Halil Falyalı öldürüldü…
Cinayeti kimin işlediği biliniyor…
Peki, “cinayet emrini kim verdi?”
Yani “azmettirici” kim?
Kimse bilmiyor!
-*-*-
Biri çıkıp da “emri ben verdim” demezse; tetiği çekenler isim verse bile onların söylediğinden bile şüpheleneceksiniz!
-*-*-
Çünkü çok karanlık bir konu mu?
Evet çooook karanlık!
-*-*-
Cemil Önal da öldürüldü…
Şu anda “Ölüsünü görmeden inanmam” diyenler bile var!
“CIA O’nu çoktaaan Amerika’ya götürmüştür ve şu anda yüz ameliyatı oluyordur” diyenini dahi işittim!
-*-*-
O kadar ki; en kralından James Bond senaryolarına “dur oraşda be gumbaro” diyecek filmler döndürülüyor olabilir!
-*-*-
Halil Falyalı öldürüldü; senelerce masasından kalkmayan bir yığın siyasetçi, utanmasa, “hayatımda Halil Falyalı’yı ya bir ya da iki kez gördüm ama hiç hatırlamam öyle zayıf, kısa boylu biriydi galiba” falan diyecek!
-*-*-
Bana bu konuda en yanlış gelen şey de bu!
-*-*-
Yapmayın – etmeyin!
-*-*-
Falyalı, özellikle öldürüldüğü dönemde siyasetin en etkili ismiydi…
UBP’nin en güçlü “ağa”sıydı!
Merhum babası, Cahit Falyalı amcamız MYK üyesiydi; Genel Sekreter Yardımcısı seçilmişti… Veya o göreve atanmıştı…
“Falyalı kesinlikle UBP’de etkili bir değildi” diyenler yalancıdır!
-*-*-
Cemil Önal konusuna gelince…
Kimdi Cemil Önal?
Falyalı’nın Finans Müdürü müydü?
Falyalı’nın finans işlerini mi yürütüyordu?
-*-*-
Falyalı’nın en yakınında finans işleri ile ilgilenenler arasında Cemil Önal diye biri yoktu…
Cemil Önal, Falyalı’nın yanında çalışıyordu, işe de şoför olarak alınmıştı ama Halil Falyalı’nın yakınlarına göre, cinayetten bir buçuk yıl önce işten durdurulmuş biriydi…
-*-*-
“Finans müdürü müydü?”
Bu soruyu aileden birine sordum, “değildi” dedi…
Peki ne iş yapardı?
“Getir – götür işi!”
-*-*-
Bu arada aile şu anda ayrı bir acı yaşıyor…
Halil Falyalı’nın çok uzun yıllardır yurt dışında yaşam süren ablasının damadı yaşamını yitirdi.
Aile bu genç insanın cenazesi ile ilgileniyor…
-*-*-
Cemil Önal’ın sağ kolu sayılan bir kişinin, Falyalı’ya kurşun yağdıranlarla, cinayetten hemen önce Girne’de bir restoranda yemek yedikleri biliniyor…
Polis bunu biliyor…
Bu yemek masasının fotoğrafı da var…
-*-*-
Cemil Önal’ın Falyalı cinayetinden bir gün önce KKTC’ye geldiği; cinayet günü uçağa binip gideceği sırada, sağ kolu olan şahısla birlikte uçaktan indirildiğini de polis biliyor…
-*-*-
Sağ kolu göz altına alınıyor; Cemil Önal serbest bırakılıyor ve bir gün sonra da Türkiye’ye gidiyor…
(KKTC’ye giriş – çıkışları da Polis Muhaceret’te bulunuyor, keşke polis biz istemeden açıklasa…)
-*-*-
Sonra, cinayeti işleyenler yakalanınca da ortadan kayboluyor…
Akabinde Hollanda’da hapiste olduğunu Almanya’da yaşayan Türkiyeli gazeteci Cevheri Güven duyuruyor!
-*-*-
Bir daha yazayım; KKTC Polis Genel Müdürlüğü’nde bu bilgiler var ve bir basın toplantısı ile bu bilgilerin herkesle paylaşılması gerektiği inancındayım…
-*-*-
Polise çok yakın kaynaklara göre, Falyalı cinayetini aydınlatabilecek hatta belki de o cinayette etkin rol oynamış kişilerden biriydi Cemil Önal…
-*-*-
Arkadaşlarından aldığım kesin bilgi; Cemil Önal’ın, “Ben Falyalı’nın finans müdürüydüm” iddiası, en başta da belirttiğimiz gibi doğru değildir…
-*-*-
Daha bir çok iddia var; örneğin Güney’den Kuzey’e banka aracılığı ile para aktarılması iddiası; bu da doğru değildir… Hiçbir banka böyle bir işlem yapamaz…
-*-*-
Haaaa; daha önce de yazdım…
Halil Falyalı benim çok iyi tanıdığım, bir süre O’na ait gazetede yazı yazdığım, haftada en az bir kez kendisi ve babasıyla birlikte öğle yemeği yiyip sohbet ettiğim biridir; bildiğim, en yakınındaki, özellikle de finansla ilgili konulardaki kişi, genç bir Kıbrıslı Türk’tü…
-*-*-
Bunları neden mi yazıyorum?
Daha önce de yazdım; Falyalı’yı tanıdığımı gizlersem; sadece iğrenç bir siyasetçi olduğum yargısına kapılabilirim!
-*-*-
Halil Falyalı, “büyük bir gangster” gibi görünmekten keyif alan, bu görünüşünü yaşam biçimine çeviren ve en yakın arkadaşlarından birine göre, “aynen öldüğü şekilde ölmek isteyen” biriydi!
Aynı yakın arkadaşına göre, “hayatı boyunca, çocuklar gibi gangstercilik oynadı ve oynarken öldü… Oynadığı bu oyundan öyle keyif alıyordu ki bence çok mutlu öldü…”
-*-*-
Görünürde ne iş yaptığı belliydi!
Kumar…
Bahis…
Bitcoin işi…
Haaa perde gerisinde ne iş yaptığını da kendisinden başka kimse bilemez diye düşünüyorum…
-*-*-
“Kesin uyuşturucu işindeydi!”
“Kesin kara para aklıyordu!”
“Kesin şantaj kasetleri çekiyordu!”
-*-*-
İspatı olan var mı?
Verilebilecek tek yanıt; “Öyle duyduk”tan öteye gidemez!
Bilenler, Falyalı’nın cinayetlerini saysın!
-*-*-
“Falyalı bir mafya babası mıydı?”
“Evet eminiz!” diyenler yine çoğunluktadır!
Nereden biliyoruz peki?
E Cemil Önal anlattı!
-*-*-
Bence de, tıpkı yakın arkadaşının da benzerini söylediği gibi; Falyalı, “mafya babası gibi görünmekten inanılmaz keyif alan bir şovsever”di!
-*-*-
"Siz Cemil Önal’a inanın ama sakın benim yazdıklarıma inanmayın veya tam tersi”ni savunacak değilim!
-*-*-
Bildiklerimi yazmak zorundayım…
-*-*-
Tabii ki bu arada Cemil Önal da öldü…
Anlattıkları kesinlikle ve de mutlak anlamda doğru mu?
Bilemem!
Kimse bilemez!
Ama anlattı!
-*-*-
Tamam anlattı da bu adam Falyalı’nın en yakınlarına göre, hiçbir zaman O’nun finans müdürü olmadı!
-*-*-
Yakınlarına o dönemde otel çalışanlarına sorsak mesela!
Birine sordum; “Falyalı’nın finans müdürü de yoktu zaten! Muhasebecileri vardı! Muhasebecilerini de avukatlarını da herkes tanır, bilir, onlara sorun” dedi…
-*-*-
Ve Cemil Önal da yok artık…
Cemil Önal’ı kim öldürdü peki?
Kesin ve net bildiğim bir tek şey var; ben öldürmedim!
-*-*-
Süper bir dizi veya film senaryosu olabilir…
Ama tam gerçekler asla öğrenilemeyecek…
Kim yazarsa yazsın, kim konuşursa konuşsun; ne Falyalı’nın neden öldürüldüğünü, ne de ölüm emrini kim ya da kimlerin verdiğini öğreneceğiz…
-*-*-
Falyalı öldü…
Keşke yaşasaydı…
Hiç bu işlere bulaşmasaydı…
Adı bile geçmeseydi…
Ama bütün bunlar kişisel tercihiydi; o yaşamdan, dediğim gibi, acayip keyif alıyordu…
-*-*-
Mağusa Türk Gücü Spor Kulübü Başkanlığı yapmıştı…
O dönemden kalan “Başkan” sıfatı ile seslenirdim…
Bir gün, “Be Başkan, Dünya kadar paran var, bütün şimşekleri, bütün ışıkları üzerine çekmeye bayılıyorsun; yapma, başın belaya girer, bin teknene gez ya da al bir güzel moto karavan, Türkiye’ye gitmiyorsun ama buralarda bütün gün gezelim, Pazarları ava gidelim, öteki günler balık tutalım” gibisinden bir şeyler söylemiştim…
Babası, “Yaşşa be Serhat bey oğlum, söyle genne” demişti…
Falyalı, “amma gorkaksınız ha!” diyerek gülmüştü!