Bir yanık kamyondaki kayıpların izinde...

Geçen yıl Şubat ayında gelmiştik bu bölgeye, Kayıplar Komitesi yetkilileri Ksenofon Kallis ve Murat Soysal’la birlikte... Bulduğum bir şahit, bize bu bölgede bazı olası gömü yerlerini göstermeyi kabul etmişti... O gün yemyeşildi bu ovalar ve biz uz

 

 

 

Geçen yıl Şubat ayında gelmiştik bu bölgeye, Kayıplar Komitesi yetkilileri Ksenofon Kallis ve Murat Soysal’la birlikte... Bulduğum bir şahit, bize bu bölgede bazı olası gömü yerlerini göstermeyi kabul etmişti...

O gün yemyeşildi bu ovalar ve biz uzun bir yolculuk yapmıştık... İlk durağımız Ercan-Afanya yolu üstünde, Çömlekçi Çiftliği’nin tam karşısındaki ohtolar olmuştu. Sonra başka olası gömü yerlerini de göstermişti bize şahidimiz...

Ohtolara dönecek olursak, 1974’te bu bölgede Girne yöresinden askerleri taşıyan Trullili bir şöförün sürdüğü bir kamyon uçakların saldırısı altında kalmış ve kamyon cayır cayır yanmış, kamyonda bulunan Kıbrıslırum askerlerin kimisi ölmüş, kimisi kaçmaya çalışmıştı...

Burada ölenlerin cesetleri aylarca etrafta öylece kalmış, neden sonra bir şiro getirilip gömülmüşlerdi...

Az ileride bulunan ve artık yıkıntıları görünen Afanya’ya giden eski yolun köprüsünün altında da cesetler vardı ve onlar da aylarca öylece etrafta bırakılmış, gömülmemişler, neden sonra gömülmüşlerdi...

Bu yerler hakkında okurlarımızın anlattıklarını bu sayfalarda yıllar önce yazmıştık – geçen yıl da şahidimizle birlikte bu olası gömü yerlerini Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermiştik.

Şimdi Çömlekçi Çiftliği yöresinde Kayıplar Komitesi’nin kazı ekibi kazılar yürüttüğü için, buraya şahitle tekrar gidiyoruz ve genç arkeologlarımıza şahidimiz bildiklerini, duyduklarını, gördüklerini anlatarak ohtoları gösteriyor.

Aslında bugünkü Ercan (Timbu) – Afanya (Gaziler) yolunun yeni bir yol olduğunu, 1974’te bu yolun burada bulunmadığını, Çömlekçi Çiftliği önünden geçen başka bir yol olduğunu anlatıyor şahidimiz.

Gösterdiği ohtolar, yolun her iki tarafında da var...

Savaşta bombalandıktan sonra yanan kamyonda ölenlerin, bu ohtoların yamaçlarına gömüldüklerini duyduğunu anlatıyor şahidimiz...

Ancak sözkonusu ohtocukların tam ortasından yeni yol geçirilmiş, bu da şahidimizi kaygılandırıyor:

“Belki da yolun altında kaldılar” diyor...

Kayıplar Komitesi’nin kazı ekibinde bulunan genç arkeologlarımız Çınar ve Andreas’a şahidimizin göstermek istediği bir yer daha var: Afanya’ya giden eski yolun köprüsü... Pek çok kişi gibi, şahidimiz de bu köprünün altında cesetler görmüştü 1974’te... Ancak bu bölgede Kayıplar Komitesi’nin kazılar yürüttüğünü ve herhangi bir ize rastlamadığını anlatıyoruz...

“Köprünün yanlış tarafını kazdılar” diyor...

“Bildiğimiz kadarıyla köprünün her iki yanını da kazdılar ama bir şey bulamadılar” diyoruz...

1974’te orada bulunmadığımıza göre, bu bölgedeki “kayıplar”ın başlarına neler geldiğini bilemeyiz: Gerçekten de buraya gömülmüş ama sonra gömü yeri değiştirilmiş olabilir mesela. Veya buraya gömülmeyerek, buradan alınıp başka bir yere götürülüp oraya gömülmüş olabilirler. İnsanlar büyük bir içtenlikle bildiklerini paylaşıyorlar fakat zaman zaman gömü yerleri değiştirilmiş olduğu için gösterdikleri noktalardan bir şey çıkmıyor. Bu, özellikle 1963’te “kayıp” edilmiş bazı Kıbrıslıtürkler’in gömü yerleriyle ilgili mesela... Örneğin Baf yöresinde, 1963’te ve 1964’te “kayıp” edilmiş bazı Kıbrıslıtürkler önce belirli yerlere gömülmüşler, sonra başka “timler”e onları oralardan çıkarıp başka noktalara gömmeleri emredilmiş. Böylece aranmakta olan “kayıplar”ın yerleri iyice gizlenmiş – onların ilk gömü yerlerini bilenler buraları gösteriyor fakat kazıldığı zaman bir şey çıkmayabiliyor... Aynı şeyler, bazı TMT’ciler tarafından öldürülen Nesip Hasan ile Cafer Bahaddin’in “kayıp” edilme sürecinde de yaşandı... Önce belirli bir noktaya gömüldüler, sonra Birleşmiş Milletler onları aramaya başlayınca, bulundukları yerden çıkarılıp başka bir noktaya götürüldüler ve bugüne kadar bu ikinci gömü yeri, tüm çabalara rağmen bulunamadı... İşte bu köprünün bulunduğu bu noktada da benzer şeyler yaşanmış olabilir...

Şahidimiz, Afanya girişindeki su kemerlerini de gösteriyor arkeologlarımıza... Bu kemerlerin Ercan’a bakan yüzüne değil, Afanya’ya bakan yüzüne, su kemerlerinin yanına bazı “kayıplar”ın gömülmüş olduğunu duyduğunu söylüyor, “Sadece duydum ama” diyor, “daha fazla bir şey bilmem...”

Yıllar önce biz de bu sayfalarda bu kemerlerin yanında bazı insan kalıntılarına rastlamış olan bir okurumuzun anlattıklarını yazmıştık...

Okurum “Paşaköy’de (Aşşa) da bazı kayıpları kuyulara attıydılar ama bu kuyular şimdi askeri bölgededir” diyor...

Sonra arkeologlarımızı kazı alanına bırakıyoruz... Bu alanda şarapnel parçaları, mermiler, bomba parçaları bulmuşlar bir tarlanın içinde... Şahidimiz “Herhalde uçakların kamyonu bombarıman etmeye başladığı yerdi, tahminim kamyon kaçmaya çalıştı bu bombardımandan ve ancak size gösterdiğim noktaya kadar gelebildi ve durdu – bombarıman sonucu da yandı... Aylarca o yanık kamyon orada kaldıydı, cesetler da...” diyor.

Bu değerli okurumuza bildiklerini bizimle ve Kayıplar Komitesi’nin arkeologlarıyla paylaştığı için çok teşekkür ediyoruz.

Konuyla ilgili olarak daha ayrıntılı bilgi sahibi okurlarımı isimli veya isimsiz olarak 0542 853 8436 numaralı telefondan beni veya 22-83607 numaralı telefondan Kayıplar Komitesi görevlisi Mine Balman’ı aramaya davet ediyorum...

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri