsida köyüne yerleştirildiler, bu köye de “Çayönü” ismini verdiler.
Şimdilerde Paramal’da kuzeyden göç etmiş bazı Kıbrıslırumlar yaşıyor… Bölgede İngiliz askeri yetkililerinin iki tane ikamet bölgesi bulunuyor, bunlar Piskobu’ya hizmet veriyor, “Kuzey ve Güney Paramal” deniliyor. Kıbrıs’taki İngiliz Kuvvetleri Komutanı’nın resmi ikametgahı da Güney Paramal’da bulunuyor…”
“PARAMAL KAPLUMBAĞA SAHİLİ…”
Paramal sahili vahşi bir güzelliğe ve manzaraya sahiptir… Yamaç paraşütü yapanlar için popüler bir yerdir. Zaman zaman burada sert rüzgarlar eser, özellikle ikindi vakti ve bu da çeşitli su sporları için ideal bir destinasyon haline getirir sahili… Sahilde dev kayalıkların yanısıra ince kumlu bölgeler ve renkli çakıl taşları da vardır. Deniz kaplumbağaları bu sahili yumurtlamak için seçmişlerdir, o nedenle ziyaretçiler koruma altındaki bu deniz kaplumbağalarına ve yumurtalarına zarar vermemek için çok dikkatli olmak durumundadır. Bu sahilde deniz genellikle sakindir ancak aniden derinleştiği için çok dikkatli olmak gerekir…”
Charles Weare arkadaşımıza, çekmiş olduğu değerli fotoğraflar, Panikos Stilyanu arkadaşımıza da paylaştığı bilgiler için çok teşekkür ediyoruz…
“Antarktika'da 65 yıl sonra bulunan kemikler…”
Georgina Rannard/BBC
Antarktika'da 1959 yılında ölen bir araştırmacının kemikleri eriyen buzullar arasında bulundu.
Ocak ayında tesadüfen bulunan kalıntıların yanında bir kol saati, bir radyo ve bir pipo vardı.
Yapılan incelemeler sonucu kemiklerin 25 yaşındaki Dennis "Tink" Bell'e ait olduğu tespit edildi.
Dennis Bell, o dönem, günümüzde "British Antarctic Survey" (BAS) olarak bilinen kurum için çalışıyordu.
Bir buzul çatlağına düşerek ölmüştü. Ancak cesedi hiçbir zaman ailesine teslim edilememişti.
86 yaşındaki ağabeyi David Bell BBC'ye yaptığı açıklamada, "Onu bulma umudumu çoktan yitirmiştim. Bu inanılmaz, şaşırtıcı. Hâlâ aklım almıyor" dedi.
BAS Direktörü Prof. Dame Jane Francis ise Dennis'i "son derece zorlu koşullarda Antarktika'nın keşfi ve ilk bilimsel çalışmalarına katkı sunan cesur insanlardan biriydi" diyerek tanımladı:
"1959'da kaybolmuş olsa da, anısı meslektaşları arasında ve Kutup araştırmalarının mirasında yaşamaya devam etti."
Nasıl kayboldu?
1959 yılının Temmuz ayında, David Bell'in Londra'daki aile evine bir telgraf ulaştı.
David o anı hatırlıyor. Telgrafçı, "Üzgünüm ama haberler iyi değil" demişti.
Bunun üzerine yukarı çıkarak anne ve babasına haber verdiğini anlatırken "Korkunç bir andı" diyor.
Bugün Avustralya'da eşi Yvonne'la birlikte yaşayan David, çocukluk anılarını anlatırken gülümsüyor.
Abisi Dennis'i "çekici, eğlenceli, hayat dolu" biri olarak hatırlıyor.
"Tink" lakaplı Dennis Bell, 1934 doğumluydu.
Kraliyet Hava Kuvvetleri'nde (RAF) çalıştı, meteoroloji eğitimi aldı. Daha sonra Falkland Adaları Bağımlılık Araştırma Kurumu'na katılarak Antarktika'da görev yaptı.
1958'de iki yıllık görevle Antarktika'ya giden Dennis, 12 kişilik bir ekiple King George Adası'ndaki küçük İngiliz üssünde çalışıyordu.
Görevi, hava balonları uçurup üç saatte bir hava durumu raporlarını İngiltere'ye bildirmekti.
Soğuk kış aylarında yiyecek stoklarını düzenlemekten de sorumluydu.
Aynı zamanda köpek sevgisiyle de ünlüydü; kızak köpeklerine bakıyor, yavru köpekler yetiştiriyordu.
BAS arşivleri, onun neşeli, çalışkan ve şakacı biri olduğunu yazıyor.
26 Temmuz 1959'da, 25. doğum gününden birkaç hafta sonra, Dennis ve arkadaşı Jeff Stokes bir buzulda ölçüm yapmaya çıktı.
Kar derindi, köpekler yorgundu. Dennis, onları teşvik etmek için öne geçti. Kayaklarını takmamıştı.
Bir anda kar tabakası çöktü ve çatlağa düştü.
Jeff ona seslendi, Dennis cevap verdi.
İp sarkıtıldı, köpekler ipi çekti ve Dennis yukarı doğru çekildi.
Ancak ipi beline bağlamıştı. Tam yukarı çıkarken kemeri koptu ve tekrar düştü.
Arkadaşı Dennis'e yeniden seslendi ancak bu kez yanıt alamadı. David Bell, "Bu hikayenin etkisinden asla kurtulamayacağım" diyor.
Olayla ilgili raporda şöyle yazıyordu:
"Dün Tink bir çatlağa düştü ve öldü. Hava izin verirse yarın döneceğiz."
Ertesi gün hazırlanan raporda ise "Kızak geri döndü. Üzücü ayrıntıları duyduk. Jeff'in elleri ciddi şekilde donmuş. Kurtarma için daha fazla risk almayacağız" yazıyordu.
David, annesinin bu kaybı asla atlatamadığını söylüyor:
"Onun fotoğrafına bile bakamazdı."
Dennis'in kamp arkadaşı iki kişi aileyi ziyaret edip, Dennis'in anısına bir koyun postu hediye etmişlerdi. Ama cenaze, tören, vedalaşma olmamıştı.
"Hiçbir şey olmadı. Dennis sadece yok oldu."
Yaklaşık 15 yıl önce, BAS'ın başkanı Rod Rhys Jones, David'le iletişime geçti.
Vakfa göre, 1944'ten bu yana 29 kişi, İngiliz Antarktika Bölgesi'nde bilimsel görevlerde çalışırken hayatını kaybetti.
Rod, 29 kişiden bazılarının yakınları için, sevdiklerinin yaşadığı ve öldüğü bu yerleri görmek üzere bir gezi düzenliyordu.
David de bu gemi yolculuğuna katıldı.
Ama kardeşinin kaldığı üsse ulaşamadı. Yine de denizden yapılan tören, ona biraz huzur vermişti.
Ama bu yıl, 29 Ocak'ta çalıştıkları istasyonun yakınında Polonyalı araştırmacıların ayakları "bir şeye" takıldı.
Dennis bulunmuştu.
Burası King George Adası'nda Ecology Buzulu'nun eteğindeydi.
Bulunduğu yer, buzulların hareketi nedeniyle kaybolduğu noktadan oldukça uzaktaydı.
Bilim insanları bu buzula yaptıkları dört seyahat sonunda kalıntıları çıkarmayı başardı.
Kemiklerin yanında, ip parçaları, bambu kayak bastonları, bir gaz lambası ve askeri çadır parçaları da buldular.
Polonyalı ekip onun tekrar kaybolmaması için GPS işareti koydular.
David Bell, haber karşısında hâlâ şaşkın olduğunu söylüyor.
Polonyalı bilim insanlarına minnettar olduğunu ekleyen David, "Keşke annem ve babam da bu günü görebilseydi" diyor.
Yakında İngiltere'ye giderek kız kardeşi Valerie ile birlikte Dennis'i son yolculuğuna uğurlayacak.
"Harika bir duygu. Sonunda kardeşimle buluşacağım. Belki garip gelebilir ama mutluyuz. Artık bulundu, eve döndü."
(BBC – Georgina RANNARD – 22.8.2025)