Bilişim, yasa, endişe

Cenk Mutluyakalı

“Yazıklar olsun, bir bilişim yasamız dahi yok” diyenler.
Şimdi “Bir bu eksikti” diye isyan ediyor.

*  *  *

Hem yozlaşmaya karşı çıkmak hem de atılan her adımı reddetmek değil derdim.
Hayatın çağdaş yasalarla düzenlenmesinden yanayım.
Bilişim Yasası da ihtiyaç…
İçeriğinde doğru, yerinde, haklı adımlar da var.
Ciddi tehlikeler de!
O halde çok daha somut konuşalım, çok daha içeriğe dair…

*  *  *

Çocuk pornografisi ve sanal kumarın önlenmesi için ciddi tedbirler düşünülmüş.
Avrupa’daki siber suçların çoğuna eş düzenlemeler yapılmış.
Bilişim verileri üzerinden sahtecilik, dolandırıcılık, soygun artık bir karşılık bulacak.
Haber Sitesi ya da e-gazete kılığındaki “çamur makineleri”ni de sanırım kimse onaylamıyor.
Yasaya baktım.
“İnternet haber siteleri, Genel Yayın Yönetmeni ve/veya Sorumlu Yayın Yönetmeninin ismini ve yayın merkezini tanımlayan, ulaşılabilir bir adresi ve iletişim numarasını içeren künye ve iletişim bilgilerini yayımlamakla yükümlüdür” deniyor.
Doğrusu da bu değil mi?
 

*  *  *
 

Peki tehlikeler neler?
“Bir bilişim sisteminin veya bilişim verisinin tamamına veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak ve kasten erişen veya kasten erişme teşebbüsünde bulunan kimse bir suç işlemiş olur” diyor örneğin…
Çok “muğlak” bir tanım bu…
Çünkü bu çağda artık her türlü “bilgi” ya da “veri” elbette bilgisayar yani bilişim ortamında yer alıyor.
Her ulaştığınız veri suç mu olacak böylece?

*  *  *

“Bir fikir ve sanat eserinin çoğaltılması” da tasarıda “suç” kapsamında yer alıyor.
Bu anlamda çağdaş bir “koruma”ya çok hem de çok ihtiyaç vardı.
Ama keşke Telif Hakları Yasası altında düzenlenseydi.
“Fikir ve sanat eseri” çok daha kapsamlı tanımlanırdı böylece...
“Bilgi, düşünce ve duygu taşıyan her ürün” çok uçsuz bucaksız bir tanım değil mi?
 
*  *  *

Asıl tehlike “Erişimin Engellenmesi”yle ilgili 7’nci kısımda!
Çünkü burada “Ceza Yasasının 63’üncü maddesi”ne atıf yapılıyor.
Bu maddenin kendisi çağdışı!
Tam da o madde değişmeli aslında…
Bilişim Yasası’nın kendi içinde tehlikeyi okumanız mümkün değil.
Bir de Ceza Yasası’na bakmanız gerekiyor.
Tümü “yusyuvarlak” ifadelerle size “Anayasal düzeni yıkmak” suçlaması getirebilirler.
Öyle delille falan değil, niyet okuyarak.
“Yasa dışı cemiyet” kurguluyor bu madde!
Tam da “küçük Türkiye” olma tehlikesi işte bu…

*  *  *
Bilişim Yasası’nda “Erişimin Engellenmesi” için atıf yapılan Ceza Yasasının 63’üncü maddesinden sadece bir örnek:
“Amaçları arasında genel bir greve gidilmesini sağlamak veya herhangi bir çeşit huzursuzluk yaratmak veya Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde yıkıcılığı yaymak bulunduğu veya bu amaçlarla kullanıldığı Bakanlar Kurulu emirnamesi ile yasa dışı ilan edilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti içindeki veya dışındaki tüzel kişilik kazansın veya kazanmasın herhangi bir kuruluş veya örgütü anlatır…”


*  *  *

Bir de “el koyma” maddesi var ki…
Polis toplayıp toplayıp gidecek!
Örneğin sizin telefonunuza ya da tabletinize el koyacak, mahkeme kararı 24 saat sonra arkadan gelecek.

*  *  *

“Herhangi bir suç oluşturduğu hususunda kuvvetli şüphe bulunan yayınlar” deniyor örneğin, erişim engelinde…
O ne demek?
Öyle “kuvvetli şüphe” üzerinden işlem yapmak pek de güvenli duyulmuyor.

*  *  *

Meclis’te son dakika yapılan değişiklik önemli:
“Temel hak ve özgürlüklerin Anayasa’nın 11. Maddesine aykırı şekilde sınırlanması sonucunu doğuracak veya Anayasa’nın 24. Maddesinde yer alan düşünce, söz ve anlatım özgürlüğüne aykırı olacak biçimde erişimin engellenmesi kararı verilemez.”
Yasaya tek ‘hayır’ diyen partinin hiçbir komite toplantısına katılmaması ayrıca bir siyasi tuhaflık!


*  *  *

Belki biraz fazla “korkumuz” var.
Çünkü “alt yönetim” pratiği yaşıyoruz.
“Üst yönetim”in hali de ortada!
O nedenle “kuvvetli şüphe” yaratmayacak kadar “net” olmalı her yasa!